En Sıcak Konular

KALP KRİZİ - NE YAPMALIYIZ ?

22 Nisan 2008 17:59 tsi
KALP KRİZİ - NE YAPMALIYIZ ? Kalp krizi artık günlük yaşamın bir parçası oldu, kimseyi şaşırtmıyor! “Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir” kitabının yazarı Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen’e göre kalp hastalıkları buzdağı gibi…

Kalp hastalıkları buzdağı gibi

Kalp krizi artık günlük yaşamın bir parçası oldu, kimseyi şaşırtmıyor! “Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir” kitabının yazarı Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen’e göre kalp hastalıkları buzdağı gibi… Ve buzdağının altında Bermuda Şeytan Üçgeni’ne hapsolmuş F tipi hareketsiz bir yaşantı var…

        Toplum olarak bizi şok eden ani bir ölümle karşılaştığımızda örneğin maç seyrederken aniden düşüp ölen bir futbolcu, düğünde oynarken düşüp ölen bir insanı gördüğümüz zaman kalbimiz aklımıza geliyor. Bunun dışında kalbimizi hırpalayan yaşantımıza devam ediyoruz. Sonra da “Neden yarı yolda bıraktı, tekledi, kriz geçirdi?” diye merak ediyoruz. Gerçek anlamda kalp ve damar hastalıklarının yaşamsal önemi nedir?

Kalp hastalıkları buzdağı gibi. Bizim halkımız da gerçi Titanik gibi, “bana bir şey olmaz!” diyor. Ancak buzdağına çarptığı zaman iş işten geçiyor, ömrünün baharında ya ölüyor, ya da hasarlı bir kalple o doktor bu hastane dolaşıyor. Bizim gördüğümüz aysbergin görünen kısmı maçta koşarken ölen futbolcu.  Bunun altında her yıl kalpten ölen 260 bin kişi var. 4 milyon kalp hastası, 17 milyon yüksek tansiyon var. 26 milyon sigara içen,  10 milyon şeker hastası, 12 milyon yüksek kolesterollü, 10 milyon şişman, 15 milyon metabolik sendromlu insan var. Bermuda Şeytan Üçgeni’ne hapsolmuş hareketsiz bir yaşantı var…

Hastalık üreten bu yaşam tarzı yüzünden küresel bir salgınla karşı karşıyayız.

Şeker ve kalp hastalığından, şişmanlık ve hipertansiyona kadar yaygın sağlık sorunları giderek artıyor. Ülkemizdeki kalp yetmezliği oranını araştıran HAPPY çalışmasına göre, kalp yetmezliği alanında dünya ve olimpiyat rekoru kırıyoruz.  40 yaşın üstündeki kalp yetmezliği görülme oranı dünya ortalamasının tam 3 katı.  Dünyadaki görülme oranı % 3 iken bizdeki oran  tam % 9 !  Yani tam % 300 fazla. % 20-30 artışı anlamak mümkün ama % 300 artışı anlamak, izah etmek mümkün mü? bilen varsa izah etsin.  Önümüdeki yıllarda patlama yapacak kalp yetmezliği sayısı yüzünden yoğun bakım ve hastane tedavisi gerektiren ve tedavisi son derece pahalı olan bu hastalar için ne yapabiliriz?
 

Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre son 3 yıl içinde hasta sayısı rekor kırdı. Hastane, doktor ve yatak sayısı artmasına rağmen, doktor ve yatak  başına düşen hasta sayısı yaklaşık % 50 oranında  arttı. Bu kadar hastaya ne hastane ne doktor ve ne de ilaç yetişir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında veremden sıtmaya salgın hastalıklarla sadece bin doktorla boğuşurken, şimdi 200 bin doktor yetmez diyorlar. 80 senede bunca bilgiye, ilaca rağmen değişen ne? Değişen şu: Atatürk’ün başlattığı hastalıkarı önleme ve sağlığı koruma anlayışı gitti, bataklığı kurutmak yerine sivrisineklerle uğraşan  küresel sağlık anlayışı yerleşti. Sonuç ne?

Türkiye’nin toplam sağlık harcaması 1992 yılında   6 milyar dolar iken,  2006 yılında 30 milyar dolara yükseldi. Ancak daha sağlıklı değiliz. Çünkü, harcamalar bataklığı kurutmaya yönelik değil. Bu yüzden hasta sayısı azalmıyor. Tek tek avlamakla da sivrisinek bulutları bitmiyor. Amerikanın kişi başına sağlık harcaması Küba’nın  24 katı fazla.  Fakat fazla para harcamak sağlık anlamına gelmiyor. Amerikalılar fazla para harcamalarına rağmen daha uzun yaşamıyor. Hastalanma oranları da aksine daha fazla.
 
• Bazı insanlar bir asra yakın yaşıyor. Bazı insanlar ise, gencecik yaşta göçüp gidiyor. Sağlıklı yaşamak şans işi mi?

Kalp hastalıkları piyangodan çıkmıyor, değiştiremediğimiz yaşam tarzımızın kaçınılmaz sonucu. Ömür, zayıf organın ömrüdür. Kalbiniz 30 yaşında duracaksa ömrünüz o kadardır. O halde yüksek risk altında olan kalplerin belirlenmesi ve öncelikle bunlarda koruyucu önlemlerin alınması gerekiyor. Bilimsel çalışmalar belirli koşulların ve yaşam biçiminin kalp krizi tehlikesini arttırdığını, bu koşullar değiştirilirse kalp krizinin önlenebileceğini ortaya koyuyor. Yeter ki insanlar, arabalarına ve midelerine gösterdikleri özeni kalplerine göstersinler, çünkü kalbimiz bu ilgiyi çoktan hak ediyor. 100 bin kilometre uzunluğundaki damar ağına her gün 1 tanker kan pompalayarak, bir ömür boyu 5 dakika bile kaytarmadan çalışarak hak ediyor. Bu kadar verimli bu kadar çalışkan başka bir organ veya makine var mı?

        Koroner kalp hastalığının klinik görünümleri nelerdir?

En çok 4 tablo ile kendini gösterir. Ani ölüm, akut koroner sendrom, kalp krizi ve eforla artan göğüs ağrısı. Bunlar arasında kalp krizinin üzerinde özellikle durmak gerekiyor sanırım…

Kalp damar hastalıklarının en korkulan sonucu kalp krizi ve ani ölümdür. Kalbi besleyen koroner damarın aniden tıkanması sonucu kalp kası saatler içinde ölmeye başlar. Kalp krizi dediğimiz bu tablo, ölümlerin birinci nedenidir. 40 yaşın üstündeki her 10 ölümden 4’ünün sebebi kalp krizidir.

        Nasıl belirti verir? 

Göğüste sıkışma, yanma, hazımsızlık, nefes darlığı, solgunluk, terleme, yorgunluk kalp krizinin ilk belirtileridir.Ağrı, sol koldan başlayıp serçe parmağına doğru inen, boyna doğru yayılan bir ağrıdır.. Nefesiniz daralır. Alnınızda soğuk terler birikir. Kalp krizlerinin dörtte biri ise hiçbir belirti göstermeden meydana gelir. 
 

• Peki, o an ne yapmalı?

Saniyeler çok önemli. Hemen aspirin alıp çiğneyin. Bebe aspirini varsa ondan dört tane… Ama suyla yutmayın, hemen çiğneyin. Aspirin kanı sulandırır ve kan dolaşımınızı kolaylaştırır.

        Şimdi biraz zaman kazandık. Hemen telefona sarılıp ambulans çağırmalı herhalde…

Çok doğru. Çünkü kalp krizinde tek bir kurtuluş var; o da hastane. Yeteri kadar kısa sürede müdahale edilirse kalp damarınız açılarak kalp dokusunun zarar görmesi önlenebilir. Bu yüzden ilk iki saat çok önemlidir.

        Bizim toplumumuzda herkes her şeyden anlar, kendine göre yorumlar yapar, teşhis koyar, tedaviye kalkar, bu doğru mu sizce?

Kalple ilgili belirtileri ve sıkıntıları hastanın yorumlaması yanlıştır. Çünkü bu konuda hastanın ne bir uzmanlığı, ne de deneyimi vardır.  Hastayı hastaneye yetiştirmek dışında çevrenin de yapabileceği fazla bir şey yok.

        Öncelikle hiç zaman kaybetmemeli sanırım. Zamana karşı yarış kalp krizinde çok önemli olmalı?

Evet, çok doğru,  yapılacak iş, kalp krizi geçiren hastayı oyalamadan mümkünse kalp damarının balon stent yöntemiyle açılabildiği bir merkeze ya da en yakın bir hastaneye ulaştırmaktır. Çünkü dakikalar önemli. Örneğin, 90 dakikadan sonra damarı balon stent yöntemiyle açılanların ölüm oranı 60 dakikadan önce açılanlara göre 6 misli fazla.

        Tıkalı damar ne kadar erken açılırsa o kadar iyi olur diyebiliriz öyleyse. Tıkalı damarı açmak için ne gibi yöntemler uygulanır?

Damar açmak için ya pıhtı eriten ilaçlar kullanılır veya balon üstüne yüklenmiş stent adı verilen çelik kafesle tıkalı kalp damarı açılır. Eskiden yani 1990 öncesinde,  hastalara günlerce yatması önerilir, tıkanan damar bölgesinin ölümü seyredilirdi. Bugün bile pıhtı eritici ilaç bulunmayan yörelerimizde aynı tedavi yapılmaktadır. Şimdi ise balon ve stentle damarın çabucak açılması sayesinde kalb dokusu fazla zarar görmeden kurtarılmaktadır. Kalp kası harabiyeti klasik yöntemde daha fazla olduğu için hastaların hastanede kalma süreleri uzar, kalp krizinden sonraki yaşam kalitesi düşer, beklenmedik sorunlar ortaya çıkar. Bu yüzden erken müracaat ve hızlı girişim hayat kurtarıcı ve hayatı uzatıcıdır. Ne kadar çabuk müracaat edilirse o kadar iyidir.

        Diğer tedavi yöntemlerine göre birçok yönden üstün olan bu tedavi yöntemi ülkemizde de giderek yaygınlık kazanıyor sanırım?

Evet, birçok özel hastane, üniversite hastaneleri, kalp merkezleri bu yöntemi günlük uygulamaya koymuş bulunuyor...

        Bu hastaneleri isim isim bilmek çok önemli olmalı?

Evet, çok önemli.

        Öyleyse şöyle diyebilir miyiz? Kalp krizi şüphesi varsa hemen bir aspirin çiğniyoruz ve vakit kaybetmeden mümkünse tıkalı kalp damarı balonla açarak stent adı verilen çelik kafesi koyma işlemini yapabilen Siyami Ersek veya benzeri bir kalp merkezine gidiyoruz.

Evet, aynen öyle.

        Balon-stent yöntemini her hastane yapamıyor bildiğim kadarıyla…

Damarın ilaçla açıldığı yöntem, daha eski yöntemlere göre iyi olmasına rağmen, damarın balonla açıldığı yönteme göre 3 misli ölüm oranı,  yan etki olarak da 10 misli beyin kanaması demektir.
Dünyada ancak gelişmiş kalp merkezlerinde uygulanabilen bu yöntemlerin ülkemizde yaygın olarak yapılamayışının nedeni, bu yöntemin 365 gün, 24 saat sürekli hazır bekleyen, deneyimli ekip ve organizasyon gerektirmesi ve bunun yüksek maliyeti. Sağlık Bakanlığı’nın büyük destekleri ile böyle bir organizasyon kuran Siyami Ersek gibi merkezlere acil hasta akışının sağlanması için gazete, radyo ve TV gibi medya organlarına da çok iş düşüyor.  Bu hastanelerin bilinmesi ve bu merkezlere acil hasta akışının sağlanması için halkı uyarıcı ve yönlendirici çabalar olmalı, Hızır Ambulans, belediyeler,  Karayolları ve Trafik Müdürlüğü arasında da işbirliği yapılmalı.

www. Kemalyesilcimen.com       


 



Bu haber 9,374 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,635 µs