En Sıcak Konular

CEP TELEFONU KANSER YAPIYOR

12 Eylül 2008 19:14 tsi


CEP TELEFONU KANSER YAPIYOR

 

İmza: Dünya Sağlık Örgütü

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Kanser Araştırmaları Kurumu, cep telefonu kullanımının beyin kanseri yapabileceği uyarısında bulundu.

Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi'nin himayesinde Fransa'da yapılan toplantıdan sonra açıklama yapan çalışma grubunun başkanı Jonathan Samet, "toplanmaya devam eden kanıtların cep telefonunun şüpheli kanser yapıcı sınıflamasına alınması gerektiğini gösterdiğini" belirtti.

14 ülkeden 31 kanser uzmanının yaptığı toplantıdan sonra konuşan Samet, bu sınıflandırmanın cep telefonunun kanser yapma riski olduğu ve kanser riski ile cep telefonu arasındaki ilişkinin yakından izlenmesi gerektiği anlamına geldiğini bildirdi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), cep telefonunun beyin kanseri yapabileceğine ilişkin yeni bulgulara erişildiğini Londra'dan da bildirdi.

DSÖ Kanser Araştırmaları Kurumu'na (IARC) göre, "mümkünse cep telefonundan uzak durmak, kullanmamak en iyisi."

DSÖ kanser yapıcı maddeler için 5 sınıflandırma yapıyor.

Grup 1'de kanser yapanlar, Grup 2a'da muhtemel kanserojenler, Grup 2b'de olası kanserojenler, Grup 3'te kansere neden olmayanlar ve Grup 4'te henüz sınıflandırılmayanlar yer alıyor.

01 Haziran 2011

 

GİZLENEN GERÇEKLER

 

Nobel ödüllü Amerikan onkolog Devra Davis cep telefonlarıyla ilgili sarcısı bir kitap yazdı; 6 yıl öncesine kadar güvenli zannederdim. Ama öyle deney sonuçları gördüm ve baskıya şahit oldum ki, artık sağlığa alarm derecesinde zararlı olduğunu düşünüyorum.

Devra Lee Davis

Dünyanın en önemli kanser uzmanlarından biri olarak bilinen Nobel ödüllü Amerikalı Devra Davis, yeni kitabı “Disconnect” (Bağlantıyı kes) ile gündeme oturdu. Davis, cep telefonlarının sağlığa etkileri konusunda “küresel bir alarm durumu” ilan edilmesi gerekirken, cep telefonu endüstrisinin büyük çabaları sonucunda bu cihazın zararlarını göstermeye çalışan saygın bilim adamlarının karalandığını, hatta dünyanın bir numaralı sağlık otoritesi Dünya Sağlık Örgütü’nde (WHO) bile cep telefonu zararları konusunda entrikalar döndüğünü yazdı. İşte Pittsburg Üniversitesi Onkoloji Departmanı direktörü olan ve sayısız ödüle layık görülen Davis’in kitabından çok çarpıcı satırbaşları:

Bir bilim adamı olarak bundan 6 yıl öncesine kadar cep telefonlarının güvenli olduğuna inanıyordum. Hükümetlerin, sağlık kurumlarının insan sağlığını böylesine tehdit edeceğinden şüphelenilen bir cihazın tüm dünyada hızla yaygınlaşmasına bile bile izin vermeyeceklerini düşünüyordum. Ancak son 6 yılda öğrendiklerim beni bu düşünceden vazgeçirdi.

Kanserli bir hücrenin şu anki modern cihazlar tarafından tespit edilebilmesi için binlerce kez bölünüp çoğalması gerekiyor. Ambulans aramak için kullandığınız cep telefonu aslında ambulansı aramanızın ana sebebi olabilir.

Sigorta şirketleri cep telefonu firmalarına sigorta hizmeti vermiyor çünkü bu firmaların ileride cep telefonlarının ileride sağlık sorunlarından zarar gören insanların açacağı davaların hedefi olacağını düşünüyorlar. 25 yaşına kadar insanların beyinleri gelişmeye devam eder. Çocuklar bundan 5 sene öncesine kadar bu kadar yoğun bir elektromanyetik dalgaların yoğun olduğu bir ortamda yaşamıyordu. Son araştırmalar açıkça ortaya koyuyor ki radyo dalgaları da yarattıkları radyasyonla yaşayan hücrelerin bozulmasına sebep olabiliyor. Bu zarar çocuk beyinleri için çok da riskli. Rus bilim adamlarının cep telefonu kullanan 5-12 yaş arası çocuklar üzerinde yaptıkları 5 yıllık araştırma sonucunda bu çocukların cep kullanmayan yaşıtlarına oranla beyin kapasitesinde düşme, dikkat dağınıklığı ve öğrenme bozuklukları görüldü.

İşte kanıtlar

İnsanlarda kansere yol açtığı bilinen maddelere maruz kalan fareler de mutlaka ama mutlaka bu hastalığa yakalanıyor. Bu nedenle farelere başka maddelerden gelecek zararların da insanları aynı şekilde etkileyebileceği düşünülerek cep konusunda fareler üzerinde birçok araştırma yapılıyor.

5 SAATTE BÜYÜK DEĞİŞİM

Atina Üniversitesi’nde fareler uzerinde yapılan deneyde de 1 saat cep telefonu ve wifi bulunan ortamda kalan farelerin öğrenme bozukluğu çektiği, uzun süre bu dalgalara maruz kalan farelerin de 5 saat önce öğrendiklerini bile unuttukları görüldü. Hamile farelerin de bu dönemde cep telefonu dalgasına maruz kalmalarının ardından hücrelerinin bozulduğu, bu bozukluğun yavrularında da beyin zararına yol açtığı belirlendi.

 

BEYİN DUVARINI İNCELTTİ

İsveç’teki Rausing Laboratuvarı tarafından yapılan araştırma sonucunda günde 2 saat cep telefonunun tehlikeli dalgalarına maruz kalan hayvanlarda beyni zararları maddelerden koruyan beyin-kan duvarının inceldiğini ve güçsüzleştiğini gözlemledi. Ve vücuttaki hücre bozulmalarını tedavi eden genlerin de bu işlevlerini yerine getiremedikleri belirlendi.

EN ÇOK ZARARI ÇOCUKLARA

 

2010 yılında Avusturyalı bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre çocukların kemik ilikleri yetişkinlere oranla 10 kat daha fazla radyasyon emiyor.

KANSERDE 3 KAT ARTIŞ

Dünyanın en çok cep telefonu kullanan ülkesi olan İsrail’de 20 yaş altındaki kişilerde başın cep telefonunun tutulduğu bölgesindeki organlardaki kanserlerle ilgili vakalarda 3 kat artış kaydedildi. Kullanım kılavuzlarında iPhone için 1.5, Blackberry içinse 2.5 santimetre ‘kulağınızdan uzak tutun’ deniyor.

 

WHO’da cep telefonu krizi

2003 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nde kimsenin çok da haberi olmayan bir cep telefonu krizi yaşandı. WHO’nun Harvard mezunu Norveçli başkanı Gro Harlem Brundtland WHO’daki ofisi içerisinde cep telefonu kullanılmasını yasakladı.

 

Gro Harlem Brundtland

Ofisin çevresine odaya girenlerin mutlaka cep telefonlarını kapatması yönünde uyarılar da asıldı. Bir gün, ziyarete gelen gazetecilerle konuşurken röportaj sırasında başı ağrıyınca “Kimsenin telefonu açık mı?” diye sordu. Fotoğrafçının telefonunu titreşime aldığı ortaya çıktı.

Uzun süredir cep dalgalarına maruz kalmadığı için odada bir cep telefonunun açık olması bile onu etkilemişti. Dünya Sağlık Örgütü’nün cep tehlikesi konusunda daha aktif olması gerektiğini savundu. Ancak bu kaygıları dile getirmesinden 5 ay sonra görevinden oldu. Arkasında cep telefonu endüstrisinin adamı olarak bilinen ve “cep telefonları zararsız” kampanyasının dünyadaki en önemli temsilcisi olarak görülen yardımcılarından Avustralyalı Michael Repacholi’nin olduğu savunuldu. Repacholi, 3 yıl sonra elektromanyetik dalgaların zararlarıyla ilgili yapılan ve “zararsız” sonucuna varılan çalışmada cep telefon endüstrisinden para aldığı ortaya çıkınca WHO’daki görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Başkan’ın “deli” olduğuna WHO yönetim kurulunu ikna ederek görevden alınmasını sağlayan Rapacholi hakkında 2008’de, Amerika’da “insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle” dava edildi. Dava dilekçesinde Nazi doktoru Joseph Mengele’ye benzetilen Repacholi’nin tıp eğitimi almış bir kişi olmamasına rağmen WHO’da cep telefonlarıyla ilgili ilk çalışmanın başına getirildiğini, onun da cep telefonu şirketlerinin çıkarları doğrultusunda hareket ettiği ileri sürüldü.

Michael Repacholi

Önce sigara şimdi ‘cep’e karşı

Sigaranın zararlarının tartışıldığı 1970’lerde sigara konusunda çok önemli araştırmalara imza atan Alman profesör Franz Adlkofer, şimdiye dek cep telefonları için yapılan ve AB’nin 3 milyon euro’luk fonla desteklediği REFLEX çalışmasında da başroldeydi. Cep telefonu konusunda kararı “belirsiz” olarak açıklanan bu çalışmanın açıklanmayan sonuçlarından biri radyo dalgalarının hücrelerin normal olarak çalışmasına engel olduğunun tespit edilmesi, bu durumun yeni çıkan 3G telefonlarda önceki telefonlara oranla çok daha ciddi şekilde görülmesiydi.

Franz Adlkofer

Cep telefonlarını üzerinde taşıyan, günde 2 ile 4 saat arasında kullanan erkeklerin sağlıklı sperm sayıları diğer erkeklere göre çok daha düşük. 2006 yılında GATA’daki bilim adamları tarafından yapılan araştırma sık cep telefonu kullanan erkeklerde spermlerin daha az hareketli ve daha az sağlıklı olduğunu gösterdi. Bu çalışma 7 farklı ülkedeki uzmanların araştırmalarıyla da desteklendi.

Cep’in mucidi şimdi en azılı düşmanı

Şu anda dünyada cep telefonlarıyla ilgili en önemli araştırmaları daha önce cep telefonu endüstrisinde bilim adamı olarak çalışan ve modern cep telefonlarının tasarlanmasında büyük rol oynayan Utah Üniversitesi profesörü Om Gandhi yapıyor. Amerikan senatosunda 5 yaşındaki çocukların beyinlerinin cep telefonu dalgalarından nasıl etkilendiğine dair bir sunum da yapan Gandhi, bu kaygılarını dile getirmeye başlamasının ardından cep telefonu üreticilerinin bir numaralı hedefi oldu. 2000’li yıllardan itibaren yaptığı araştırmalara hiçbir fon sağlanmadı, onu karalamak için cep telefonu firmaları tarafından uzmanlar çalışmalarında hatalar bulsunlar diye özel olarak tutuldu

Om Gandhi

Gandhi cep telefonu firmalarının cihazların sağlığa etkilerini test ederken cihazın kafatasından 1.5 santim uzakta tutulduğunu varsaydığını , oysa ki telefon beyinden her 1 milimetre uzaklaştırıldığında beyne elektromanyetik dalgaların erişiminde yüzde 10 azalma görüldüğünü, bu nedenle testlerde cihazların zararsız çıkmasının da çok normal olduğunu söyledi. Yeni nesil telefonlar konusunda ise şu uyarıda bulunuyor: İlk cep telefonlarında sadece tek bir anten vardı. Ancak şimdiki akıllı telefonlarda hem GPS anteni, hem telefon anteni, hem internet için özel anten bulunuyor. Bu da radyasyonun 3’e katlanması demek.

Korunma yolları

Kitapta cep telefonu dalgalarının zararlı etkilerinden korunmak için bir reçete de sunuluyor.

·         Kesinlikle ama kesinlikle cep telefonunu kulaklıkla kullanın. Mümkünse kablolu bir kulaklık ile konuşun. Wireless ve Bluetooth kulaklıkları kullanmadığınız sürece açık tutmayın.

·    SAR değeri düşük bir telefon alın. (Değişik telefonlar için SAR değerlerini www.sarvalues.com adresinden öğrenebilirsiniz)

·         Asansör gibi kapalı alanlarda ve otomobil, metro, tren gibi toplu taşıma araçlarında telefon kullanmamaya özen gösterin. Düşük sinyal seviyesi olan yerlerde görüşmelerinizi mümkün olduğunca kısa tutun.

·         Telefonun elektromanyetik dalga yayan antenleri arka bölümündedir. Telefonu mutlaka cebinizde taşıyacaksanız vücudunuza temas eden yön ekranın olduğu taraf olsun.

·         Hamile kadınlar cep telefonunu karın bölgelerinden uzak tutsunlar.

·         Kulaklık kullanamadığınızda telefonu hoparlörden kullanmaya özen gösterin.

·         Haberleşmenizi mümkün olduğunca SMS aracılığıyla yapın.

·         Telefonu uyurken kapatmayacaksanız kesinlikle yastığınızın altına koymayın, yatağınıza da mümkün olduğunca uzakta tutun.

(www.netpano.com, Kasım 2010)

 

3G ile geleceğinizi yakmayın!

 

Büyük nimet diye pazarlandı. Bakın içinden ne çıktı?

 

www.iyibilgi.com özel Nihal Doğan

3G geldi! Reklâmlar aracılığı ile ortada bir bayram havası var… Reklâm sloganı “merak etmiyor musun” diyor. Biz merak ediyoruz ama geleceğimizi! Sağlık sorunları göz önüne alındığında kazandıracak mı, yoksa kayıplar mı artacak?

Tehlikeli Oyuncak” kitabının yazarı, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker sorularımızı yanıtladı.

3G ne anlama geliyor?

"3G, kablosuz sistemlerin yani hücresel ağ sisteminin en gelişmişi. Önceden tanıdığımız 1G ve 2G’ye göre çok büyük yenilikleri var. Şu ana kadar sesli iletişim aracı olarak kullandığımız cep telefonunda, artık görüntü, bilgi aktarımı, sayısal veriler, TV, faks, internet, medya haberciliği gibi büyük iletişim kolaylığı getiriyor."

Çevre ve insan sağlığı üzerinde ne gibi etkileri olacak?

"Bu sistemde iletişim aracı olarak kullandığımız, bir odayı dolduran bütün elektrik aksamını bir telefona soktular. Maalesef para kazanırken çevre ve insan sağlığını hiç düşünmüyorlar. Bu teknoloji ile beraber bugüne kadar 1 baz istasyonu olan yerde, artık 9 tane baz istasyonu olacak! Yani baz istasyonu sayısı çok artacak. İngiltere’de 3G ile beraber baz istasyonu sayısı 50.000–70.000 civarında artış göstermiş.   

Daha çok baz istasyonu; daha çok radyasyon, daha çok manyetik kirlilik demek! 3G hem insan hem de çevre sağlığı açsından büyük riskler içeriyor.

İsveç’te, 3G’de bulunan 3 UMTS sistemini test etmişler. İnsan vücudu üzerinde çok önemli zararları olduğunu görmüşler.

TV istasyonunda çalışan kişiler, çalıştıkları ortama girince bir ağırlık ve baş ağrısı hissederler, yoğun stres yaşarlar. Bunun sebebi o istasyonda bulunan alıcı ve vericilerdir.

Bazı alışveriş merkezlerine giren insanlar da rahatsızlık duyarlar, rahat nefes alamazlar, kalp hastaları daha fazla rahatsız olur. Bunun sebebi de o alışveriş merkezinde bulunan baz istasyonlarının sebep olduğu kuvvetli radyasyondur.

2G’nin DNA’yı olumsuz etkilediği, kansere sebep olduğu birçok ülkede yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. Bu araştırmaların çoğunu Tehlikeli Oyuncak kitabımda açıklamıştım. Eylül ayında Hayykitap'tan yayımlanacak ikinci kitabımda da son araştırmaları açıklayacağım!"

Çocukların geleceğini nasıl etkileyecek?

"Baz istasyonuna ilk 300 m mesafede oynayan çocukların, diğer çocuklara oranla %500 daha fazla kanser olma riski taşıdıkları yine bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. Okul, hastane, park gibi alanların çevresinde kesinlikle baz istasyonu ve yüksek gerilim hattı bulunmaması gerekiyor. Bizim ülkemiz maalesef bu konuda da gariplikler ülkesi! Birçok hastane, park ve okul çevresi baz istasyonları ile çevrili.

Anne ve babalar cep telefonunu çocuklara ödül olarak kesinlikle vermemeli! Çünkü bu ödül değil, onların hayatıntan sağlıklarını çalan ölümcül bir alet! 

Dikkat edin baz istasyonlarında örümcekler yaşamaz, kuşlar da çevresine yuva yapmaz! Elektromanyetik kirlilik hayvanları ve doğal hayatı da çok olumsuz etkiliyor. Yeni sistem doğal hayatı tehdit ediyor!"

Hangi hastalıklarda artışlar görülecek?

"Kalp ameliyatı geçirmiş olanlar İstanbul gibi büyük metropollerde yaşayamaz hale gelecek.

Alerji vakalarında büyük artışlar gözlenecek. İsveç’te yapılan bir araştırmada 3G sisteminin gelmesinin ardından alerji vakalarından büyük artış gözlenmiş.

Almanya’da yapılan bir araştırmada da çocuklarda erken ergenlik ve obezite, kadınlarda menopoz sorunlarında artışlar ortaya çıkmış."

Peki, hem çevre hem de insan sağlığını korumak için çözüm ne?

"Cep telefonlarının mümkün olduğunca az kullanılması gerekiyor. Çünkü sağlığa tamir edilemeyecek derecede büyük zararlar veriyor. Mevcut sistem insanları korumuyor.

Sigara konusunda devlet ve toplum çok geç uyandı ama artık büyük hassasiyet gösteriliyor. Çok geç olmadan cep telefonu konusunda da aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor. Bunun için, sivil toplum örgütlerine, devlete ve özellikle telefon kullanan vatandaşlara büyük görev düşüyor."

www.iyibilgi.com özel Nihal Doğan

 

Televizyon ve cep telefonu hasta ediyor

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta - www.iyibilgi.com Eylül 2008

 

Son senelerde hayatımızın adeta ayrılmaz bir parçası haline gelen pek çok elektronik alet var. Cep telefonları… televizyonlar… mikrodalga fırınlar… bilgisayarlar… yazıcılar… fotokopi makineleri… DVD oynatıcılar… bunlardan bazıları.
Bunların elbette büyük kolaylıklar getirdiği… daha rahat yaşamamızı sağladığı… iletişim imkanlarını müthiş şekilde artırdığı… bir gerçek, ama bu aletler ‘bilinçsiz kullanıldığında’ faydadan çok zarar da verebiliyor.
Bu hafta basında yer alan iki haber televizyonların özellikle çocuklarımızın ruh ve beden sağlığı üzerine olan olumsuzluklarının hangi boyutlara vardığını açık bir şekilde ortaya koyuyordu.

 

Fransa’ da televizyon yasağı

 

Geçen hafta Fransa’da televizyon ve radyo programlarını denetleyen Yüksek Görsel-İşitsel Konsey, televizyon kanallarının 3 yaşından küçük çocuklara yönelik TV şovları yayımlamasını, gelişim sürecindeki çocukları olumsuz etkilenebilecekleri gerekçesiyle yasakladı. Konsey, ebeveynleri de uyararak bebeklerini, Baby TV, BabyFirst TV gibi yurtdışından yayın yapan kanallardan uzak tutmalarını istedi. Konsey, önceki gün aldığı kararın 3 yaşından küçük çocukların televizyonun etkisinden koruma amacı taşıdığını bildirdi. Yetkililer, televizyonun üç yaşın altındaki çocukların zeka gelişimini olumsuz etkilediğini düşünüyor.

 

Televizyon kalp hastası yapıyor

 

Milliyet gazetesinde birkaç gün önce yayınlanan haber de şöyle:
"Amerikan Kalp Derneği, odalarında teknolojik ürün bulunan çocuklarda, bunlara çok vakit ayırmaları ve iyi uyuyamamaları nedeniyle kalp hastalıkları riskinin arttığı uyarısında bulundu.
Ailelerinden ve okuldaki arkadaşlarından gördükleri ya da sahip olduğunu anlattıkları dijital cihazları isteyen çocuklar, kısa sürede odalarını teknoloji mezarlığına çeviriyor ve söz konusu cihazlar dolayısıyla çocuklar sağlıklı uyuyamıyor. Amerikan Kalp Derneği’nin hazırladığı raporda, 13-16 yaş arası çocukların günde 6,5 saatten az uyuması halinde, onları gelecekte yüksek tansiyon gibi sorunlar beklediğine dikkat çekildi.
Raporda, çocukların bu sorundan kurtarılması için yatak odalarındaki teknolojik istilânın durdurulması isteniyor. Bunun için ailelerin, çocuklarının yatak odalarından; bilgisayar, bilgisayar oyun konsolları, cep telefonları ve mp3 çalarlar gibi cihazları uzaklaştırmaları gerekiyor. Araştırmaya göre, çocukların büyük bölümü, 8-9 saatlik uyku yerine geç saatlere kadar ya da gecenin bir yarısı kalkarak televizyon izliyor, müzik dinliyor veya arkadaşları ile mesajlaşıyor ve vücudun ihtiyacı olan uykuyu alamıyor.
Minnesota Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü’ndeki bazı araştırmacıların raporuna göre de odalarında televizyon bulunan çocuklar, bulunmayanlara göre daha çok abur cubur tüketiyor ve daha az fizik kültür aktivitesinde bulunuyor."

 

Televizyon astıma da yol açabilir

 

Bu iki haberin benim ‘televizyonun çocuk astımındaki artışta önemli rolü olduğunu ileri sürdüğüm’ hipotezimi ne kadar desteklediğini gördüm. 
Şimdi sizlere ilk defa bundan 3 seneden fazla zaman önce yayınlanan o yazımı sunuyorum.
Bu haberlerde yer alan bazı cümlelerin sanki yazımdan alınmış olduğunu da fark edeceğinizi de umuyorum.

 

İşte o yazım

 

Evlerimizin vazgeçilmezi olan televizyonların çocuklarda en çok görülen kronik hastalık olan astımın ortaya çıkmasında da önemli olabileceğini gösteren pek çok kanıt ortaya çıkmaya başladı.
Başta televizyon olmak üzere,  mikrodalga fırın, telsiz telefonlar, cep telefonları, bilgisayar, yazıcı, fotokopi makineleri… gibi artık pek çok evde de bulunan elektronik aletlerin yarattığı elektromanyetik radyasyon en başta suçlanan faktör.
Cep telefonlarından yayılan mikrodalgaların mast hücrelerinden histamin, P maddesi, VIP ve NGF gibi kimyasal maddelerin salgılamasını iki misline kadar artırabildikleri saptanmıştır. Bunlar, astım, saman nezlesi, egzama gibi hastalıkların ortaya çıkmasında çok önemli rolleri olan maddelerdir. 800-900 MHz arasındaki bu mikrodalgaların, antihistaminik ve kortizon gibi allerji tedavisinde kullanılan ilaçların etkilerini azalttıklarının da anlaşılması bu konudaki endişelerin hiç de haksız olmadığını göstermektedir.
Uzun süre televizyon seyretmek çocukların hareketlerini azaltmakta, bu da şişmanlığa zemin hazırlamaktadır. Obezite yani şişmanlık, astım için bir risk faktörüdür. Bir taraftan göğüs duvarındaki yağlanmanın hava yollarını sıkıştırması, diğer taraftan akciğer hacimlerinin azalması ve havayollarının daralmasına bağlı olarak bronş aşırı duyarlılığının artması şişmanlarda astım oluşumunu kolaylaştırmaktadır.
Televizyonlardaki reklâmlar, çocukların hazır ve katkı maddesi içeren yiyecek ve içecek tüketiminin artmasında çok önemli bir nedendir. Fazla miktarda karbonhidrat ve katkı maddesi içeren bu besinler, sağlıksız beslenmeye yol açmakta ve kilo almayı kolaylaştırmaktadır. Abur cubur ile iştahları kaçan çocukların sebze, meyve gibi vitamin ve antioksidan içeren besinleri daha az yemeleri de astım için bir risk faktörüdür. Ayrıca, sülfitler, tartrazin… gibi bazı katkı maddelerinin doğrudan astım krizlerine neden oldukları da bilinmektedir.
Uzun süre televizyon seyredilmesi, çocukların temiz havaya daha az çıkmalarına da neden olmakta ve çocuklar ev havasındaki olumsuzluklardan zarar görmektedirler.  Duvardan duvara kaplı halılar, evdeki yeni mobilya ve eşyalar, tüylü oyuncaklar, yün ve kuştüyü yatak takımları… çocukların daha fazla alerjene maruz kalmalarına yol açmaktadır. Evde sigara içilmesi de astımın ortaya çıkmasını kolaylaştıran nedenlerdendir.

 

Televizyon astımının önlenmesi

 

• Uzun süre ve yakın mesafeden televizyon seyredilmemelidir.
• Çocuklar, sadece haftanın belirli günlerinde belirli süre televizyon izlemeli, televizyona en az 2 metre uzaktan bakılmalıdır.
• Yatak odasında televizyon, cep telefonu… gibi elektromanyetik radyasyon yayan aletler bulunmamalıdır.
• Çocukların dengeli beslenmelerine özen gösterilmelidir. Hazır ve katkı maddesi içeren yiyeceklerden uzak kalmaları, taze sebze, meyve ve tavuk, balık eti yemelerini sağlanmalıdır.
• Çocukların hareketsiz kalmaları önlenmeli ve spor yapmaya teşvik edilmelidir.
• Evlerdeki alerjen kaynakları ortadan kaldırılmalıdır.
• Evlerde sigara içilmemeli, ev havasının temiz olmasına özen gösterilmelidir.
• Çocuklar temiz ve güzel havalarda mutlaka dışarı çıkarılmalıdır.

 

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta - www.iyibilgi.com Eylül 2008

Bu haber 6,988 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,535 µs