En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
15 Temmuz 2015

BAYRAM GELMİŞ NEYİME...



Sağlık ve hayatımızı tehdit eden tehlikeleri ve alınması gereken önlemleri yıllardır bıkmadan usanmadan yazıyoruz. Bu önlemleri akıl ve bilimin gereği ABD ve AB ülkeleri dikkate alıyor. Paranoyak veya megalomanik hezeyan değil, inceleyin göreceksiniz. Bizdeki bazı belediyeler ve Kurumlar gereğini bazan yapıyor ama arkası gelmiyor. İşin kötüsü hemen arkasından geri adım atıyor. Nedeni basit : Hastalık lobisinin küresel ve yerel baskısı. Mesela okul kantinlerinde sağlığa zararlı içecek ve yiyeceklerin satışı yasaklanıyor, hemen arkasından serbest bırakılıyor. Bazı belediyeler sağlığa zararlı maddelerin satışını yasaklıyor hemen ardından geri adım atıyor. Sigara ve alkolle mücadele görüntüsü var ama netice yok. Kurallar işlemiyor. Kaçakçılık ayrı bir dert. İçkiyi savunan zihniyet yüzünden okullarda uyuşturu kol geziyor. Geleceğimiz tehlikede.

Bu ülkede bizi hasta eden ve öldüren maddeleri gerçekten yasaklamak mümkün mü? Mümkün değil. Neden mi? Uluslararası mahkeme kararları bizim mahkeme kararlarının üstünde olduğu sürece sağlık ve hayatımızı korumak mümkün değil. Yaşam tarzına, özgürlüğe, serbest ticarete karşı kısıtlama getiremezsiniz gibi bir gerekçeyle Anayasa mahkemesi tweeter ve dersane konusunda olduğu gibi hemen müdahale eder. Küresel şirketlerin yönettiği bir dünyada hastalık üreten yaşam tarzını değiştirmek zor hatta imkansız. İşte bu yüzden bu deli gömleği içinde debelenip duruyoruz. Halkımız sağlıklı yaşamak için çırpınıyor ama kurumlar bu haklı isteği yerine getirmekten aciz. 

Eğitim sistemimiz küresel insan yetiştirdiği için aydın ve bilim dünyamız ya küresel tavır alıyor ya da görmezden geliyor. Sömürge aydını yetiştiren ezberci, teste dayalı, dersaneci eğitim sistemi, bilim, teknoloji ve sağlıklı yaşam tarzı önündeki en büyük engel. Daha doğrusu hastalık üreten sistemin mimarı. Bu sistem logaritma cetvellerini ezberletmek suretiyle beyinleri işlemez hale getirip bir asır boyunca Hindistanı sömüren ve hasta eden eğitim sisteminin benzeri. Bu yüzden başımıza gelen felaketleri göremiyor ve çözüm üretemiyoruz. Sağlık ve hayatımızı tehdit eden tehlikeler ve alınması gereken önlemler için mücadele etmesi gereken diğer  sağlık ve bilim kurumları nerede? Nerede hastalıkları önleyecek kurumlar? Nerede STK ve diğer Belediyeler? Belediyeler rant uğruna halkın yürüdüğü kaldırımları kafe ve restoranlara peşkeş çekmekle meşgul. Para hırsı yüzünden yürüyecek kaldırım kalmadı. 

TEMEL SORUN YOLSUZLUK 

Çürük binalardan çevre kirliliğine, orman talanından sağlıksız topluma kadar tüm sorunların nedeni yolsuzluk. Yolsuzluk virüsünün dini, imanı, mezhebi, etnik grubu, partisi yok. Onbinlerce insan öldüğünde toplumsal tepkiyi saptırmak için katliam suçunu deniz kumuna, bina yorgunluğuna, zemine veya halkın üstüne atıyor. Medya, siyaset, bürokrasi, bilim ve aydın dünyasının ahlak sorunu, rant sorunu, zihniyet sorunu, denetleme eksikliği diye üstünü kapattığı konu, organize yolsuzluktur.

Milleti ve devleti kanser gibi içerden çürüten yapı, yolsuzluk kavramının kullanılmasından rahatsız. Onbinlerce insanın ölümüne sebep olanlar, ağır cezalardan kaçmak için suçu ahlak, rant, zihniyet gibi kelimelerin üzerine atıyor. Halbuki ahlaķı da, hukuku da, zihniyeti de çiğneyen, aynı organize yapı. Şehirleri sağlıksız gökdelen mezarlara çeviren anlayış, deprem toplanma alanlarından yürüdüğümüz kaldırımlara kadar her yeri rant uğruna işgal ederken herşeyi kitabına uyduruyor. Sağlıklı hayat için nereden yürüyeceğiz demek yerine işgal edilen yerlerin müşterisi oluyoruz. İzin ve ruhsat almadan simit bile satılamayan bir ülkenin halkı, kanun ve yönetmeliklere rağmen, görevini yapmayan bir sürü yetkilinin imzasıyla enkaz altında kalmaya devam ediyor. Görevi engelleyen ne : YOLSUZLUK

Üstümüze çöken enkaz aslında organize sömürü ve yolsuzluk sistemi. Her enkazı temizliyoruz ama bu enkazın altından kalkamıyoruz. Fulbright eğitimi, 80 yıldır bu sisteme uygun insan sağlıyor.  Sömürü sistemi ve yolsuzluk, bu eğitimin eseri. Yolsuzluk, sömürü sisteminin temel işletim mekanizması. Düzgün insanı ve düzgün iş yapanı cezalandıran sistem, suçluları koruma üstüne kurulu. Herşey değişiyor ama yolsuzluk sistemi aynen devam ediyor. Sömürge ülkelerde yasalar, ahlaki ve dini kurallar dahil hiçbir şey bu düzeni değiştiremiyor. Her yere kanser gibi yayıldığı için önlemek mümkün olmuyor. Çünkü kanserli yapılar son derece yaygın, organize, gizli ve sinsice iz bırakmadan çalışıyor. Sistemi değiştirmek isteyen kamu gücünü kendine dönüştürüyor ya da etkisiz hale getiriyor. Karadelik gibi kaynakları, sağlık ve hayatımızı yutuyor. Bu karadelik kendine tehdit olan herkesi içine çekiyor. Bu durumda yolsuzluk mıknatısını kim yok edecek? Organize olamayan halkın, bürokrasi siyaset ve iş dünyasına sızan bu karadeliği tasfiye etmesi ve sağlıklı bir sistem kurması nasıl olacak? Bu karadeliği yok ederseniz, ekonomi ve kamu düzeni çökermiş. Yolsuzluk, ekonomi ve kamu düzeninin kusursuz işlemesi için sistemin çarklarını yağlayan faydalı bir mekanizma imiş. Yolsuzluk durursa işler yürümez, sistem tıkanırmış. 

Yolsuzluk silahıni kullanan hastalık lobisi ise bu önlem ve yasaklara özgürlük ve serbest ticaret bahanesiyle karşı çıkıyor. Hastalık lobisinin, küresel şirketlerin hastalık üretme özgürlüğü var ama zavallı halkın bu yaşam tarzına karşı çıkma özgürlüğü yok. Gerekçe de hazır : Halkın yaşam tarzına müdahale etmeyin, karışmayın. Yani adamlar hasta etmeye devam etsin. Nasıl bir dünyada yaşıyoruz. Taşları bağlamışlar, köpekler kol geziyor.

SİNSİCE ZEHİRLENİYORUZ

Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz, yaşadığımız çevre bizi hasta eden kimyasallar, katkı maddeleri ve sağlığa zararlı maddeler içeriyor. Küresel şirketler çevreyi kirletirken, sigara, alkol, fastfood, kirli hava ile bizi zehirlerken, kimsenin sesi çıkmıyor. Her yıl 372.000 kişi önlenebilir nedenlerden dolayı ölüyorsa, her gün 3 Soma felaketi yaşıyoruz demektir. Önlem diye yırtınanlar nerede?Sigara, alkol kanser ve kalp hastalığına yol açıp öldürürken, küresel lobiler evrensel hukuk ve özgürlük diye direniyor. Oysa ki aynı irade, kendine tehdit olanı terör diye yok etmeyi önleyici hak olarak görüyor.

Ne yani, evrensel hukuk küresel şirketleri koruyor diye, sağlıklı yaşam hakkından vaz mı geçeceğiz? Hukuk kurumlarının, siyasi partilerin, yönetimlerin bu ölümleri önleyici kararlar alması, yol açanlara karşı ceza ve tazminat davaları açması gerekmez mi? Sağlık ve hayatımız dersanelerden ve yabancı şirketlerin haklarını savunmaktan daha mı önemsiz?

21. YÜZYILDA BİR MİLYAR KİŞİ SİGARADAN ÖLECEK

Türkiye'de yasaklara rağmen kayıt içi sigara pazarı 2014 yılında önceki yıla göre yüzde 3.2 büyüyerek 94.6 milyar adetlik büyüklüğe ulaştı.

Dünya Sağlık Örgütü işbirliğiyle hazırlanan Tütün Atlası Araştırması'nın açıklanan sonuçlarına göre, Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 39'u işyerinde pasif içici çıktı. Bu oranla dünyada 8'inci konumda bulunan Türkiye'de, restoran ve evlerde, kapalı alanlardaki sigara yasağına rağmen pasif içicilik oranı yüzde 58'e kadar yükseldi.

SİGARAYA BAĞLI ÖLÜMDE DÜNYA İKİNCİSİYİZ.

Araştırma, dünyada reel sigara fiyatlarındaki her yüzde 10'luk artışın sigara tüketimini yüzde 2 ila 8 düşürüyor. Türkiye'de son 2.5 yılda ortalama sigara fiyatı nominal olarak yüzde 10 arttı. Bu rakamla sigaraya yapılan zamlar enflasyonun altında kaldı.

TÜRKİYEDE ÖLÜMLERİN DÖRTTE BİRİ SİGARADAN

Türk Toraks Derneği, Türkiye'deki tüm ölümlerin yüzde 23'ünün tütüne bağlı hastalıklar sebebiyle olduğunu açıkladı. Sigaranın başta akciğer kanseri, kalp krizi, beyin kanaması, KOAH olmak üzere dünyada en çok öldüren 10 hastalıktan 6'sının sebebi.

İŞTE ANAYASANIN 56. MADDESİ :

'Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir'.

Anayasanın 58. maddesi ise çok açık bir şekilde devleti yöneten iktidara çok önemli bir görev veriyor :

"Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır"

Devlet önlem almak istiyor ama, hastalık ve kötülük lobisi, 'özgürlük, insan hakları, serbest ticaret, serbest piyasa' diye taş koyuyor.

Küresel katil sigara 21. yüzyılda bir milyar insanın canına kıyacak. Bizim gibi ülkeler, fincancı katırlarını ürkütmemek için sesini fazla çıkarmıyor, sağlık ve hayatımızı hastalık lobisinin vicdanına bırakıyor.

Peki dünyanın yöneticileri, insan haklarının hızlı savunucuları ne yapıyor? BM, NATO, küresel mahkemeler, insan hakları...

Terör diye yırtınanlar açısından bu terör değil mi? Yoksa bir milyar insanın ölümü yeterli değil mi? Daha mı çok insanın ölmesi gerekli. Yoksa bu nüfus planlaması mı?

Bu insanlar önce kalp damar ve akciğer hastası olacak sonrada kanser, sonra da acı içinde ölecek. Bu rakam atmasyon değil bilimsel öngörü. Trilyonlarca dolarlık hastalık harcaması ise ülkeleri ve insanları çökertecek. Nerdesiniz? 

SİGARAYLA MÜCADELE İŞTE BÖYLE OLUR. 

Kanada, anayasal hak olarak sigaraya bağlı sağlık sorunlarının tedavisi için sigara şirketlerinden tazminat talep etti.

Sadece Quebec eyaleti 58 milyar $ tazminat istiyor.

2005'te Kanada Anayasa Mahkemesi, halkın sağlığını koruyan kararı aldı.

1999'da ABD'de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti.

Adamlar kişi başı yüzbin dolar tazminat alacaklar. Kişi başı kaç maaş ikramiye ediyor? 300 mü? Sadece bir eyalet 15 milyar dolar tazminat alıyor. Diğer eyaletler sırada. Bizim dünyadan haberimiz yok.

Sigarayla mücadelede neden etkili olamıyoruz?

Bizi kanser edenlere neden rest çekemiyoruz?

Biz ne zaman sigara tröstlerinden tazminat alacağız?

SGK sigara şirketlerini neden mahkemeye vermiyor? Halbuki en büyük zarar gören SGK değil mi? Peki biz ne yapıyoruz? Sigara kaçakçılığı aldı başını gidiyor. Bizi hasta edenler terörü besliyor, uyanın ! Çok ağır cezalar olmadan kaçak sigarayla mücadele edemeyiz. Türkiyede ölüm oranı yüzde 4.7 arttı !  Hani sigara içimi azalıyordu? Madem sigarayla mücadele sonucu sigara içimi azaldı, neden ölümler artıyor?

ŞEKERLİ İÇECEKLER YÜZÜNDEN HER YIL 184.000 KİŞİ ÖLÜYOR 

Hastalık sıklığı yönünden bize benzeyen Meksikada 45 yaş altı ölümlerin % 30' u şekerli içecelerden.

Bilim dünyasının sağlık düşmanlarının yol açtığı ölümleri araştırması gerekmez mi? 1990 yılında şeker hastası sayısı 1 milyon iken bugün 13 milyon oldu. Diyabet bir düzine hastalığın anası ve diyabetin yıllık maliyeti 25 milyar TL. Her yıl 4 milyar doları diyabet ilaçlarına hediye ediyoruz ama doyma merkezini bozarak obesite ve diyabete yol açan GDO'lu mısır şekerini yasaklayamıyoruz. Sanki gizli bir el halkımızı hastalığa mahkum ediyor.

Dünyada kalp hastalığı, beyin kanaması ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkların yol açtığı erken yaştaki ölümlerde; tütün kullanımı, önlenebilir etmenlerin başında yer alıyor ama önleyemiyoruz.

Nedeni basit : Küresel baskıya direnemiyoruz. Bu yüzden sağlık ve hayatımızı ve son 30 yılda trilyonlarca doları, hastalık canavarına kurban verdik. Çünkü gücümüz yetmiyor.  'Bu sigara halkımızı öldürüyor ve hasta ediyor, bu yüzden yasaklıyoruz' diyemiyoruz. Ciddi önlemler alamıyoruz. Bu yüzden sigara içindeki katkı maddelerini azaltın diye adeta yalvarıyoruz.

Aynı durumu hipertansiyon ve kalp hastalıklarını önlemek için yapılan tuz mücadelesinde de görüyoruz. Paket ürünler içindeki tuzu yani sodyumlu katkı maddelerini yasaklamaya gücümüz yetmediği için, halkın sofrasındaki tuzluğu alıyoruz.

Hani özgürlük, hani seçme hakkı? Sigara, alkol, katkı maddeleri, tarım ilaçları, zararlı kimyasallar, GDO, mısır şekeri, fastfood, kola ...

Son 10 yılda sigaraya harcadığımız para 230 milyar TL. Kaçak sigara ve alkol bu rakama dahil değil.

Her yıl hastalıklara harcanan para ise 60 milyar dolar.

PİSİPİSİNE NİYAZİ OLUYORUZ

Ülkemizde ölüm ve hastalıkların yüzde 86'sı önlenebilir ama önlenmiyor.

Dünyada moda olan küresel sağlık anlayışı yüzünden hasta oluyor ve güya tedavi oluyoruz ama hasta olmadan sağlıklı yaşamak kimsenin  aklına gelmiyor. Sanki beyinler durmuş, felaketin büyüklüğünü düşünemiyor. 

Sağlık Bakanlığı ile Başkent Üniversitesinin 2005 te yayınlanan ortak araştırmasında ; 250 bin kişi tarandı; Türkiye'nin hastalık haritası çıkarıldı.

Yılda ölen 430 bin kişiden %86'sının, yaşam tarzını değiştirmediği için pisipisine öldüğü açığa çıktı. Hesaplayın bakalım 10 yılda ölen milyonları.

Sağlığa dikkat edilse ölümlerin %86'sı önlenebilecekti. Önlenebilir demek, önlenmiyor demek.

Pisipisine ölmek sözlükte : Niyazi olmak. 'Ölürsek şehidiz kalırsak gazi' anlayışı, yerini 'ne şehittir ne gazi pisi pisine gitti Niyazi' anlayışına bıraktı.

Malum, Osmanlıda halkın 2 görevi vardı. Mehter marşından hatırlayın : Ölürsek şehidiz kalırsak gazi, haydi aslanlar düşman üstüne.

Buna cumhuriyette üçüncüsü eklendi. Önlenebilir nedenlerden Niyazi oluyoruz. 

SEBEPLERİ ÖNLEMEDEN SONUÇLARI ÖNLEYEMEYİZ

Hastalıkları önleme ve sağlığı koruma yani yaşadığımız akvaryumu temiz tutma devletin görevidir.

Bilim; sebep sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, sebepleri ortadan kaldırmadan kötü sonuçları önleyemeyiz.

Toplumu hasta etmek veya hasta eden riskleri göze almak özgürlük değildir.

Hasta olma hakkı diye bir hak yoktur. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve özgürlüğü vardır.

Sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlık insan hakkı ise, bu hakkı gasp edenlere karşı resmen savaş açmalıyız.

Çünkü insan haklarının ihlali sivil toplumun ve devletin çok ciddi müdahalesini gerektirir.

Bizi hasta edenleri ve bu ortama göz yumanları affedemeyiz.

Aksi halde önlem alınmadığı için pisipisine ölen ve hastalanan milyonların hesabını veremeyiz.

HASTALIKLARI ÖNLEYEN  SİSTEM ACİLEN KURULMALI

Peki 'hastalıkları azaltan ve sağlığı koruyan sistem' nasıl çalışacaktır?  

Hastalık yapan riskleri satın alanların hastalık harcamaları, bu risklerden uzak duranlardan 10 kata kadar yüksek olduğu için, bu fazladan harcamaları karşılayan 'Hastalık fonu' kurulması gerekiyor. Bu fonun iki kaynağı olacaktır; Bu riskleri satanlar ve bu riskleri satın alanlar. Örnek olarak dev sigara tekelleri ve sigara içenler bu fona para aktarmak zorundadır. Sigaranın fiyatı 5 TL ise, 10 TL hastalık fonu için kesilecek, ayrıca dev sigara tekelleri, ABD'ye ödediği 246 milyar doların beşte biri kadar parayı, hastalık tazminatı olarak bu fona aktaracaktır.

Bilim, sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü sonuçlara yol açanların bunun tazminatını ödemesi gerekir. Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin fiyatı cezbedici değil, caydırıcı olmalıdır. (1999'da ABD'de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etmişti).

Benzer şekilde obesite, diyabet, metabolik sendrom, hipertansiyon, kalp… gibi bir düzine hastalığa yol açan sağlığa zararlı şekerli, tuzlu ve yağlı gıdaları satanlar, çok ucuz olduğu için yüzlerce gıdanın içine giren GDO'lu mısır şekerini satan küresel şirketler ve bütün bunları tüketenler, hastalık fonuna tazminat ödemek zorundadır. Hastalığa yol açan risklere, çevreyi yaşanmaz hale getiren kirli sanayi ile zehir saçan halk otobüsleri de dahildir. Halkı enayi yerine koyan yeşile boyama, riskleri azaltmıyor.

Sağlığımızı bozan sigara, alkol, uyuşturucu, aşırı tuz, şeker, kalori, katkı maddeleri, GDO'lu ürünler ve bunların beyin yıkayan reklamlarıyla mücadele akıl ve bilim yoluyla olmalıdır. Uyuştururucu, sigara ve alkol zemininde gelişiyor. Bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal sağlığımıza zararlı reklam ve yayınlar önlenmeli veya filtrelenmelidir. Chicago Üniversitesi, yüzbin reklamı inceledi: Reklamı yapılan gıdaların % 98'i yağ, tuz ve şeker yükü, % 90'ı ise besin değeri düşük bulundu. Bu yüzden ABD'de çocuk obezite oranı 1978-2004 yılları arasında 3 kat arttı.

Tehlike anında kalp hızı arttığında takılan çiple otomatik olarak çobanına mesaj atarak koyunları bile koruyan dünyada, insanımızı koruyan bir sistemi kurmak zorundayız.  Fırat kenarındaki koyundan bile Hz. Ömer'i sorumlu tutan inancımız, insanı koruyan bu sistemi kurmayı emrediyor.

Modern dünya, koyunlara kalp hızına duyarlı çip takmış, vahşi hayvan görünce korkudan kalp hızı artıyor, çobanına kurtar beni baba diye mesaj atıyor. Tehlike anında, takılan çipten çobanına mesaj atarak koyunları bile koruyan bir dünyada, insanımızı koruyacak olan sistem Milli Sağlık Enstitüsü'dür.

ÇÖZÜM; MİLLİ SAĞLIK ENSTİTÜSÜ

Bilime dayalı olarak, sağlığa zararlı riskleri, bunlara yol açan maddeleri, fon kesintilerini ve tazminatları A'dan Z'ye belirleyecek ve yürütecek kurumun adı; MİLLİ SAĞLIK AKADEMİSİ'dir. Bu kurumun belirlediği hastalık kesintileri fona aktarıldıktan sonra, riskleri alan ve satanlar ile özgürlükten bahseden hastalık lobisi, 'alan razı satan razı, size ne' diyebilir. Aksi takdirde, bu risklerden uzak duranların ödediği primleri, hiç kimse kendi keyfi için harcayamaz, çarçur edemez ve hastalık lobisine hediye edemez. Buna SGK dahil hiçbir kasko sigorta kurumu müsaade etmez, etmemeli.

Sağlığa zararlı ve tehlikeli demeden her şeyi ye, iç, yap, yaşadığımız akvaryumu kirlet, yaşanmaz hale getir, sonra da faturayı iyilik ve sağlık için çırpınanlara gönder. Buna akıl ve bilim izin verir mi? Hastalık fonuyla sigara ve alkol kullananların özgürlüğü kısıtlanmıyor, hastalık faturalarını ödeyenlerin hakları korunuyor, ayrıca hastalığa yol açan riskler önlendiği için sağlıklı bir çevre sunuluyor.

Bir kere daha anlatalım: 1948'de ABD kongresi patates zararlısı için 500 bin dolar ayrılmasına karar verdi. Savaş sonrası patates önemliydi. Ancak savaş bitmesine rağmen savaşta ölenden daha fazla Amerikalıyı öldüren gizli düşmanı araştırmak için de bütçeye 500 bin dolar gibi küçük bir para konuldu. İşte meşhur FRAMİNGAM araştırması böyle başladı. 13 yıl sonra bu araştırmanın ilk sonuçları yayımlandı:     

ABD'nin yeni düşmanları belli olmuştu: Bunlara karşı amansız bir savaş açıldı. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümler bu mücadele sonucu yüzde 53 azaldı. Bu savaş, diğer savaşların aksine ABD'ye her yıl 200 milyar dolar kazandırmış oldu. Bilimin gücü işte bu: yarım milyon dolar gibi küçük bir parayla yapılan araştırma, her yıl bire 400 bin kazandırıyor. Her yıl bu kadar kazandıran başka bir yatırım daha var mı? Borsa, faiz, dövizle oyalanmayın. FED ile yatıp kalkmaktan vazgeçin. Koyduğunuz bir yatırıma karşılık bin değil, 400.000 mislini kazanıyorsuz. Ayrıca da sağlık ve hayatınızı. Ne kadar karlı ve akıllı bir yatırım değil mi? Ayrıca her iki mezardan biriyle her iki hastaneden biri açılmadan kapanıyor. Demek ki kazanmak için önce hasta olmak, sonra da hastanelerde ömür tüketmek ve mezar doldurmak gerekmiyor. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümleri yüzde 53 azaltan yöntemleri uygulamak yeterli. Ama gel de anlat. Bilimsel, mantıklı, ucuz ve kolay yöntemler sosyetemizi bozuyor. Bu yüzden hastalıktan sürünmeye ve ölmeye mahkumuz.

Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime...

Allahtan ümit kesilmez.

Bayramınız kutlu olsun.

www.kemalyesilcimen.com 


KAYNAKLAR :

1. http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyarliksigaradavasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm 

    1999'da ABD'de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti


2. 21. YÜZYILDA BİR MİLYAR KİŞİ SİGARADAN ÖLECEK http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/03/150319_sigara_olum


3. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor.  http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html


4. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-turkiyede-olum-orani-yuzde-47-artti-1-11-65558.html


5. Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz.http://bizimsaglik.com/c/ho.asp?Pagenum=11&id=6455&yid=-1& 


6. Erişkin diyabetli sayısı 1990'da 1 milyon. TKD Arşiv 2000; 28: 20-26. KKH riskini yükselten diyabet hızla artıyor. 


7. Kalp krizi ölümlerinde Avrupa'nın zirvesindeyiz.http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/58911.aspx 


8. Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE – 2010.http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm 


9. SAĞLIK HARCAMALARI 9 YILDA 8 KAT ARTTI. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html 


10. Diyabetin Türkiye'ye maliyeti 25 milyar dolar.  http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/27576299.asp


11. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-2025te-iki-kisiden-biri-diyabet-hastasi-olacak-2-12-64767.html 


12. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-dunya-saglik-harcamalari-127-trilyon-dolara-cikacak-1-11-65015.html 


13. 230 milyar lira ''duman'' oldu. http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=358195


14. http://www.bizimsaglik.com/turkiye-de-sigara-uretimi-ve-tuketimi-hizla-artiyor/584/ 


15. DUMAN ALTINDAYIZ  http://www.haberturk.com/ekonomi/ekonomi/haber/1087798-5-turkten-2si-duman-altinda-calisiyor  


16. http://www.sabah.com.tr/dunya/2015/06/02/kanadada-sigara-firmalarina-15-milyar-dolar-ceza


17. Kanada'da tarihi sigara kararı. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/29169972.asp


18. Türkiyede ölümlerin yüzde 23'ü sigaraya bağlı. http://www.haberaktuel.com/olumlerin-yuzde-23-u-sigaraya-bagli-cikti-haberi-967579.html


19. http://www.dailymail.co.uk/health/article-3143834/Fizzy-drinks-lethal-toll-kill-184-000-year-diabetes-heart-disease-cancer-scientists-warn.html


20. ŞEKERLİ İÇECEKLERE %20 EK VERGİ ÖNERİSİ http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/07/13/haftanin-haberi/35616/


21. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/30/yazilar/tip-yazilari/beslenme/sekerli-icecekler-yuzunden-her-sene-184-bin-kisi-oluyor/



Bu yazı 1,966 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,712 µs