En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
15 Nisan 2015

HASTALIK LOBİSİ KELLE İSTİYOR




Ne zaman aykırı bir düşünce çıksa hemen ezmeye kalkıyoruz. Ezemezsek engizisyon anlayışı içinde linç ediyoruz. Buna rağmen fikirlerini Galile gibi ısrarla açıklayanlara karşı şimdi de postmodern darbe yapın diyorlar. Demokrasi ve bilimde postmodern darbenin yeni adı : Balans ayarı. Medya ve zinde kuvvetler yoluyla aykırı düşünceleri baskıyla sindirmek ve tasfiye etmek. Halkın kafasını karıştırıyor diye Galile'yi mahkemelerde süründüren Engizisyon anlayışı kol geziyor. Orta çağdan beri değişen birşey yok.

Toplumu hasta eden, sağlığa zararlı kola, fastfood, GDO mısır şekeri... gibi zararlı maddeleri ifşa eden ve halkı uyaranların akibeti aynı : susturulacak ve tasfiye olacak. Bundan böyle sağlığa zararlı olan gıdalar konusunda halkı uyaran, tavuk, süt, yoğurt, fastfood, kola, katkı maddeleri... hakkında konuşan insanlar yok olacak. Zaten kaç kişi var ki? Yüzbinlerce aydın ve bilim adamının olduğu bir ülkede bizi hasta eden küresel oyunları ve planları açıklayan medyada kaç kişi var? Temizleyin bunları ve hastalığı yaşlanmaya bağlayan ve doğalmış gibi yutturanları çıkarın medyaya.

Çok yakında sektörün reklamını yapan cici bilim dünyası ile tanışacağız. Bol bol hastalık reklamı yapılacak. Erken teşhisle güya hayatınız kurtulacak ama önce hasta olacaksınız. Hastalık sektörüne karşı çıkanların sahtekar yalancı olduğu algısı yaratılacak. Zaten bu aykırı söylemlerin abartılı ve kasıtlı olduğuna dair dış kaynaklı haberler çıkmaya başladı bile. Bekleyin yakında göreceksiniz ; GDOdan fastfooda, katkı maddelerinden kimyasal zehirlere... bunların sağlığa zararlı olduğunu gösteren kanıt yok diyecekler. 'Kanıta göre konuşun, yoksa cezaya hazır olun' diyecekler. Eeee… biz neden bu kadar hastayız? Neden kanser ve her çeşit hastalık artıyor? Kanıtı biz mi bulacağız? Kanıt bulamadık diye hastalıktan sürünmek ve ölmek kötü kader mi olacak? 9 yılda 8 kat artan hastalık harcamaları yetmemiş demek ki. 2013 yılında muayene olan 700 milyonluk hasta ordusunu sağlığına kavuşturmak, hastalıkları önlemek artık tatlı bir hayal. 

Sağlık Bakanlığı ile Başkent Üniversitesi'nin yaptığı araştırma 2005'te yayınlandı. Ölümlerin yüzde 86'sı önlenebilir nedenlerden ama aydın ve bilim dünyamız bunu da bilmiyor. 'Önlenebilir' demek, önlenmediği için pisipisine ölüyor demek. Her yıl 372.000 kişi önlenebilir nedenlerden dolayı ölüyorsa, her gün 3 Soma felaketi yaşıyoruz demektir. Önlem diye yırtınanlar nerede? Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz, yaşadığımız çevre bizi hasta eden kimyasallar, katkı maddeleri ve sağlığa zararlı maddeler içeriyor. Küresel şirketler çevreyi kirletirken, sigara, alkol, fastfood, kirli hava… ile bizi zehirlerken, kimsenin sesi çıkmıyor. Bilim adamı numarası çekenlerin her yıl hastalık üreten küresel yaşam tarzının öldürdüğü yüzbinlerce insanımızın dramına duyarsız kalması düşündürücü. Bunca yıldır milyonlarca insanımız önlenebilir nedenlerden ölmüş ve hastalanmış, bunların umurunda değil. Umurunda olsa ülkemizde insanların % 86'sı önlenebilir nedenlerden ölürken önlem alırlar, hastalık lobisini teşhir edenleri değil hastalıktan beslenenleri mahkemeye verirler ve milyonlarca insanın bunca yıldır pisipisine ölümüne ve hastalanmasına mani olurlardı.  

Hastalıktan beslenen hastalık cephesi kelle istiyor. Nedeni çok basit : Yüzlerce milyar dolarlık pazarın sağlık ve doğal beslenme adına küresel sektörlerden köylünün cebine gitme riskinin artması. Herkes evinde yoğurt peynir yaparsa, doğal gıda için marketler yerine köylere giderse, sağlığa zararlı içki, sigara, fastfood, kola ve janjanlı zehirlerden kaçarsa, milyarlarca dolar halkın cebinde kalır. Sağlıklı bir toplumun hastalık harcamalarının azalması da hastalık lobisini çökertir. İşte kopartılan fırtınanın nedeni bu. Şarlatanları susturmak çok mu zor? Toplumu otlarla aldatan şarlatanları bahane ederek sağlıklı toplum için çalışanları susturmanın temelinde kirli çıkarlar yatıyor. Hastalık üreten yaşam tarzının mimarları, sağlıklı toplum için çırpınanları harcamak istiyor. Hem de bilimsel ayak oyunlarıyla. Ancak bilmedikleri bir sırrı açıklayalım : Bu millet canını ve her şeyini riske atarak halkı uyaran, sağlığı koruyan, hastalıkları önlemek için cansiperane çırpınan evlatlarına sahip çıkacaktır. Çünkü bu yaşam savaşında kör ve sağır bırakılan toplumu, bu fedakar bilim insanları koruyacaktır.

HANİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ? 

NEREDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ? 

Aykırı düşünceleri nezaketle dinlemeyi ve bilimin sükuneti içinde tartışmayı ne zaman öğreneceğiz? Şimdi de aykırı düşünenlere balans ayarı çekiliyor. Neden? Güya halk sağlığı içinmiş. Beyler, 1990 yılında şeker hastası sayısı 1 milyondu(4). Bugün ise 12 milyon. Bu durum resmen milli felaket. Yarın askere alacak sağlam insan kalmayacak, uyanın. Artan hastalıklar milli güvenlik için en büyük tehdit. McKinsey Global Institute’ ın bir raporuna göre obezitenin küresel faturası sigara, savaş ve terörizminki kadar yani 2 trilyon $.

Bu felaketin mimarları kim? Nerede bizim kanıta bağlı konuşanlar? Söyleyin bakalım ; Bizi hasta edenler kim? Halkın sağlığını tehliye atanlar kim? Halkı uyaranlar mı, yoksa uyaranlara karşı savaş açanlar mı? Patlama yapan ve yıllık maliyeti 10 milyar doları bulan şeker hastalığının en önemli nedeni olan GDO'lu mısır şekerini satanları mahkemeye vermek yerine, hastalıkları önlemek için çırpınan Karatay hocayı mahkemeye vermek, balans ayarı çekmek, sindirmek, susturmak kimin işine yarıyor? Kendinize gelin. Bizi hasta eden yaşam tarzının mimarları, karşı çıkanları böylece tasfiye ediyor görün artık.

Şeker ilaçlarına kaç milyar dolar harcıyoruz haberiniz var mı? Şeker hastalığı dev bir sektör oluşturdu. Gizli şekeri teşhis edeceklermiş. Siz önce patlama yapan şeker hastalığını önleyin. Mahkemeye verecekseniz, öncelikle bizi şeker hastalığına mahkum edenleri verin. Bilimsel gücünüz, aklınız, iradeniz varsa, bunu öncelikle bizi hasta edenlere karşı kullanın. Gücünüz yetmiyor mu? Yoksa hasta sayısının azalması hastalık sektörü için çok mu zararlı? Şeker hastalığının önlenmesinde, mısır şekerinin yasaklanmasında Canan hoca kadar, Yavuz Dizdar hoca kadar, Ahmet Rasim hoca kadar halkı aydınlatan oldu da biz mi görmedik? Şeker hastalığının patlama yapması karşısında olağanüstü hal mi ilan edildi? 

Bilim adamları keşfettiği ile gündeme gelir, sağlık felaketlerinde halkı uyarmasıyla tanınır. Bilim dünyamız şimdiye kadar neyi keşfetti, ülkeye ne kazandırdı ve bunları kim tanıyor? Bilim ve aydın dünyamız, akıllı telefonlarla caka satmaktan başka ne yapıyor? Başkalarının yaptığı araştırmaları sanki kendi yapmış gibi ballandıra ballandıra anlatmak, başkasının keşfettiği ilaç, aşı ve teknolojiyi sanki kendi keşfetmiş gibi fiyaka yapmak kime ne kazandırıyor? Gizlenen acı gerçek şu : Bu Engizisyon anlayışı yüzünden 60 yıldır penisilin ve insülin üretmekten aciz durumdayız. Yabancılar Penadur vermeyince sudan çıkmış balığa döndük. Yazdığınız insülinlere her yıl kaç milyar dolar ödüyoruz haberiniz var mı? Mahkeme ile meşhur olmak bizim bilim dünyasının ilk keşfi herhalde. Çok yazık. 

Artık bilimsel tartışmaları mahkeme salonlarında yapacağız. Engizisyon mahkemesinde, bilinen görüşlere karşı çıkan ve 'dünya dönüyor' dediği için yargılanan Galile'den beri ilk defa böyle bir trajedi yaşıyoruz. Mahkemede neyi ispat edecekler? Bilim adamları kendini mahkemelerde değil, bilimsel arenalarda ispat eder ve bilgisini halkı aydınlatmak için kullanır. Kendine güvenen bilim adamları, mahkemelerde değil kongrelerde konuşur. Halkı aydınlatmak için de çıkar TV lerde tartışır. Yabancı bilim derneklerine sığınarak, onların rehberlerine güvenerek bilim ilerlemez. Dün yumurta haram diyorlardı, bugün 'helal olsun yiyin' diyorlar. Alın hipertansiyon rehberlerini okuyun: Birinin normal dediğine diğerleri anormal diyor. Sektörel baskı bilimi alt ediyor. Bilimi ve bilim adamlarını sektörün oyuncağı yapıyor. Küresel şirketlerin baskısıyla sürekli değişen rehberler yüzünden 10 yıldır doktor milletini rehber maymunu yaptılar, her ülkenin rehberi ayrı, hani bilimsel gerçekler? Demek ki bilim ve bilimsel rehberler kutsal değilmiş. Karşı çıkan da biz de olduğu gibi bilimden aforoz edilmiyor. 

Bilimde aykırı fikirleri engizisyon ve postmodern darbeyle susturmaya çalışanlara, bilimi hukuka dayayanlara ve bilimi mahkemede arayanlara bir kere daha anlatalım: 

Bilim inkâra, din ise imana dayanır. Eski bilgilerimize sıkı sıkıya bağlı kalsaydık, onları inkar etmeseydik bugün hala Taş Devri' nde yaşıyor olacaktık. Hem de cilalı taş devri bile değil, yontma Taş Devri' nde. Çünkü cilâyı da bulan, farklı ve aykırı düşünen insanlar. Bilimde aykırı fikirleri engizisyon ve postmodern darbeyle susturmaya çalışanlara, bilimi hukuka dayayanlara ve bilimi mahkemede arayanlara, 4600 yıl önce yazılan tıbbın ilk yazılı metnini bir kere daha hatırlatalım : 

Süper doktorlar hastalıkları önler, vasat doktorlar erken teşhis ve tedavi eder, adi doktorlar ise hastalıktan rant sağlar. 

Herkes grubunu ve cephesini belirlesin ! 

Hangi gruba dahilsiniz? 

Hangi cephenin askerisiniz? 

Cepheler : Hastalık veya Sağlık cephesi. 

KAYNAKLAR 

Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap, 2006 

Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html 

Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz.http://bizimsaglik.com/c/ho.asp?Pagenum=11&id=6455&yid=-1& 

Erişkin diyabetli sayısı 1990'da 1 milyon. TKD Arşiv 2000; 28: 20-26. KKH riskini yükselten diyabet hızla artıyor. 

Kalp krizi ölümlerinde Avrupa'nın zirvesindeyiz.http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/58911.aspx 

6. http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx 

Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu – 2007 http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432 

TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://kongresunumgazetesi.com/archives/933 

Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE – 2010.http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm 

SAĞLIK HARCAMALARI 9 YILDA 8 KAT ARTTI.http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html 

Diyabetin Türkiye'ye maliyeti 25 milyar dolar. 

http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-2025te-iki-kisiden-biri-diyabet-hastasi-olacak-2-12-64767.html 

13. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-dunya-saglik-harcamalari-127-trilyon-dolara-cikacak-1-11-65015.html 

14. 230 milyar lira ''duman'' oldu. http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=358195

GİZLİ ŞEKERİ BIRAK, ÖNCE BU FELAKETİ ÖNLE !

2025'te İKİ KİŞİDEN BİRİ DİYABET HASTASI OLACAK.

Türkiye'de 10 yıl sonra her 2 kişiden birinin diyabet hastası olacağını vurgulayan Doç. Dr. Alper Çelik, "Hastalığın yayılmasında ilk neden, genetiğiyle oynanmış gıdalar" dedi.

Ülkemizde diyabet ve diyabetle ilgili komplikasyonlara yılda 10 milyar dolar yani 25 milyar lira harcandığını belirterek Ölüm oranları ve organ hasarları uygulanan tedavilerle değişmediği için Uluslararası Diyabet Federasyonu ve WHO diyabette uygun tedaviyi yakalayamayanlara ameliyat öneriyor.

Tip 2 diyabette de 18-65 yaş arasındaki gruba ameliyat uygulanıyor. Yüzde 90 başarı sağlanıyor. Bu hastalığa karşı en güçlü tedavi şu anda cerrahi girişim. Uygun hastada, uygun yöntemle Tip 2 diyabet hastasına yepyeni bir hayat sunmuş oluyoruz. Şimdiye kadar 800 diyabet hastasını ameliyat ettik.

http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-2025te-iki-kisiden-biri-diyabet-hastasi-olacak-2-12-64767.html





Bu yazı 2,040 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,849 µs