En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
19 Temmuz 2012

SAĞLIĞI KORUYAN SİSTEM NASIL KURULUR - II




TÜM YAZILAR İÇİN AŞAĞIDAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ

Devlet, milletimiz için kutsaldır. Herkes bilir ki evinde ışığı yanıyor, hayatını yaşıyor, hastaysa bakılıyor, cenazesi denizin dibinde kalmıyorsa bu kutsal yapı sayesindedir. Yine herkes bilir ki devleti zaafa düşen ülkeler kan revan içinde kalır, huzur ve yaşama hakkını kaybeder. Bu yüzden devlet, bir sürü eksik ve hatasına rağmen halkımız için kutsaldır ve onun için canını vermekten çekinmez. Çünkü devlet varsa hayat vardır, yoksa yoktur.

Devletten daha önemli bir nesne daha var mıdır? Evet vardır: ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’. Onun için halkımız ‘her işin başı sağlık’ demiştir. Sağlık yoksa hayat yoktur, altından çanağın olsa her gün içine kan kustuktan sonra neye yarar? Hastalıklar içinde inliyorsanız özgürlük, demokrasi gibi bir sürü kavram sizin için ne ifade eder? Bu yüzden yüce dinimiz, Dünya Sağlık Teşkilatı gibi sağlığı bir bütün olarak ele alır ve ‘hastalanmadan sağlığınızın kıymetini bilin, onu koruyun’ der: Sağlık, sadece bedensel sağlık değildir. Ruhsal, sosyal ve zihinsel olarak tam bir iyilik hali yoksa, orada hastalık vardır. Bu yüzden yüce dinimizin hedefi, bütün bunları içeren sağlıklı bir toplumdur. Allah’ın mükemmel bir şekilde yarattığı insan ve doğayı korumak, bozulmasını ve hastalanmasını şeytana rağmen önlemek temel görevdir. Hak ve hukuku, akıl ve algıyı, sağlığı, ahlakı ve nesli koruma iyilik, bozmak kötülüktür. Allah iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar ve tutasınız diye nasihat eder.

Bu açıdan bakılırsa halkın sağlığa zararlı maddelerle kısırlaşmasının çaresi, tüp bebek merkezleri değildir. Hak ve hukuk ihlalini kışkırtan yaşam tarzının ilacı, modern hapishaneler ve adalet sarayları değildir. Asıl olan kul hakkına yani insan hakkına dayanan sağlıklı yaşam tarzıyla her çeşit sosyal, ruhsal ve zihinsel kötülüğü olmadan önlemektir. İslamın temeli olan koruyucu hukuk, koruyucu ahlak, koruyucu algı kavramı, henüz idrak sınırlarımız ötesinde. Marifet, her çeşit hırsızlık, yolsuzluk, şiddet, vahşet, tecavüz ve ahlaksızlık düşüncesini bile önlemektir. Dizilerle, filmlerle, reklamlarla zihinlere kötülük tohumları ekilirken nasıl önleyeceksiniz? Marifet, medyanın kötülük değil iyilik ve sağlık tohumları ekmesini sağlamaktır. Neden ve nasıl mı?

Yaşam tarzı, göz ve kulak yoluyla beynimize yüklenen bilgilerin çıktısıdır yani hayata yansımasıdır. Çağımızda yenilen, içilen hatta binilen taşıtın markasına kadar her şey reklamlarla belirleniyor. Dizilerle, filmlerle, reklamlarla yaratılan moda zihinlere yükleniyor. Her çeşit vahşet, şiddet, tecavüz, hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık en ince ayrıntısına kadar hafıza kartına işleniyor. Zihinlerde boş bırakılan alanlar, dış dünya tarafından sinsice dolduruluyor. Toplum da bunları farkında bile olmadan yaparak güya özgürce yaşıyor. Aslında medyanın yüklediği bilgilerin belleği ve robotu oluyoruz. Bunun neresi özgürlük? Böyle bir dünyada, biz kimin hayatını yaşıyoruz? Kaybolan bize ait yaşam nerede? Taşıdığımız bedeni kim yönetecek? Dış dünyadan yüklenen programlar mı, yoksa biz mi? Bu açıdan bakılırsa, sorun ; özgürlük sorunu, çözüm ise bilim ve akıl oyunu.

Küresel ısınma ve çevre felaketleriyle dünyayı yaşanmaz hale getiren, yaşadığımız akvaryumu bataklığa çeviren, hayatımızı kirleten, hastalık üreten ‘bırakınız yapsınlar’ anlayışının çözüm önerileriyle bir yere varamayız. Sonuçlar ortada: Buzdağları tereyağ gibi eriyor. Çin'de çevre kirliliğine bağlı ölümler, diğer ölümlerin önüne geçti. Kuraklık, gıda krizi kapıda. Sel baskınları terör saldırısı gibi. Eski ABD başkan yardımcısı Al Gore, ‘Uygunsuz gerçek’ belgeselinde gerçeği söylüyor; Övündüğümüz modern yaşam tarzımız bizi ve dünyamızı yok ediyor. Gerçeği görelim, geç kalırsak iş işten geçecek ve yok olacağız. Gerçek bu! Peki uygunsuz olan ne? Uygunsuz olan şu; çağdaş diye şişindiğimiz Batı medeniyeti, madem çok matahsa neden bizi ve dünyamızı yok ediyor? Uygunsuz gerçek bu!

İnsan ve tabiatın kullanma kılavuzuna uygun yaşam tarzını bulmak zorundayız. İyiliği(sağlığı) emreden, kötülüğü(hastalığı) önleyen, israfı yasaklayan inancımız ve kültürümüz çözümün temeli. Anadolu erenlerinin gönül anlayışı, tüketime ve küresel ısınmaya yol açmıyor. Çözümün şifreleri kültürel genlerimizde saklı. Bunu çözecek ve dünyaya sunacak üniversite ve aydınımız, insanı ve dünyayı hasta eden küresel sistemin kuyruğuna takılmayı ne yazık ki ilke edinmiş. Bunları kim uyaracak?

Çözüm; bilim ve akıl oyunu ise bilim ve akıl gücümüzün ışığında çalışarak, yaşadığımız akvaryumu kirleten kanalizasyonları söken, kirli akvaryumu sürekli temizleyen sağlıklı yaşam akvaryumu kurmalıyız. Temiz akvaryumu başarmak için, kirleten kaynakları ve akıllı filtreleri bulmalıyız. Kuyruğu ile oynayan kedi gibi sonuçlarla uğraşmak yerine, hastalık üreten sebeplere yönelmeliyiz. Kıt kaynaklarımızı bilimin ışığında kullanarak, çıkış yolunu bulmak zorundayız. 

Bu amaçla ‘Ulusal Korunma Kılavuzu’ hazırlanmalıdır. Korunma; Risk faktörleri ve hastalıkları üreten akvaryum kirlenmesinin önlenmesidir. Korunmanın nasıl yapılacağını planlayan, hedef ve öncelikleri belirli ‘Ulusal bir strateji’ gerekir. Kötülük ve hastalık üreten bir akvaryumda, her yere hapishane ve hastane açmak çözüm değildir. Tabii bütün bunları organize edecek Milli Sağlık Akademisi, merkezi beyin olarak sağlıklı yaşam projesini yönetecek, planlama, uygulama ve denetimden sorumlu olmalıdır.

Sağlığımızı bozan sigara, alkol, aşırı tuz, şeker, kalori, katkı maddeleri, GDO’lu ürünler ve bunların beyin yıkayan reklamlarıyla mücadele akıl ve bilim yoluyla olmalıdır. Bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal sağlığımıza zararlı reklam ve yayınlar önlenmeli veya filtrelenmelidir. Chicago Üniversitesi, yüzbin reklamı inceledi: Reklamı yapılan gıdaların % 98'i yağ, tuz ve şeker yükü, % 90'ı ise besin değeri düşük bulundu. Bu yüzden ABD'de çocuk obezite oranı 1978-2004 yılları arasında 3 kat arttı. Yaşadığımız akvaryumu temiz tutmak için hastalık üreten kaynakları, sağlık üreten şekle dönüştürmeliyiz. Medya, akvaryumu kirleten değil temizleyen şekle dönüşmelidir. Kirli akvaryumda temiz kalmak mümkün mü? Bunu yapıncaya kadar sağlıksız bilgileri tanıyan ve doğrusunu öğreten anti-virüs programı ‘Medya dersi’nde yüklenmelidir. Medya nasıl izlenir, nasıl yarar sağlarız? Zararlı, virüslü programlardan nasıl korunabiliriz?   

Okul kantinlerinde, sağlığa zararlı fast-food, kızartmalar, gazlı içecekler ve benzerlerinin yasaklanması, sağlığa yararlı taze meyva, çerez ve gıdaların sunulması, şimdiye kadar kimsenin yapmaya cesaret edemediği bir devrimdir. Rant alanına çevrilen kantinleri sağlıklı hale çevirmek öyle basit bir olay değildir. Okullarda sağlıklı nesiller için milyonlarca öğrenciye süt, ayran, çerez, taze meyva dağıtmak küçümsenecek bir iş değildir. Şimdiye kadar ülke çapında böyle büyük bir organizasyon yapıldı mı? Tabii ki bunun arkası gelecektir ve zamanla dünyaya örnek olacaktır. Güzel önerilerle çocuklarımızın sağlıklı yetişmesine yardımcı olmalıyız. Ekmekle ilgili düzenlemenin yararlarını ise yakında göreceğiz. Özellikle insan hayatının ilk bin günündeki ruhsal ve bedensel beslenme çok önemlidir. Demir takviyesi bunlardan sadece biridir. Sağlıklı toplum başka nasıl olacak ki?

Sağlıklı topluma dönüşümü sağlayacak bu sistemi kurmayı, şimdiye kadar kimse akıl ve cesaret edemedi. Hastalık lobisini ayağa kaldıran işte bu anlayış: Yaşadığımız akvaryumun kirlenmesini ve bataklık oluşumunu önleyen stratejiler, hastaya susayan ve hastalıktan beslenen sistemi ve dev bir sektörü çökertiyor. Hastalıkları önlerseniz milyarlarca dolarlık harcamalar, ilaçlar, zincir hastaneler ne olacak? Hasta olacak, tedavi olacaksınız mesele bu kadar basit. Hasta olmanızı ve tedavi olmanızı sağlayan kirli akvaryum hizmetinizde(!). İçtiğimiz suya bile kanalizasyon karışırken biz neyi tartışıyoruz? Sağlığa uygun temiz bir akvaryumun garantisi ; Milli Sağlık Akademisi'dir. Halk kirli su içiyor, sağlığa zararlı gıdaları yiyor, kirli akvaryumda yaşıyorsa böyle bir kuruluş yoktur. Kimse masal anlatmasın.

Bataklığı önlemek, kurutmaktan daha mantıklı ve bilimseldir. Şimdiye kadar dilimize pelesenk olan laf, bataklığı kurutmaktı. Bataklık oluşumunu önlemek ise idrak sınırlarımızın ötesinde idi. Çünkü dereyi ve bataklığı görmeden paçayı sıvama bize göre değil. İzmir ve İzmit körfezinden, Ergene nehrine kadar önce kirletmek sonra temizlemek, dere yataklarına önce bina yapıp sonra yıkmak ve böylece kıt kaynakları heba etmek kötü kaderimiz. Çünkü böyle yaşıyoruz. İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınıza inanır ve öyle de yaşamaya devam edersiniz.

Bunca hastane, doktor, ilaç ve parayla yaptığımız, hasta balıkları son sistem makinalarla temizleyip yine aynı bataklığa atmak. Bataklık oluşumunu önlemeyi idrak edemiyoruz. Yaşadığımız akvaryumu bataklığa çeviren kanalizasyonları sökmeden, bu dere yatağında felaket üreten yaşam tarzını yıkmadan yapılan hiçbir işten hayır gelmez, sonuç alınmaz. Ne dev hastaneler, ne hastalıklara harcanan milyarlar ve ne de giydiğimiz kırmızılar bizi korumaz. Hastalık üreten kirli akvaryumdan sağlıklı ve temiz toplum çıkmaz. Temiz toplum diye bağırmakla hiçbir toplum temiz olmaz. Yaşam tarzını değiştir demekle yaşam tarzı değişmez. Deli gömleği gibi sıkı sıkıya sağlığımızı boğan yaşam tarzını değiştirmek öyle kolay bir iş değil. Önce bunları idrak edelim.

Ya hasta toplum olup doktor ithal edeceğiz, ya da sağlıklı toplum olup doktor ihraç edeceğiz, hangisini seçelim? Hasta ve hastalık odaklı sistemden sağlık odaklı sisteme geçmeliyiz. Dünyanın ileri ülkeleri bile bu sistemi yeni yeni idrak ediyor. Hayatımızı bataklığa çeviren kanalizasyonların sökülüp atılmasıyla, sağlıklı ve zinde bir topluma dönüşüm olacaktır. Hastalıkları besleyen ve hastalıktan beslenen lobinin endişelenmesine gerek yok. Sorunlar, hasta ithaliyle çözülecektir. Daha şimdiden dünyanın her yerinden hasta ithal etmeye başladık. Yeter ki biz sağlıklı olalım.

Doktor ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olmak dileği ile…

SAĞLIĞI KORUYAN SİSTEM NASIL KURULUR-III
http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=202

www.kemalyesilcimen.com

 

Twitter:@YesilcimenKemal 

 

TÜM YAZILAR İÇİN AŞAĞIDAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ



Bu yazı 4,131 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,695 µs