En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
25 Nisan 2019



İNANÇ SAVAŞI

 

Dünyayı etkileyen inançlar, tarih boyunca insanlık için temel işletim sistemi olmuştur. Bu gerçeği bilen güçler iktidarlarına uyacak şekilde inanç ve dinleri değiştiren din adamlarını devşirme yoluna gittiler. Bizans imparatoru Konstantine, Hristiyanlığa karşı çıkmak yerine Paganlığı ve Hristiyanlığı kendi egemenliğini güçlendirecek şekilde değiştirip birleştirdi. Aynı değişikliği dinde reform adı altında İslam dini için de yapma çalışmaları küreselleşme ile hız kazandı. Sebep çok açık : İslam dininin dünyada hızla yayılması, modern sömürü ve zombi toplum hedefini tehdit ediyor. Dijital devrim diye modern köleliği dayatan sömürü dünyasının önündeki en büyük engel, insanı köleleştiren küresel putlara karşı özgürlüğü temel alan ve insanı özgürlüğe çağıran İslam. Servetin belli ellerde toplanmasını ve sömürüyü İslam dininin yasaklaması, bunların İslam düşmanlığının asıl nedeni. Sömürü ve köleliğe elverişli hale getirdikleri din ve inançlara karşı, küresel sömürü sisteminin böyle bir düşmanlığı yok.

Dünyada 26 ailenin yıllık kazancı, 4 milyar insanın gelirinden daha fazla. Bir avuç oligarşi dünyanın zenginliğini modern kölelik düzeniyle sömürüyor. 1 milyar insan açken 1 milyar insan obesite pençesinde her çeşit hastalıktan kırılıyor. Komşusu açken tok yatmayı yasaklayan İslam, hastalık üreten yaşam tarzıyla ve sömüren oligarşiyle çatışıyor. Dünyadaki krizlerin ve sömürünün asıl nedeni, oligarşinin bu serveti, yoksullar için değil sömürü ve kölelik düzenini pekiştirmek için kullanması. Bu yüzden köleliği ve sömürüyü yasaklayan İslamı, modern sömürü ve köleliğe uygun hale getirmek istiyorlar. Dinde reform dedikleri bu. Bunun yolu da Kuran ayetlerini tartışmalı hale getirmekten geçiyor. Zihinsel inanç savaşının hedefi bu. Mesela cesaret ve kahranlığın temeli olan şehitlik kavramını yok etmek için ayetleri inkar ve şüphe yaratmak yeterli. Şehitlik kavramı olmazsa vatan millet için kim ölür? Youtube aleminde yüzlerce soytarı üçbeş kuruş için düşmanın hain planlarına alet olarak İslama, Kurana, kutsal değerlere saldırıyor. Ateizm ve deizmi artıran zihinsel savaş sonucu milyarlar harcanan camiler boşalıyor. Hırsızlık, yolsuzluk, gasp, şiddet, cinayet, zina, kumar, alkolizm ve her türlü kötülük, medyada zihinlere yüklenen yazılımın sonucu artıyor. Düşman ve içimizdeki ajanları şüphe ve tereddüt silahıyla imanımızda gedik açmaya çalışıyor. Düşman biliyor ki teknolojik yönden güçlenen kahraman ordumuzu ve milletimizi yok etmenin başka yolu yok. Bu hain taarruza karşı koyması gereken Diyanet ve ilahiyat ise iç çekişmelerle düşmanın ekmeğine yağ sürüyor. Milyarlarca lirayı biz bunlara niye harcıyoruz? Ahlaklı, vicdanlı, düzgün bir toplumu kim nasıl kuracak?

Düşmanın İslamı gözden düşürmek için uyguladığı diğer yöntem ise besledikleri terör örgütleriyle İslamik terör algısı yaratıp İslamı öcü gibi göstermek, İslam düşmanlığına gerekçe yaratmak. Sadece bu yöntem yetmiyor. Devşirdikleri sahte din adamlarıyla İslamın genlerini değiştirmek diğer bir yöntem. Bu amaçla istihbarat örgütlerinin hazırladığı strateji ise ; Peygambersiz İslam ve İslamik reform.

KÜRESEL PLAN : PEYGAMBERSİZ İSLAM

Bütün din ve inançları tartışmalı hale getirdikten sonra dinleri güya bir potada eriten new age, Holistik din çalışmaları milenyumla birlikte hız kazanıyor. İlk olarak Papa ve fetö işbirliğinde hoşgörü masalıyla piyasaya sunuldu. Papa ne dedi : Cennet, cehennem, Adem, Havva hikaye. Cehennem yok ne demek? Günah ve haram yok demek. Yani ne istiyorsan yap : çal çırp, yak yık, öldür sömür... cezası yok korkma yap demek. Cennet yok ne demek? Boşuna iyilik yapmana, iyi insan olmana gerek yok, çünkü cennet yok demek. 

Tanrı içimizde, yani tanrı biziz diyen panteist anlayış, insana tanrı ve peygamber payesi veriyor. Tanrıya günah ve haram olur mu, tanrı cehenneme girer mi diyorlar. Kendine tapmaya dayanan bu narsist anlayışla, kutsal metinler kökten sarsılacak. Asırlardır ezdikleri insanoğluna rüşvet olarak tanrı payesi verilecek. Papa bile bu planın öncüsü. 

Dijital devrimin küresel tanrısı, müridlerine dijital cennet vaadediyor. Müridlerini yapay  zeka olarak flushdiske yükleyerek onlara dijital sanal dijital bir cennette, bedensel sorun ve hastalıklardan uzak, her türlü zevk ve sefa içinde ebedi hayat vaadediyor. Yani sanal cennet. Güya bu yapay zekayı geliştirmisler. İnsandan  kuantum bilgisayara yüklenen basit yazılımlar kendi aralarında sevgi toplumu olusturmuş. Kisilik özellikleri yani benlik duygusunun birebir yazılıma dönüştüğü, yazılımlar arası sanal bir hayat. Bu inanışa göre evrenden insana kadar herşey bir yazılım. Kuantum bilgisayar ise yapay zekalı insan yaratmak dahil her türlü yazılıma muktedirmiş. Bu sapık anlayış resmen ve alenen herşeye kadir tanrı rolüne soyunuyor. Dünyayı buna inandırmak için uğraşıyor ve planlıyorlar. Bu da küresel şeytanın yazılımı :

Hazırlanan plana göre, ilk aşamada, inandırıcı olsun diye antik uzaylılar ve sümer tabletleri piyasaya sürülecek. Amaç, insan ırkının uzaylılar tarafından yaratılıp geliştirildiği senaryosunu beslemek. Amerika ve Avrupadaki araştırma merkezleri titizlikle yeryüzündeki tarihi kanıtları topluyor ve bu senaryoya göre yorumluyor. Buna Göbeklitepe'de dahil. 

İkinci aşamada Tevrat, İncil, Kuran ve diğer inanç kaynaklarının güya orijinal yazıtları bulunacak. Bunların Tevrattan, Tevratın da Sümer tabletlerinden intihal olduğu, bazı bölümlerinin değişmiş olduğu işlenecek. Ancak Kuranın değişmemiş olması planı bozuyor.

Yeni plana göre önce peygamberler devre dışı bırakılacak. Bunun için planlar zaten uygulamada. Dinleri özellikle İslamı Holistik dine dönüştürme projesi sosyal medyada hızla yayılıyor. Bilinçaltı yöntemler ve dini inanışlar üzerine çalışan küresel üniversitelerde sistemli ve kapsamlı olarak hazırlanan bu proje, İslam ülkelerine sosyal medya grupları tarafından servis ediliyor. Proje, 3 aşamada İslam dinini kendi istedikleri Holistik dine dönüştürme amacını taşıyor. Müslümanların cehaletini çok iyi bilen ve İslam konusunda özel eğitim alan din ajanları tarafından organize edilmektedir.

Din savaşlarını sürdüren istihbarat örgütlerinin devşirdigi sözde din adamları ve düşünürlere verdiği görev, deizmin bayraktarlığıdır. Dinsiz, kitapsız, peygamber tanımayan inkarcı anlayışın hedefi ; evrenin ulu mimarı dedikleri masonik bir yaratıcıyı kerhen kabul eden din düşmanı ve Allahsız bir dünya. Küresel şeytanın kurguladığı yeni dünyaya geçişte, tüm  peygamberlerin önce inkarı ve tasfiyesi, dinlerin ve kitapların içindeki işlerine yarayan fikirlerin değiştirilerek ılımlı mesajlara dönüştürülmesi gerekiyor. Nihai hedef ise tüm dinlerin tasfiye edilerek Allahsız ve dinsiz bir dünyanın kurulmasıdır. Deizm, putperestliğe geçişin son durağıdır. Bu hedef için sevgi, kardeşlik, scientology, Darvinizm ve quantum masalıyla devşirilen binlerce din adamı, felsefeci, din adamı, ilahiyatcı, tarikat ve cemaat lideri, küresel istihbarat örgüt ağının sonsuz desteği ile medyada, dini ve sosyal kongrelerde, üniversite ve akademilerde gece gündüz çalışıyor. 

ABD’nin Irak Eski Büyükelçisi Zalmay Khalilzad’ın yahudi asıllı eşi Cheryl Barnard’in, ABD Hava Kuvvetleri’ne (Pentagon’a) ve CIA’ye çalışan araştırma kuruluşu Rand Corporatıon adına 2003’te hazırladığı “Ilımlı İslam” (Civil Democratic Islam) adlı 83 sayfalık raporda "The Hadith Wars" (Hadis Savaşları) başlığı altında hadislerin ayıklanması gerekliliği yazılmış ve Kur'an’ın reformist açıdan yeniden yorumlanması gerektiği ve bunun nasıl yapılacağı raporda tek tek yazılmıştır. Raporda, Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Hadisler üzerinde şüpheler meydana getirecek çalışmaların yapılması, modernist yeni Müslüman liderlerin meşhur edilmesi ve geleneksel Müslümanlara karşı kullanılması, sünnet ve hadislere itibar etmeyen tarikatların ve fikir akımlarının desteklenmesi tavsiye edilmiştir. 

İslamik reform için sosyal medya gruplarının örgütlenmesi ve akademik çalışmalara destek verilmesi gerekli görülmüştür. Bu çalışmalarla yeterli zihinsel  değişim sağlandıktan sonra radikal İslam dedikleri geleneksel İslama karşı, ılımlı İslamın yani reforme ettikleri yeni dinin pazarlanması, hatta dikte edilmesi planlanmıştır. O tarihten günümüze kadar giderek artan İslamik reform veya ılımlı İslam söylemleri, planın uygulanmakta olduğunu gösteriyor. Son olarak Vahhabiliğin köksaldığı Arap ülkelerinde aniden ılımlı İslamın devrim olarak dikte edilmesi de bu planın hızla  uygulandığının göstergesidir. 

Küresel güçlerin, barış dini olan İslamı, terörün kaynağı göstermek için devşirdiği terör örgütleri de bu projede rol alıyor. Bunların amacı, İslam ülkelerinde terör ve kaos yaratmak, Müslümanları birbirine kırdırmak, tarihi geçmişlerini yok etmek, küresel iradenin talimatlarına göre haritaları değiştirmek ve İslama karşı Batı dünyasında nefret uyandırmak ve bu yolla İslami yükselişi durdurmak. Son derece başarılı oldukları görülüyor. Batı dünyasında İslama yönelişin önünü kesmek için bundan daha etkili bir yöntem var mı? Bir tasla kaç kuş : Bir kurşun atmadan, kendi askeri ölmeden, imajı ve ekonomisi bozulmadan İslam alemini birbirine kırdırıp yok ediyorlar.

Bu küresel plana göre hareket eden ve sosyal medyada örgütlenen binlerce kişinin dayanak noktası, hurafe gerçeği üzerinden hareketle Kuran dışı kaynakların tamamı hakkında şüphe uyandırmaktır. Hurafeler ve uyduruk hadisler bahane edilerek Kuran dışı kaynaklara karşı tepki oluşturulmaktadır. Zaten uydurma hadis ve hurafeleri yıllardır reklam etmenin amacı da bu algıyı uyandırmaktı. Asırlardır kasıtlı olarak yayılan uydurma hadis, hurafe, kitap ve yorumlar İslamı değiştirme amacını taşımaktaydı. Şimdiki tahrif hareketinin amacı ise, tahrifi bahane ederek Kuran dışındaki kaynakları yok etmektir. Yani önce tahrifle yıprat, sonra da yıpratılan kısmı tasfiye ederek peygambersiz İslam diye anılan yeni bir din oluştur.

Hurafe ve tahrif hareketlerinden ve sonuçta İslamın yozlaştırılmasından şikayet edip buna karşı çözüm arayan samimi müslümanların arayışını, bu fitne ve nifak hareketinden ayırmak gerekiyor. İslam konusunda bilimsel anlayışa sahip dini otoritelerin sessizliği kuresel organizasyona cesaret vermektedir. Halbuki hurafeler ve dini kaynakların belirlenmesi konusunda bilimsel anlayışla düzenlenen bilimsel kongreler sorunu çözmede yeterlidir ancak her nedense bu çeşit kongreler yapılmayarak meydan, sosyal medyada örgütlenen küresel şebekeye bırakılmaktadır. Bu şebekenin organize ettiği İslami Holistik dine dönüştürme projesi 3 aşamalı bir planı içermektedir. Bu aşamalar aşağıda özetlenen şekilde gerçekleşecektir :

1. aşama 'bize Kuran yeter' aşamasıdır. Bu aşamada kuran dışındaki kaynaklara bulaşmış hurafe ve çeliskiler sergilenecek ve bunlar bahane edilerek tüm hadisler ve dini bilgi kaynakları tasfiye edilecektir. Bunları kuranla birlikte tasfiye etmek imkansız olduğu için, kendi akıllarınca öncelikle Kuran dışı kaynaklar tasfiye edilecektir. Gerekçe ise hazırdır : Bunların hepsi hurafa yalan uydurma ve yanlıştır. Allahın ve Peygamberin sözü değildir. Bu küresel plana göre Peygamberler postacı, yıllarca bizzat yaşayarak yaptıkları tebliğ görevi ise yok hükmündedir. Sayın anlamına gelen Hz. sıfatıyla bile dalga geçilmektedir. Milyonlarca yıl önce cereyan eden olaylar hakkında yapılan spekülasyonlar bilim gibi kabul görürken, daha dün yaşanan İslamın tarihi bilgileri hurafe sayılmaktadır. Bu mantıkla tarihi de yok saymak gerekiyor. Bunlara göre Kuran, sanki peygamber olmadan flashdisk içinde herkesin beynine yüklenmiştir. Bu küresel operasyonun amacı, Kuran dışı kaynakları geçersiz hurafe ilan ettikten sonra Kuranı istedikleri şekilde yorumlayıp tahrif etmektir. Aynı anda Amerika'dan İslam ülkelerine yayılan bu örgütlü operasyon, aslında bir tahrif hareketidir. Kuran dışı kaynaklara saldırıların nedeni, bu kaynakların küresel projeye engel teşkil etmesidir.

2. aşama da ise Kuran dışındaki bilgi kaynakları tasfiye edildikten sonra güya yeni bulunan antik Kuranların çok farklı olduğu masalıyla Kuran hakkında şüphe dönemi başlatılacak. Hatta Kuran, Tevrat, İncil ve diğer dini metinlerin Sümer yazıtlarından kopya edildiği tarihi bir devrim gibi beyinlere kazınacak. Bu sırada devreye devşirme ilahiyatcılar girerek örgütlü olarak İslamda reform tartışması başlatacaklar. Gerekceleri hazır : İlkel toplumla modern toplumun ihtiyaçları ve kuralları farklı olduğu için eski yorum ve kurallar zamanımızla çelişiyor, Kuranı yeniden yorumlayalım, akla ve zamana uymayan kuralları değiştirelim diyecekler. Bunları değiştirmek için, "Kuranı Kerimin bir kısmı Allahın sözü değil insan sözüdür" denilecek. Bunun da bahanesi hazır : Tanrı evrensel mesaj verirken böyle konuşur mu, insan sözü olduğu besbelli diyecekler. Yapay zeka ile insan sözü olan cümleleri belirledik, Kuranın yarısından fazlası uydurma, bulunan ilk Kuran örneklerinde bunlar yok, bunları Kurandan çıkaralım diyecekler. Kalan kısmı değiştirme bahanesi ise ; evrensel mesaj olması için metin olarak değil mana olarak kabul edelim diyecekler. Tabii bunları içimizden devşirilen ilahiyatcılara söyletecekler. Böylece Allahın koruma altına aldığı kitabını, akıllarınca tahrif edecekler. Küresel şeytanın Kuranı Kerimi değiştirme planı kısaca budur. Bu dönem sonunda Kuranı Kerim, plana göre tasfiye edilerek, peygamberlere ve kutsal kitaplara gerek yok, 'bize Allah yeter' denilerek deizm dönemine geçilecek. Bunların Allahın planından haberleri yok.

3. son aşama da, evrenin ulu mimarı adı altında tüm tanrılar tek tanrıya indirgenerek modern putperestliğe geçilecek. Bütün din ve inançların birleşimiyle sunulan Holistik dinin peygamberi Hz. Piyasa, herkesin her an tavaf ettiği AVM'ler tüketim dininin kabesi, dünyaya hakim olan 350 küresel şirket tüketim dininin melekleri, herkesin cebindeki kredi kartları rahmeti, borsa faiz döviz ise bu tüketim dininin tesbihi olacaktır. Küresel markaları tüketim müridleri ise bu yeni dinin hacıları olacak.

Fitne ve nifak projesi son hızla sosyal medyada yayılarak akaid konusunda derin şüphe ve kargaşa yaratıyor. Nükleer saldırıdan daha tehlikeli olan bu zihinsel savaş, dünyada hızla yayılan İslam inancını sarsmaya ve yıkmaya çalışıyor.

Kuran-ı Kerim bir senaryo kitabı değil, Allahın görevlendirdiği peygamberin en ince ayrıntısına kadar yaşadığı bir dinin kitabıdır. Bir din için sadece kitap yeterli olsaydı yüce Allah posta kutusuna koyduğu bu kitabı herkesin kendi kafasına göre yaşamasını isterdi. Bir ameliyatın nasıl yapıldığının yazılı metnini okuyarak o ameliyatı sıradan insanların yapması mümkün mü? Bir uçağı kullanmak için sadece kullanma kılavuzunu okumak yeterli olur mu? Allah, neden Peygamberlere görev vermiş? Yıllar içinde tebliğ edilen bir dini yaşayarak inananlara kusursuz örnek olan peygamberler gereksiz olsaydı, dini metinlerin doğrudan beyinlere yüklenmesi Yüce Allah için zor olmazdı. Bu durumda herkesin anlayışı, yorumu ve yaşayışı kadar din olurdu. Yüce Allah dinin eksiksiz anlaşılması için, dini bizzat yaşayarak insanlığa tarih boyunca örnek olacak nitelikte peygamberler göndermiştir. Yani Peygamberler sadece Allahın mesajını ileten postacılar değildir.

KÜRESEL PLAN : HOLİSTİK DİN

Peygamberleri postacı gibi göstermeye çalışan anlayışın gayesi peygambersiz İslam. Buldukları üç beş sahte hadisi bahane ederek Ashabı kötülemek, sünnetle alay etmek, insanlığa örnek bir yaşantıyı bu şekilde zihinlerden silmek. Hedefleri ise 14 asırdır devam eden şeytanın tahrif hareketinin açtığı gedikleri tamir etmek bahanesiyle İslamın bütün yapılarını zaman içinde yıkmak. Neden? Dinler çorbası yapmak için birinci aşamada gereken bu. Peygamberleri devre dışı bırakmadan küresel şeytanın holistik dinini oluşturmak ve insanoğlunu tekrar tekrar aldatmak mümkün değil. ‘Yegane hak din İslam’ ayeti çiğnenerek, İbrahimi dinler sloganı altında yapılan dinler çorbasının amacı, Holistik din. Holistik, bütün dinlerin İbrani anlayışa göre bütünleşmesi anlamına geliyor. Madem tanrı tek, dinlerde tek olmalı diyorlar. Evreni tanrının parçası gören bütüncül (holistik) anlayış, kul olan insana tanrı payesi veriyor. Madem ki tanrı her yerde, o halde sende tanrısın diyen anlayış, ilham ve vahiy sizin içinizde diyerek peygamberlik payesi de vermiş oluyor. Bu yeni dünya dininin yarı tanrı, yarı peygamber müridleri için günah, haram, cehennem yok. Vahdet-i vücut, panteizm, Panentizm, Quantum çeşitli kılıklarda new age din diye sunuluyor. Ete kemiğe bürünen tanrı anlayışı, modern  putperestlik.

Holistik yeni dünya dininin önündeki en büyük engel peygamberler. Peygamberleri devre dışı bırakmadan bunu nasıl başaracaksınız?

Batıdaki bir sürü üniversite, Vahdeti vücut ve Mesneviyi yeniden yorumluyor. Hollywood bile devreye girdi. Peşpeşe filmlerle beyinler yıkanacak. Moon tarikatının yıllardır eğittiği holistik hoşgörücü ilahiyatcılar tasavvuf perdesi altında medyayı işgal ediyor. Hergün yeni yorumlarla şok olacaksınız. Kime ve neye inanacağınız bilinçaltına üflenecek. Tasavvuf adı altında ibrani yorumlarla yeni Holistik dine hazır olun.

Dünya üniversiteleri ve sanat edebiyat çevreleri Tasavvuf ve vahdeti vücut metinlerini tarihin tozlu raflarından indirip yeniden inceliyor ve yeniden yorumluyor. Bu faaliyetler boşuna değil. Neden? Çünkü Diyanet ve İlahiyat bu işi layıkı vech ile yapmadığı için, tasavvuf numarasıyla İslam dini içine sokulan masal, hurafe ve bidatları temizlemediği yani güncel virüs taraması yapmadığı için adamlar İslamı istedikleri şekle dönüştürmek için devreye giriyor. Bir sürü hoca ve din adamı kılıklı din ajanı, ibrani virüsleriyle yüce dinimizi  tahrif ve tahrip etmeye çalışıyor. Fetö ve benzeri din ajanları zaten her yere sızmışlar ve İslamı kendi istedikleri şekle dönüştürmek için sürekli çalışıyorlar. İslam dünyası bunun sonucu bin parçaya bölünmüş, birbiriyle çatışma noktasına getirilmiş. Küresel oyun büyük. Sebep çok açık : güncellemeyi yani virüs taramasını sömürünün din ajanlarının İslam alemini kan revan içine sokacak şekilde yapması. Sonuçta virüsten geçilmiyor : horoz kurban olur diyenler, üç vakit namaz yeterli diyenler, namaz yoktur diyenler... Bu güncellemeyi yani virüs taramasını gizli servislerin din ajanları değil, bizim İslam alimlerimiz yapmalı. Ayrıca değişen dünyanın sorunları karşısında çözümleri bilimsel gelişmeler ışığında güncellemek gerekiyor. Cumhurbaşkanımız yerden göğe haklı ve İslam aleminin en önemli sorununu çözmek için her türlü riski göze alıp mücadeleyi başlatıyor. CBmıza kim karşı çıkıyor : Fetö ve benzeri din ajanları. Çünkü nifak oyunları bozulacak.

Gizli servislerin din ajanlarını dikkatle izleyin şeytani planı görün ; Hz. Peygamber ustalıkla gizlenirken kullanmak istedikleri kişiler tasavvuf ehli diye göklere çıkarılır. Asırlardır toplumların bilinçaltına işlenen kişilerin, ön plana çıkarılıp ibrani anlayışla kullanılması moda oldu. İslam ülkeleri akademileri bu konuya sahip çıkmadıkları için küresel irade bu kişilerin eserlerini küresel plana göre tahrif edip kullanmakta. İslam ülkelerinde ise, 'Allah'tan başkasını veliler edinmeyin' ayetine rağmen inadına velilerin piyasaya sürülmesi, tarikat ve cemaatler içine sızmış bulunan küresel iradenin yürüttüğü resmen tasfiye ve tahrif hareketidir. Artık müslümanlar, gönül dostu diye pazarlanan bu hacı hoca takımıyla daha çok muhatab oluyor. Hz. Peygambere karşı tavır alan küresel üniversitelerin bunlara sahip çıkması, bunların reklamını yapması boşuna değil : İslam yerine Panteizm, Hz. Muhammed yerine de bu zatları verelim. Sevdiklerinden değil, hain planlarında tahrif edip kullanacakları için. Bütün amaçları Sevgili Peygamberimizi ikinci plana düşürmek, sonra da zihinlerden silmek. Peygambersiz İslamı tasavvuf maskesi altında dayatmak istiyorlar. Taaa... Amerikalardan sosyal medya grupları kurup gece gündüz çalışıyorlar. Tabii bedavaya değil. Bu iş için tonla para alıyorlar. Madonnadan Beyonce' a kadar ünlüler, tahrif ettileri tarihi gönül dostlarımızı pazarlamak için sırada. Bunlar modern Lawrensler.

Din ajanı Fransız şarkiyatcı Lois Massignon bu tezgahın erken sonuçlarını özetliyor : Müslümanların tüm değerlerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Terör ve anarşi için olgun hale geldiler. 

İkinci aşama da ise çeşitli oyunlarla Kuran-ı Kerimi ucundan kıyısından farklı yorumlarla akıllarınca tartışmalı hale getirmek, inananların zihninde şüpheler oluşturmak planlanıyor. Bu oyunda herkes kendi rolünü oynuyor ve oyunun tamamından habersiz. Bulunan güya en eski Kuranın farklı olduğu komplosu ile Amerika ve İsviçre’de yapılan güya bilimsel ve belgesel çalışmalar reklam edilerek Kuranın değişmiş olduğu ima ediliyor. Mevcut Kuranın zihinlerindeki şifreye uymadığı yani değişmiş olduğu planı ise beklemede. İkinci aşamaya hızlı geçiş yapıldığı için, bazı ayetleri yok sayan bu oyunun foyası açığa çıkınca geri adım atıldı ve ilk aşamaya tekrar dönüldü. Bu yüzden şimdilik toplumun bilinçaltını belli şifrelerle formatlamak yeterli görülüyor. Zamanı geldiğinde ikinci aşamaya geçilerek Tevrat ve İncil için yapılan tahrifatı Kuran için denemek istiyorlar. Akıllarınca ilahi korumayı deleceklerini zannediyorlar. Böylece iki aşamada İslamı budayarak uydurdukları yeni dine geçiş sağlanacak. Tıpkı hristiyanlığı Protestanliktan Evangelizme dönüştürdukleri gibi, İslamın da içini boşaltmak istiyorlar. Hedef, deizm ve Holistik din yoluyla modern putperestlik.

Kuranı akıllarınca tartışmalı hale getirdikten sonra, ‘bize Allah yeter’ sloganı altında, farklı dinleri ve peygamberleri dışlayan DEİZM dönemi başlayacak. Bundan sonra ise, ‘evrenin ulu mimarı’ sloganı altında Yüce Allahın sıfatlarını tahrif ve inkar dönemi geliyor. Her yerde hazır ve nazır olan Tanrının herkesin içinde olduğu sloganı Quantum masalıyla süslenerek, müridlerine tanrı payesi verilecek. İnsan ne isterse anında olacakmış. İsteklerini aklından geçirmesi, gerçekleşmesi için yeterliymiş. Uydurdukları bu yeni dinde günah, haram, cehennem yokmuş. Tanrı, kendine yasak koyar mı, kendini cezalandırır mı diyorlar. Bu son dönem, bütün dinleri ve tanrıları güya birleştiren Holistik dine yani Altın çağa geçiş dönemi, Modern putperestliğe yani küresel iradenin tüketim dinine geçmeyi hayal ediyorlar. Mükemmel din olan İslama uymak yerine, uydurulan şeytanın dinini ılımlı İslam adıyla pazarlamak.

Antik Uzaylılar masalıyla zihinler bu amaçla zehirleniyor. Uzaylı tanrılar, mağara adamına yani ilkel insana güya FOX1 geni aşılayarak kendi özelliklerini günümüz insanına bahşetmiş. Modern köleye dönüştürdükleri insana sahte tanrı payesi vererek aldatmak istiyorlar. Bu amaçla dünyanın her tarafında sosyal medya grupları oluşturuluyor. Adamlar gece gündüz bıkmadan usanmadan Musevilik ve Hıristiyanlık gibi, İslamı da değiştirmek için çırpınıyor. Şeytanın yeni oyunu bu. Şimdiki hedefleri ise, batılı güçlerin devşirdiği İşid benzeri örgütler eliyle mevcut İslamı, terör ve yobazlık dini olarak sunarak mezhep ve din savaşı çıkarmak. Yıllardır medyada trilyonlarca kere tekrarlanan İslamik terör lafıyla, beyinler bu amaçla yıkanıyor. Algı savaşının şeytani hedefi : Zihinleri karıştırmak, İslamı öcü gibi göstermek ve kurtuluş olarak modern putperestliği yeni bir din gibi sunmak. Allahın, yüce dini İslamı ve Kuranı bizzat koruyacağını unutmuş görünüyorlar.

PEYGAMBERİ DEVRE DIŞI BIRAKMAK

Toplumların yaşam tarzı Allah tarafından gönderilen Peygamberlerin gayretiyle değişiyor. Tek başına Peygambersiz gönderilen kitap yok. Bir toplumun yaşam tarzını değiştirmek dünyanın en büyük operasyonudur.  Bu en büyük operasyonu yapan kişiler de bu işi yapacak yetenekte yaratılmış peygamberlerdir.

Peygamberler mesaj taşıyan flash disk değildir. Peygamberler, Allahın mesajını aktaran ses kaseti de değildir. Öyle olsa Yüce Allah, herkese Hz. Peygamberin ses kasetini dağıtır, kasette her şey var dinleyin ve uygulayın derdi. Ama böyle yapmadı. Yıllar süren bir mücadele içinde İslamı yaşatarak öğretti.

Peygamberler gereksiz olsaydı her şeye kadir olan Allah kargoyla veya flash diskle Kuranı gönderir ve herkes okuyup anladığı şekilde uygulasın derdi. Bu durumda herkesin anlayışı farklı olduğu için dünyadaki insan sayısı kadar farklı uygulama olurdu. İşte bu yüzden peygamberler gönderilmiştir.

Bir kitapla onun film haline gelmiş şekli aynı şey değildir. Bir kitabı filme veya yaşam tarzına dönüştürmek isterseniz herkesin yorumu ve anlayışı farklı olduğu için yüzlerce farklı film veya yaşam tarzı ortaya çıkar. Zaten küresel produksiyonun yapmak istediği de tam anlamıyla bu.

Bir ameliyatın nasıl yapıldığını anlatan bir kitabı okuyarak nasıl ki bu ameliyat yapılamazsa, peygamberin yaşayarak gösterdiği bir dini de peygamberi ve onun örnek hayatını yok sayarak anlamaya çalışmak, uygulamada farklı anlayış ve sonuçlara yol açabilir. Bir ameliyatı yapmak için bu ameliyatı mükemmel bir şekilde yapan birinden bizzat uygulamalı olarak öğrenmek gerekir. Herhangibir ameliyat, bir dinin tebliği ve bu yolla toplumun yaşam tarzını değiştirmek yanında çok daha kolaydır.

Bu yüzden yüce Allah dininin Peygamberler yoluyla yaşanarak aktarılmasını uygun görmüştür. Cahiliye dönemi nasıl değişti? Eski yaşam tarzı, yaşanan her olayla birlikte, sindire sindire 22 yıl boyunca İslami yaşam tarzına değişmiştir. Daha sonraki nesiller, bu uygulamalardan yararlanarak ve bunları göz önüne alarak dinini öğrenmektedir. Arada geçen zaman evrenin başlangıcı ile mukayese edersek 1400 yıl 14 milyar yıla göre bir nokta sayılır. Bilim 14 milyar yıl öncesini saniye saniye incelerken 1400 yıl öncesini araştırmak, mevcut kayıtları incelemek ve Kurana ters düşen hurafeleri ayıklamak zor olmasa gerek.

Peygamberler, tebliğ ettiği mesajı bizzat yaşayarak topluma hayat tarzı olarak ulaştırma yeteneğinde yaratılan rol modellerdir. Peygamberleri yok sayan anlayışın temelinde, İslamı değiştirmek isteyen küresel oyun var. Hedefleri Peygambersiz İslam. Hz. Peygamber devre dışı bırakılırsa, planlarına göre Kuranı yorumlamak kolaylaşacak. Farklı yorum ve anlayışlar ise, akıllarınca kaos ve çatışmaya yol açacak. Böylece barış dini olan İslam, medya yoluyla terörün kaynağı olarak gösterilerek gözden düşürülecek. Bunların Allah'ın planından haberleri yok.

HEDEF : TÜKETİME DAYALI PİYASA DİNİ

Küresel iradenin sanal cenneti, aldatıcı rahmeti her çeşit tüketim. Bu sanal cennet, tüketici yaşam tarzı olarak karşımıza dikiliyor. İnsanlık alemi, yaşam tarzı olarak pazarlanan bu Piyasa dinine göre yeniden formatlanıyor. İnsanlığın kadim değerleri bu sanal hayatla yok ediliyor. Güncel araştırmalara göre, ateizm ve dini inanıştan yoksun olanların oranı yüzde 36 olmuş. Milyarlarca insan beyinlere sinsice yüklenen piyasa dininin müridleri. Bu sanal alemi beyinlere yükleyen medyatik liderler piyasa dininin elçileri, her yeri kuşatan 350 küresel şirket melekleri, herkesin sürekli tavaf ettiği gökdelenler ve AVM'ler ise, yeni dinin kabesi ve tapınakları olarak gerçek hayatta yerini alıyor. Renkli camdan el sallayanlar, sahte cennetin hurileri olarak hizmet ediyor. Kredi kartları, piyasa tanrısının rahmetini sürekli dağıtırken, borsa, faiz, dövizden oluşan şeytan üçgeni ödül ve cezanın dağıtıldığı sistem olarak yerini alıyor. Tesbih edilen yeni putlar; borsa, faiz, döviz ve para kimsenin ağzından düşmüyor. Gerçek hayatta insanlar şeytanın modern putlarına tapınmaya mahkum, yoksa sanal cennete giremez. Herkesin aşkla zikrettiği yeni tanrılar şeytanın sanal putları. Şeytan bunlarla aldatıyor. İnsanlık aleminin binlerce yıl sonra geldiği yer, işte bu modern putperestlik.

Bu küresel proje kapsamında, asırlardır hüküm süren dinlerin altı oyuluyor. Bu amaçla devşirilen sözde din adamları, şeytani yöntemlerle ve sinsice inançların temellerini sarsıyor. İnananlar arasına şüphe, nifak ve fitne tohumları serpiliyor. Zihinler önce karıştırılıyor, sonra inkarla siliniyor ve yerine quantum masalı yükleniyor. Klasik dinler yerine pazarlanacak kokteyl dinine uygun zihinsel ortam hazırlanıyor. Küresel şeytan, uydurulan bu yeni dinin müridlerine tanrı payesi ve cennetin anahtarlarını veriyor. Her yerde hazır ve nazır olan Tanrının herkesin içinde olduğu sloganı Quantum masalıyla süsleniyor. Antik Uzaylılar masalıyla zihinler zehirleniyor. Uzaylı tanrılar, mağara adamına yani ilkel insana FOX1 geni aşılayarak güya kendi özelliklerini günümüz insanına bahşetmiş. Modern köleye dönüştürdükleri insana sahte tanrı payesi vererek aldatmanın yolu bu. Tanrı, kendine yasak koyar mı, kendini cezalandırır mı diyorlar. Günah, haram ve cehennemin olmadığı bu yeni dinde, bir şeyin olması için onu aklınızdan geçirmeniz yeterliymiş. Şeytan sürekli aldatıyor. Zihinsel savaş, zihinleri haşat ediyor.

Tüm dini değerler, inançlar ve kurallar özel imal edilen din ajanlarınca çelişkili hale getiriliyor, altüst ediliyor ve yok sayılıyor. Bu amaçla dünyanın her tarafında sosyal medya grupları oluşturuluyor. Peygamberlerin Hazreti sıfatı bile bu amaçla yok ediliyor. Adamlar gece gündüz bıkmadan usanmadan İslamı değiştirmek için çırpınıyor. Hedef ; Önce Hz. Peygamberi devre dışı bırakmak, sonra da bütün dinleri ve tanrıları güya birleştiren Holistik dine geçmek. Kelimeyi tevhid'den 'Hz. Muhammed Allah'ın resulüdür' gerçeği de bu kapsamda siliniyor. Peygamberleri sıradan postacı haline getirip devre dışı bırakmadan, yeni din nasıl pazarlanacak? Hak dinler ve peygamberler hakkında çıkarılan şüphe ve fitnenin amacı da bu. Bir sürü din ajanı, sürekli kin, nifak ve fitne kusuyor. Amaç belli : Müminler şaşırsın, şüpheye düşsün, neye ve kime inanacağını bilemez hale gelsin. Amaç insanları dinden imandan soğutmak. Başarılı oldukları kesin. İslam alemi bunlar yüzünden kan revan içinde. İslam alemindeki kardeş kavgası bunların eseri. Küresel şeytanın mehdileri zihinsel savaşla insanları sürekli aldatıyor, birbirine düşürüyor. Güncel araştırmalara göre, ateizm ve dini inanıştan yoksun olanların oranı yüzde 36 olmuş. Dine inananların yaşam tarzı ise ortada. Daha ne olsun. Bilim maskesiyle Darvinizmin pompolanmasının amacı tesadüf tanrısını pazarlamak. Bunların inandığı evrim, tesadüf tanrısının eseri. Tesadüf tanrısı ise 50 milyonda bir ihtimalden sonra buharlaşır. Halbuki bir DNA sarmalı bile katrilyonda bir ihtimalde bile tesadüfen oluşmaz, sonsuz bir aklı, sonsuz bir kudreti gerektirir. Çocuk beyinlere işlenen tesadüf tanrısına imanın bilimle bir ilgisi yok.

HEDEF : MODERN PUTPERESTLİK

Bilimsel ve belgesel kıvamında programlarla inançlar sarsılıyor. Güya dinler, peygamberler, medeniyet hatta insanoğlu yıldızlardan gelen uzaylıların eseriymiş. Vizyona giren yeni masalın adı : Darwin tutmadı, Uzaylı teorisi verelim. Esir alınan beyinler düşünemiyor : En yakın yıldızın dünyaya uzaklığı 70.000 ışık yılı. Her şeye kadir Allah'a inanmak yerine uzaylı putların izini aramak : modern putperestlik. İslamın özgürleştirdiği insanı tekrar uzaylı putların esiri yapma girişimi, Kabe'den şehirlere kadar her yeri kuşatıyor. İlkel insanın taptığı uzaylı putların marka isimleri her yerde hazır ve nazır. Putperestliği yeniden dirilten savaşın hedefi altın çağ diye yutturulan ebedi kölelik, silahı ise tüketim. İnançlar ve bütün değerler tüketiliyor.

Nükleer Kıyameti takiben uzaydan kurtarıcı mehdi gelecek kurgusuna zihinler hazırlanıyor. Uzaylı amcaların holistik dinini pazarlamanın yeni yolu bu. Reklam edilen güya bilimsel - belgesel programların tekrar tekrar yayınlanmasının nedeni, düpedüz beyin yıkama. Ehli kitabın tüm inançları kılıçtan geçiriliyor kimse farkında değil. İmana yönelen bu nükleer saldırının hedefi, resmen zihinsel soykırım.

Bu amaçla kutsal dinlerin sinsice altı oyuluyor. Dinler, inançlar, sistemler birbirine karışıyor. Vahşi kapitalizm abdest alıp ihrama giriyor, sonra da mülkiyeti inkar ederek sosyalizme rahmet okutuyor. Günah sevap, helal haram birbirine karışıyor. Şüpheye düşen insanlar, kime ve neye inanacağını bilemiyor. Nuh tufanından On emirin saklandığı Ahid sandığına kadar bütün kutsal metinler uzaylı amcalara bağlanıyor. Yarın Cebrail'in de uzaylı olduğunu ima ederlerse şaşırmayın sinsice yapılan saldırılar nükleer boyutta yani imana yönelik. Her alana yayılan bu acayip savaş, küresel şeytanın uzaylı müridleriyle, konuya fransız ehli kitap arasında.

Planlı, programlı, dış kaynaklı kötülük tohumları ekiliyor. Hiçbir inançta olmayan netliğe sahip olan yüce dinimiz hakkında namazdan oruca, zekattan kurbana kadar çıkarılan fitnenin amacı da aynı: zihinleri bulandırıp insanları şüpheye düşürmek. Melekler kaç kanatlı? Adam başı kaç huri düşüyor? Zihinler bunlarla meşgul edilirken göz göre göre dini, milli, ahlaki değerler yok ediliyor. Bir taraftan birbirine zıt din adamları ve dini yayınlar, öbür taraftan morfinli diziler, reklamlar, filmler beynimizi perişan edip uyuştururken narkozun etkisiyle pelte gibi oluyoruz. Sıra kanlı kardeş kavgasını başlatacak altın vuruşa geliyor. Kanlı ve masraflı savaşlar son hamle.

Bir anda meydanlara yayılan Marksist din ajanlarının misyonu farklı : Küresel sömürüyü gizlemek ve sömürü altında inleyen müslümanları yanıltıp birbirine düşürmek. Küresel oligarşiyi tasfiye etmeye çalışan İslami sermayeyi hedef göstermek. Sanki dünyayı yeni yeşeren Müslüman zenginler sömürüyor da bunlar onlara karşı savaş açmış. Sömürüden bitap düşen ülkelerde, Müslümanlar sömürüden arta kalanları kıt kanaat paylaşırsa sorunlar çözülürmüş. Küresel sermayenin acımasız sömürüsünden tek kelime bahseden yok. Küresel sömürüye karşı müslümanlar nasıl mücadele etmeli, ondan da bahseden yok. Bilim ve teknolojide atılım olmazsa, zulüm ve sömürüden kurtulmak mümkün değil ama besleme mehdiler bu konuda tek kelime etmiyor. Batının sömürüsü, bizi öbür dünya ile oyalayan, şüphe ve nifak sokan bu sahte mehdiler sayesinde. Bunların görevi, mevcut dini anlayışı ve otoriteyi yıkmak, sermayenin el değişimini önlemek. Bilim ve teknoloji üretimine başlayan İslami sermaye birikimini yok etme planı, küresel proje. Küresel sistem rakip istemiyor. Küresel sömürüyü kabule zorlayan ve çözümü fakirliği paylaşmakta gören bu plan, bir anda İslam ülkelerine dayatılıyor. Hedef, sermayenin İslami kesime geçmesini baltalamak ve teknolojik amaçlı kullanılmasını önlemek. Küresel sömürü, bizi öbür dünya ile oyalayan, şüphe ve nifak sokan din ajanlarının gayretine bağlı. Asırlardır İslam alemini ve dünyayı sömüren oligarşiyi gizleyen ve halkı birbirine düşüren bundan daha şeytani bir plan var mıdır?

İSLAMA KARŞI LİGHT İSLAM

İslam’a karşı Light İslam projesi de bu planın parçası. Küresel irade, asırlar önce Musevilik üstüne Hristiyanlığı nasıl elma şekeri gibi kapladı ise, şimdi de bu ikisini İslam’a bulayıp yepyeni bir ambalajda sunuyor. Bunu yedirmek için önce İslami anlayışı değiştirmeleri gerekiyor. Hz. Muhammed Allah’ın resulu ise ve Allah katında geçerli tek din İslam ise, İslam görünümlü ama içi Hristiyanlık ve Musevilik olan elma şekerini Şeytan, Adem oğluna yediremiyor. Bu yüzden İslam dininin kokteyl dinine uygun, light dedikleri şekle dönüşmesi lazım. ‘Hristiyan ve Yahudileri dost edinmeyin, onlar birbirinin dostudur, sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır’ ayeti varken dinlerin kardeşliği nasıl olacak? Bu amaçla Kur’an ve İslam’dan küresel oyunu bozan konular sinsice çıkarılıyor. Özetle yapılan bu.

Böylece paranın gücü ve büyüsünü kullanılarak, insanoğlunun gerçek Hak din arayışı da saptırılıyor. Bir taşla iki kuş : hem kendi çıkarlarını pazarlıyor, hem de insanın özgürlük arayışını saptırıyor. Bu amaçla dini örgütler, vakıflar, cemaatler içine sızıyor ve bu yapıları, yeni Holistik din projesine uygun olarak kullanıyor. Her çeşit hile, desise ve entrikanın kullanıldığı bu aldatma kıyamete kadar sürecek. Kimin kimden yana olduğu belirsiz bu karanlık savaş sınır tanımıyor. Küresel şeytanın devşirdiği bir avuç besleme din ajanı, İslam’ı dejenere etmek için akıl almaz yöntemler kullanıyor. Bu hedefe uygun dini örgütler sinsice klonlanıyor.

Kitleleri birbirine düşürüp kardeş kavgası çıkarmak için biat ve itaat zinciriyle esir alınan örgütler, gece gündüz çalışıyor. Bu savaşta ayakların beyne karşı çıkma şansı yok. Beyin ne derse ayaklar emre uyacak. İslam aleminde kaos, çatışma ve iç savaş çıkarmak için isteyen bu zihinsel terör, önce İslami anlayışı, sonra masum beyinleri formatlıyor. Hasan Sabbah bin yıl önce üçbeş kişiyi öldürürken, bu zihinsel terör, milyarların inancını, kültürünü yok ediyor. Şeytani planın hedefi, zulme ve sömürüye karşı olan İslam’ın genlerini değiştirmek, küresel sömürüye uyumlu hale getirmek. Küresel şeytan, yeni dünya dini maskesiyle modern putperestliği ve şeytana kulluğu dayatıyor. Bu zihinsel terörle İslam’ı dejenere etmek için mazlum Müslümanları kullananlar, Haşhaşi’lerden daha tehlikeli. Haşhaşi’ler, bunların yanında bir hiç. Çünkü bunlar tüm Müslümanların Tevhid inancını öldürmek ve yerine modern putperestliği inşa etmek istiyor.

Herkesi şüpheye düşüren bu savaşta taraflar, yöntemler ve silahlar değişik. Bu savaş, zihinsel kölelik düzenini getirmek isteyenler ile buna karşı çıkanlar arasında. Allah’tan başkasına kul olmayı yasaklayan özgürlük inancı ile esareti dayatan küresel şeytan arasındaki bu savaşı, biat ve itaat zincirini kıranlar kazanacaktır. Bu savaşta, ya modern putları yıkarak gerçek anlamda özgür olacağız, ya da küresel mehdilerin modern köleleri olacağız. Ya küresel iradenin oyun ve planlarını bozacağız, ya da küresel müridler olacağız. Seçim bizim.

DEİZM NEDİR?

Deizm veya Yaradancılık, mantık ve doğal dünyaya dair gözlemlerin kaynağını oluşturduğu; dini bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy ve benzerine dayalı tüm dinleri reddeden bir anlayıştır. Kehanetlerin, mucizelerin, dini dogmaların, demagojilerin ve kaynağı ilahi ilan edilen dinlerin reddinden dolayı peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günâh, ibâdet, dua, vahiy, melek, cin, şeytan, cennet, cehennem, ahiret ve kader gibi kavramların bu inanışta yeri yoktur. Deizmin tanrısı, dini kuralları, kutsal kitapları ve peygamberleri olan yüce Allah değil. Hiçbir yetkisi ve saygınlığı olmayan bir tanrı. Tıpkı cahiliye araplarının önce tapıp sonra helva olarak yedikleri bir tanrı gibi. İslam'a göre deizm şirktir. Çünkü İslam'da peygamber, kutsal kitap, ibadet, melek, ahiret gibi kavramlar vardır ve inanılması şarttır. Bilindiği gibi İmanın 6 şartı, Allah'a iman, Meleklere iman, kitaplara iman, peygamberlere iman, ahirete iman, kaza ve kaderin Allah'tan geldiğine iman. Deizm, bu şartları inkar ederek aslında Kur'an'ın ilgili ayetlerini inkar etmiş olmaktadır. Kur'an'ın da bir ayetini bile inkar etmek şirktir.


PAPA: “Cehennem yok; Âdem ve Havva gerçek değil”

Kilise tarafından benimsenen fakat Tanrı’nın affedici niteliğine ters düşen bazı inanışlar son zamanlarda Time Dergisi tarafından Yılın Adamı seçilen Papa tarafından sorgulanıyor

Papa Francis son vaazında şunları söyledi:

‘’Tevazu, vicdan ve dini bütünlük sayesinde belirli dogmatik fikirlere ilişkin yeni anlayışlar kazandık. Kilise artık insanların acı çektiği gerçek bir cehenneme inanmıyor. Bu doktrin tanrının affediciliğiyle uyuşmuyor. Tanrı yargıç değildir; o insanların dostu ve affedicisidir. Tanrı sizi dışlamaz; ancak ve ancak affeder. Âdem ve Havva masalında olduğu gibi, biz cehennemi gerçek bir araç gibi görüyoruz. Cehennem sadece yalnız kalmış bir ruhun yansımasıdır; bu ruh da diğer tüm ruhlar gibi sonunda Tanrı’nın affediciliğine sığınacaktır.’’

Dünya’da yankı uyandıran şok edici konuşmasında Papa Francis şunları kaydetti:

‘’Bütün dinler saftır çünkü dinler, inanan insanların kalbinde saflaşır. Başka bir doğru aramayın. Geçmişte Kilise ahlaksız ya da günahkâr olanlara karşı çok sert davrandı. Artık yargılamıyoruz. Affedici bir baba gibi, çocuklarımızı asla dışlamıyoruz. Kilisemiz heteroseksüeller ve homoseksüeller için ya da kürtaj karşıtları ve kürtaj yanlıları için yeterince büyük.

Katolik Başpapazları, Piskoposlar ve İlâhiyatçılar kilisenin geleceğini tartışarak ve süregelen Katolik doktrinler ile dogmaları yeniden tanımlayarak son altı ayı Vatikan’da geçirdiler. Üçüncü Vatikan Konseyi 1962’deki İkinci Vatikan Konseyi sona erdiğinden beri yapılan en kapsamlı ve en önemli konseydir. Papa Francis bu konseyi ‘’İkinci Vatikan Konseyi’nin bıraktığı işleri bitirmek’’ amacıyla topladı. Üçüncü Vatikan Konseyi Papa Francis’in şu sözleriyle sona erdi:

‘’Katoliklik zamanla evrimsel değişikliklere uğramış, günümüzdeki modern ve makul bir dindir. Zaman, bütün hoşgörüsüzlükleri ortadan kaldırma zamanıdır. Kabul etmeliyiz ki dinin doğruları zamanla gelişir ve değişir. ‘’Doğru’’ kesin ve değiştirilemez değildir. 

Papa’nın konuşmasındaki bir ifadesi gelenekçilerin kafalarını karıştırdı ve onları kızdırdı. ‘’Tanrı da bizim gibi gelişiyor ve değişiyor çünkü o içimizde ve kalplerimizde yaşıyor. Dünyaya sevgi ve hoşgörü yaydığımız zaman aslında kendi ruhumuza sesleniyoruz ve onunla tanışıyoruz. İncil çok güzel bir kutsal kitap fakat diğer tüm büyük ve eski yapıtlar gibi onun da eskiyen bölümleri var. Hatta bazı bölümler hoşgörüsüzlüğe ve yargılamaya çağırıyor. Sevgi ve doğruluk mesajının aksine, bu mısraları sonradan eklemeler olarak görmenin vakti geldi. Aksi takdirde bu fikirlerin kutsal kitaptan çıktığı sanılacaktır.  Yeni anlayışımızın bir gereği olarak kadınları Başpapaz, Piskopos ve İlâhiyatçı olarak atayacağız. Ümit ederim ki gelecekte kadın bir Papamız olacak. Erkeklere açık olan kapıların kadınlara da açık olmasına izin verelim.

http://www.hizlimuhabir.com/mobil/papa-cehennem-yok-dem-ve-havva-gercek-degil/


ÇÖZÜM NE?

KÜRESEL PLANA KARŞI KÜRESEL KONGRELER

DİYANET ÖNCÜLÜĞÜNDE İSLAM DÜNYASINI BU KÜRESEL PLANA KARŞI HAREKETE GEÇİREN KÜRESEL KONGRELER. AMA ÖNCE HADİS AKADEMİSİ KURULMALI VE HADİS KONGRELERİ DÜZENLENMELİ :

1. Öncelikle HADİS AKADEMİSİ kurulmalı ve şeytanın uydurduğu  kurana aykırı, İslamı özünden saptıran, komik duruma düşüren, dünyadan geri bırakan, İslam alemine nifak ve fitne sokan, çatısmalara yol açan hurafe ve uydurma hadisleri, kurana uygun sahih hadislerden aklın ve bilimin sükunetinde  temizlemek gerekiyor.

2. Bilimsel anlayışla yapılan bu işlemin  hadis kongrelerinde tartışılması ve sonra da önemli sonuçların halka duyurulması. İslam aleminde fitne ve nifaka yol açan bu hayati konuda çalışması gereken akademi ve diyanetin aldığı parayı haketmesi gerekiyor. Aksi halde islam dünyası hurafeler yüzünden geri kalacak, sömürge olmadan kurtulamayacak ve kanrevan içinde tükenecektir.

Bu hayati Diyanet ve kurulacak Hadis Akademisi bu görevi yapmadığı için, küresel şeytan, dünyanın her yerinde devşirdiği din adamlarıyla İslamı hurafelerden temizlemek numarasıyla peygambersiz İslam ve holistik din projesini çalışıyor. Sürekli fitne ve nifak üretiyorlar. niyetleri peygambersiz İslam.  Yani uydurma hadisleri temizleme bahanesiyle, önce peygamberleri devre dışı bırakacaklar, sonra da mevcut dinleri kendi projelerine göre birleştirecekler. Daha şimdiden Papa "cennet cehennem ve adem yok, evrim var" demeye başladı. Bu yeni proje : Modern putperestlik. Bu amaçla dini kurumları ve akademileri ele geçirmek  için çalışıyorlar. 

Bu yöntemle direksiyon İslam düşmanlarının eline geçtiği için İslam alemi son darbeyi bunlardan yiyecektir. Peygambersiz İslam projesinin merkezi okyanus ötesi. Buradan yayılan fitne ve nifak lobisine itibar etmeyiniz.

 Rand Corporatıon adına 2003’te hazırlanan “Ilımlı İslam” (Civil Democratic Islam) adlı 83 sayfalık raporda "The Hadith Wars" (Hadis Savaşları) başlığı altında hadislerin ayıklanması, Kur'an’ın yeniden yorumlanması ve bunun nasıl yapılacağı yazılı. Raporda, Kur’an-ı Kerim ayetleri ve Hadisler üzerinde şüpheler meydana getirecek çalışmaların yapılması, modernist yeni Müslüman liderlerin meşhur edilmesi ve geleneksel İslama karşı kullanılması, sünnet ve hadislere itibar etmeyen tarikatların ve fikir akımlarının desteklenmesi...

İnanç savaşında bilimsel belgesel kıvamında sosyal medyaya servis edilen Sümer metinleri ve Yemen'deki Sana Ulu Camiinde bulunan meşhur Sana parşomenleri zihinsel savaşın yeni silahları. Sözde Sana belgeleri yıllardır İsviçre ve Pensilvanyada inceleniyor. Amaç yeni dünya düzeni için hazırlanan holistik dine yarayacak altyapı çalışmaları. Sonuçta peygamberler ve kutsal metinler hakkında şüpheler yaratılarak eski dinler safdışı edilecek. Bu operasyon için çok sayıda sözde din otoritesi sosyal medyada sürdürülen inanç savaşında kullanılacak. Hedef, zihinsel savaşta sahte belgelere dayanan senaryolarla  inananları saptırmak. Kitleler bilimsel ambalajla sürülen masallara inanmaya hazır hale getirilecek. Yıllardır sürdürülen zihinsel savaşa karşı bilimsel ve teknolojik yöntemleri kullanan Medya Akademisi olmadığı için ateizm, deizm ve New age sapık akımlar hızla yayılıyor.

İnanç alanında sürdürülen zihinsel savaş, sinsice devam ediyor. Diyanet ve kurulacak Hadis Akademisi dış baskı ve devşirme din bezirganlarından korunarak bu ulvi görevi mutlaka ve acilen yapmalıdır. Yoksa yakında İslam alemi birbirini yiyip bitırecektir.

 

İRFAN KÜÇÜKKÖY HOCA KONUYU ÖZETLİYOR :

HADİSLERİN SAYISI

Prof.Dr. Caner Taslaman ile Yard. Doç. Dr. Ebubekir Sifil arasında, bir tv'de geçen "Hadislerin Güvenirliği" konusundaki tartışma "Sosyal Medya"yı hayli meşgul etti. Bunun üzerine yakın tarihte sunduğum yazımı tekrar paylaşmayı uygun buldum.

RAKAMLARDA ABARTI

Eğitim dönemimizde, Osmanlı döneminde yetişen,  bize derse gelen hocalarımız, falan muhaddisin hafızasında bir milyon hadis, falan muhaddisin hafızasında sekiz yüz bin, falanın dört yüz bin, filanın iki yüz bin diye anlatırlardı. Daha aşağısını söyleyeni duymadım. Biz de bu rakamları on üç seneye dökerek bir günde kaç hadis varit olduğunu hesaplardık. 23 sene X 355 gün(hicri yıl)=8165 çıkarırdık. Demekki peygamberimizin peygamberlik süresi bu kadar gün. Bir milyon hadis olsa 1.000.000: 8165=  bir günde 122 hadis eder. PEYGAMBERİMİZ HİÇ DURMADAN KONUŞSA BU RAKAMA GENE YETİŞİLMEZ. BİR DE BİR ADAMIN BU KADAR HADİSİ EZBERLEMEYE ÇALIŞTIĞINI DÜŞÜNÜN.  Diyanet "Hadislerle Müslümanlık" adıyla nakillerden seleksiyonla bir Hadis kitabı çıkardı. Çok faydalı oldu ama daha ilmi seleksiyona gerek var. Her konuda yazı yazan bir meşhur yazar, atmasyon bir ifade ile Diyanet  200 bin hadisi 20 bin Hadise indirdi diye bir rakam verdi. Doğrusu şöhretine yakıştıramadım. Nerede 200 bin Hadis?

Yüksek öğretimde prof. Dr. Tayyip Okiç, Hadis derslerimize gelinceye kadar, aklımız ermediği halde buna itiraz etmezdik. Prof. Dr. Tayyib Okiç, bize Sahih Hadis kitaplarındaki hadis sayılarını anlattı. Şaşırıp kaldık.

Bize anlatırlarken “Hadis  Musannifleri”nin rüyalarında her Hadis’i Hazret-i Peygamber’e sunup peygamberimizden onay aldıklarını da söylerlerdi. Özellikle vaazlarında vâiz hocalar.  Tayyib Okiç Hoca, bir derste Kütüb-i Sitte'de zayıf hadislerin ve hatta  Mevzû' - uydurma rivayetlerin olduğunu anlattı. Çok kolay anlaşılan örnekler sundu. Konunun önemini anlattı. Sınıfta bu konu çok azımızın ilgisini çekmişti.

Hocalarımız, dini konulara itirazı iman meselesi kabul ederlerdi. Nitekim Suriye’de yetişen yaşıtım bir genç hocada özel "Usûl-i Fıkıh" dersi okuyordum. Zorla mal kabzi konusunda bir fıkhî hüküm söyledi.  Böyle olamaz anlamına  “Benim buna aklım ermedi”, dedim. Çok kızdı. Derhal kitabı yüzüme kapattı. “ben dini bilgi diyorum. Sen itiraz ediyorsun” dedi ve beni bir daha okutmadı. 

KAYNAK KİTAPLARDA HADİSLERİN SAYISI

Sahih-i Buhârî : Toplam 12.000 hadis, mükerrerler çıkınca 7.200 Hadis

Sahih-i Müslim: 3.300 Hadis. Bir kısmı mükerrer

Sünen-i Ebî Davut: 5.274 Hadis. Bir kısmı mükerrer

Sünen-i Tirmizî: 3956 Hadis. Bir kısmı mükerrer

Sünen-i Nesâî: 5756 Hadis. Bir kısmı mükerrer

Sünen-i İbn-i Mâce: 4341 Hadis. Bir kısmı mükerrer

Kütüb-i Sitte temel Hadis kitapları böyle. Eklerini de ifade edeyim.

İmâm-ı Mâlik, Muvatta:  Bin sayfalık tek cilt. Mukerrerlerle birlikte üç bin küsur Hadis

Müsned-i Ahmet bin Hanbel: üç cild, mükerrerle  on bin civarı

Sünen-i Dârimî:  mükerrerlerle 3.505 Hadis. 

Bu Hadislerin hemen hepsi az farklı rivayetlerle her kaynak Hadis kitabında vârid. Daha muahhar hadisleri de zikredenler oluyor. Bunların hepsi olsa olsa 20.000 Hadis olması gerekir.

Tabii ki bu da yüksek bir rakam. Hazret-i Muhammed’in her gününe dört hadis düşer. atlamadan her gününe dört hadis düşer. Peygamberimiz bu kadar konuşmuş olabilir. Hatta daha çok   ama bunun bu kadar tespiti zordur.   

Kaynak Hadis kitaplarında geçen Hadislerin bir kısmı, özellikle ahkam Hadisleri münekkitler tarafından didik didik edilmiştir. Günümüzdeki Hadis araştırıcıları maalesef bu otokrİtiklere vakıf değiller. Ayrıca otokritik yapılmayanların da bu günkü bilim teknolojisi imkânlarıyla incelenmesi gerekir.

HADİS AKADEMİSİ

Bunun için de her zaman ifade ettiğim gibi, İlâhiyat Fakülteleri bünyesinde Hadis senetleri incelemesine dayanan “HADİS AKADEMİLERİ , ENSTİTÜLERİ” kurulmalıdır.  

Sosyal medyada körüklenen “Hadisleri toptan ret akımı”  giderek güçleniyor. Bunun önü böyle alınır. Ayrıca dinî sapmaları önlemek için, bilim dünyamızı mevzu-uydurma nakillerden temizlemek ilmî ve hatta dinî  bir görevdir.

İrfan Küçükköy Hoca 

( http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=416 )


Kaynak :

Yayın yılı : 2012 

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,115/




Bu yazı 890 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    14,208 µs