En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
22 Ağustos 2020

KORUYUCU - ÖNLEYİCİ HUKUK VE TIP



Sağlık ; bedensel, ruhsal, sosyal ve zihinsel tam bir iyilik hali. Hastalık ise kötülük hali. Hastalık yani kötülüklerin önlenmesi, bunların yol açtığı felaketlerin tedavisine göre daha kolay, ucuz ve mantıklıdır. Koruyucu ve önleyici hukuk ve tıp, sağlıklı bir toplum için çok önemlidir ve zorunludur. Alkol ve uyuşturucunun pençesine düştükten sonra her köşe başına Amatem açmak sorunu çözmüyor. Kadın ve çocuk ticaretini önlemeden sonuçlarıyla uğraşmak kedinin kuyruğu peşinde koşmasına benzer. Kumar, mafya ve çeteleri önlemek bunların yol açtığı bataklıkla uğraşmaktan çok daha mantıklıdır. Önemli olan toplumu, suçun ve suçlunun pençesine düşmeden korumaktır. İnancımızın temeli budur. Peşinden koştuğumuz çağdaş yaşam tarzında ise her türlü kötülük ve hastalığın yayılması özgürlük adına serbesttir. İçki, kumar, fuhuş, kadın ticareti, hatta uyuşturucu serbesttir. Obesite, yüksek tansiyon, diyabet, kalp damar hastalığı, kansere yol açan her şey serbesttir. Küresel anlayışın temeli, hasta ol tedavi ederiz üzerine kuruludur. Modern hapishaneler, hastaneler bu anlayışın ürünüdür. Şifahaneler ve vakıflar ise karıncayı incitmeyen medeniyetimizin eseridir. Ulaşmak için peşinden koştuğumuz çağdaş batının enkazını özetleyelim :

2 milyar doları kripto yöntemlerle Türkiyeden kaçıran Todexten saadet zinciri kuran Çiftlikbanka, her çeşit imar yolsuzluğundan mafyanın cirit atmasına kadar yapılan soygunlar ve suçlar, devlet sisteminde koruyucu ve önleyici mekanizmanın olmadığını veya çalışmadığını gösteriyor. Kripto paralara yol vermek veya göz yummak, bu yolla  terör ve casus örgütlerinin finansmanına, kriz ve kaos operasyonlarına ve rüşvete izin vermek demektir. Sanal kumardan uyuşturucuya topluma dalga dalga yayılan hastalık ve kötülükler bu yolla yapılıyor.  Ayrıca ülke bu yüzden sürekli döviz krizine giriyor, kaçırılan dövizleri yüksek faizle borç almak için dileniyoruz. Türkiyedeki sistem, suçlar işlenirken seyretme ve sonrasında zabıt tutma ve bunları ekranlara taşıyarak halkın moralini bozmak ve devletin varlığı konusunda şüphe yaratmaktan ibaret. Küresel medya bu yöntemle devletin ve kurumların işe yaramadığını zihinlere işliyor.

İnternet ve telefonla milyonlarca insanı aldatan, tuzağa düşüren suç örgütlerini yok etmek yerine, milyonlarca suçun peşinde koşarak bir şeyler yapıyor görünen kurumlar güzel bir örnek. Bunlara milyonlarca kişiye ulaşan sağlığa zararlı gıdaları da ilave edebiliriz. Sağlığa zararlı gıdalar halka ulaşmadan yetkili kurumlar kontrol görevini yapmadığı için, sağlık kurumları milyonlarca hastayla uğraşmak zorunda kalıyor. Tabii ölen hastalar geri gelmiyor. Dev adalet sarayları ve hapishaneler, önleyici ve koruyucu hukuk olmadığı için artan suçlu sayısına yetişemiyor. Suç örgütlerini yok etmek yerine milyonlarca suç oluştuktan sonra enerjisini ve kaynaklarını kuyruğu peşinde dolanan kedi misali bunlara harcayan kurumlar ve harcanan milyarlar sorgulanmalıdır. 

Göstere göstere yapılan suçlara göz yumulması, kanunların  ve hukukun çiğnenmesine çanak tutulması devlete olan güveni sarsıyor. Sağlık ve hayatımızı tehdit eden tehlikeli atıkların ve kanalizasyonların arıtılmadan derelere, göllere, denizlere akıtılması, sonrada müsilajı temizleme işgüzarlığı aynı laçkalığın göstergesi. İzinsiz simit bile sattırmayan bürokrasi, nasıl oluyor da cennet vatanın yaşanmaz hale gelmesine göz yumuyor? Rüşvet ve yolsuzluk devlet ve toplum yapısını çürütüyor. Önleyici ve koruyucu hukukun olmaması yüzünden her çeşit suç, tsunami gibi toplumu tehdit ediyor.  Hukuksuzluk ve suç üreten sistemi değiştirip koruyucu ve önleyici bir sisteme geçmedikten sonra, her yere hukuk fakültesi açılsa, herkese avukat ve polis verilse ne yazar? İnsanlar sağlık ve hayatını kaybettikten sonra, hukuk gideni geri getirebiliyor mu?

Türkiyede 6.5 milyon suçlunun kayıtları dijital ortama yüklenmis. Çek, senet, icra olayları buna dahil değil. 24 milyon kişi icralık. İlerisi düşünülmeden çıkarılan yasalar yüzünden milyonlarca ev sahibi kiracı birbirine düşman haline gelmiş. Herkes mahkemede. Adliyeler miting meydanı gibi. Yazık değil mi bu insanlara? Sağlıklı bir toplumda nadiren görülen psikopat kişilik, karakter bozuklukları, antisosyal kişilik oranları rekor kırıyor. Hırsızlık, gasp, tecavüz, cinayet, uyuşturucu oranları toplumu yaşanmaz hale getiriyor. Küresel aklın yıllardır her çeşit medyada uyguladığı zihinsel soykırım ve zihinsel işgal, bütün insani, ahlaki, vicdani, dini ve milli değerleri yok ederken yerine ahlaksız, vicdansız ve insani değerlerden yoksun bir yaşam tarzını zihinlere sinsice yüklüyor. Çocuk yaştan başlayarak çizgi filmler ve oyunlarla zihinlere yüklenen her çeşit canilik, taciz, tecavüz, şiddet yazılımlarının sonucu olarak kadına şiddet, cinayet, hırsızlık, gasp, taciz, tecavüzde patlama yaşanıyor.

Böyle bir toplumda milli gelir milyon dolar olsa ne yazar? Suça ve suçluya bulaşmadan yaşamanın imkansız olduğu bir toplumda milyon tane kanun adamı, her köşebaşında mahkeme olsa ne yazar? Her yere hukuk fakültesi açmak, dev adalet sarayları ve dev hapishaneler inşa etmek, sorunu çözmüyor. Her türlü sosyal hastalık, kötülük  ve suç giderek artıyor. Koruyucu ve önleyici hukuk yerine, suç oranları bizde Batıdan daha az diye bahane bulunması ise ayrı bir dram. Bilmedikleri şu : Kötü emsal olmaz. Bu tip olaylar yozlaşmaya paralel ahlaki erozyonun arttığı yerlerde en fazla görülüyor. Küresel yaşam tarzının dayattığı sosyo-ekonomik nedenler ve kültürel yozlaşma yüzünden evlilikler azalır boşanmalar artarken taciz, tecavüz ve cinsel sapmalar hızla artıyor. Küresel yaşam tarzı ve zihinsel savaşın ürünü olan milli olmayan anlayış her çeşit haksızlık, yolsuzluk, ihtilaf, şiddet, çatışma üretiyor ve toplum bu yüzden birbiriyle çatışmalı. Birbiriyle çatışan milyarlarca insan dünyanın servetine sahip bir avuç oligarşinin kurduğu modern sömürü düzenini göremiyor. Etnik, dini, laik-antilaik, sağ-sol... tüm çatışmaların nedeni dünyadaki modern sömürüyü gizlemek ama kimse idrak edemiyor. Şimdi buna kadın-erkek çatışması da eklendi.

Mesela İstanbul sözlesmesi. Güya kadına şiddeti önlemek için dış güçler tarafından kucağımıza bırakılan bu bombadan sonra kadına şiddet ve ölümler sürekli artarken, 4 milyondan fazla kadın KADES uygulaması indirmiş. Bir o kadar erkek ise elektronik kelepçe ile takip ediliyor, yani evden uzaklaştırma cezası verilmiş. Bunlar dünürleri ve çocuklarıyla birlikte kaç milyon ediyor. Bu kadar insan mutsuz ve huzursuz. Milletin temeli aile yok ediliyor, farkında değiliz. Toplum sürekli şiddet haberleriyle sarsılıyor. Kızgınlık, korku ve panikten düşünemez halde. Karıncayı incitmeyen bir millet kasten birbirine düşman hale getiriliyor. Milyonlarca insan aile ve sosyal yapımızın çökertilmesinden mutsuz ama milli çözüm üretemiyoruz.

Bu sözleşmeyi dikkate almayan çiftler mutlu mesut yaşarken, bu sözleşmenin çatışmalı hale getirdiği çiftlerde şiddet ve ölümler giderek artıyorsa, sebep budur. Bilim sebep-sonuç ilişkisini araştıran disiplinin adı ise, sonuçlar ilişki kurulan sebeplerin ürünüdür. Kötü sonuçları önlemenin yolu, buna yol açan sebepleri önlemekten geçer. Ölümleri azaltacak diye verdiğiniz ilaç veya aşıdan sonra ölümler aksine artıyorsa o ilaç veya aşıya devam edilmez. Araştırılır. Önleyecek diye verdiğiniz ilaç öldürüyorsa, ölümün muhtemel sebebi odur. Bu ilaçtan sonra çok sayıda kişi ölüyorsa sebep kesinleşir ve o ilaç tamamen yasaklanır. Gerçek bu olmasına rağmen, zihinsel işgal ve zihinsel soykırımın mimarı olan küresel anlayış, konuyu saptırmaya, çözümleri önlemeye ve kontrolü elinde tutmaya çalışıyor. Halbuki şiddet, taciz, tecavüz, gasp, hırsızlık gibi olaylardaki anormal artış, sinsice sürdürülen zihinsel savaşın sonucudur.

Küresel akıl kadın erkek çatışmasıyla pedofili dahil tüm cinsel sapıklıkları normalize ederken aileyi yıkıyor. GREVIO adı verilen sömürge müfettişleri ve sömürge medyasıyla da kadına şiddeti ve suçları önleme numarasıyla aslında bu yıkımı yönetiyor. Aydın dünyası ve halkın gözünden kaçırılan ise bir avuç oligarşinin çatışma ortamı yaratarak küresel sömürüyü gizlemesidir. Dünyadaki sömürüyü özetleyelim ; 26 kişinin geliri 4 milyar insanın gelirinden fazladır. Bu sömürü sonucu ortaya çıkan sosyo-ekonomik  sorunlar ve zihinsel savaş, artan psikopatik kişilik ve suç oranlarının gerçek nedeni. Küresel şebekenin görevi ise küresel sömürüyü gizlemek için devletleri suçlamak ve çözüm olarak küresel sözleşmeleri dayatmak. Devletlerin bütçesini sömüren, vergi ve zamları yutan küresel oligarşiye tek laf etmezler. Yoksulluğun doğurduğu sosyo ekonomik sorunların asıl nedeni : küresel sömürüdür.

Küresel oligarşi, bu sömürüyü gizlemek için kadın - erkek dahil tüm sosyal grupları, ırkları, inançları birbiriyle çatışmalı haline getiriyor. Bu çatışma yüzünden enerjilerini tüketen ve düşünemez hale gelen toplumlar, oynanan küresel oyunu göremiyor. Dünya çatışırken küresel sermaye cebini dolduruyor. Servetin az bir kısmıyla da suçlulardan bunalan bir toplum yaratıyor ki, sömürü düzeni devam etsin. Kadın ticaretinden uyuşturucuya, kumardan alkole, mafyadan çetelere sorunları yaratan da, modern yaşam tarzını çözüm diye dünyaya dayatan da aynı irade. Küresel sömürü, suç ve çatışma tezgahını bilimsel verilerle bozacak olan aydın ve bilim dünyası ise, ne yazık ki küresel oyunun figüranı. Bu oyun idrak edilmeden ne sömürü biter, ne de suç oranları düşer.

Sömürü ve zihinsel savaşın ürettiği sosyal ve ruhsal hastalıkları önleyecek olan Diyanet ve akademi sosyal ve ruhsal yönden sağlıklı toplumun formülünü ortaya koyamıyor. Hutbeler ve vaazlarla iyiliği öğütleyen, kötülüğü yasaklayan konuşmalara rağmen zihinsel savaşın yarattığı sosyal enkaz giderek artıyor. Suç oranları düşmüyor, kötülük virüsü din adamları dahil herkese bulaşıyor. Zihinsel savaşın sonucu olan her türlü acımasızlık, katliam, tecavüz,  toplumu suç makinasına dönüştürüyor. Bu ortamda vicdan, merhamet, empati, ahlak, adalet gibi temel işletim programlarını zihinlere yüklemek mümkün olmuyor. Asıl yapılması gereken : zihinsel soykırım ve zihinsel işgali önlemek. Yeni nesil medyadan zihinlere yüklenen yazılımların etkisiyle zombileşiyor. Zihinsel savaş, bunlarla sınırlı değil. En sağlam inançlar, dini kurumlar ve örgütler bile, medya bombardımanıyla sarsılıyor. Nasıl bir milli eğitimin eseri ki, ODTÜ olaylarında bir kız öğrenci devletin polisine, fuhuş yap onurlu yaşa diyebiliyor. Fuhuş, zina, alkol, uyuşturucu gençlerimizin zihnine onurlu yaşam olarak kazınıyor. Hem de milyarlar harcadığımız eğitim kurumları yoluyla. 

Toplumun temeli olan aileyi yıkmak için sürekli kadın erkek çatışması ve aile içi şiddet haberleri medya tarafından bilinçli olarak servis ediliyor.  Homoseksüellik ve lezbiyenlik, LGBT ve cinsiyet eşitliği maskesi altında empoze ediliyor.  Piyasaya çıkarılan robot çocuklar pedofiliyi azdırıyor. Milletin temeli olan aile kurmak zorlaşırken, bir + sıfır gökdelen dairelerde aile kavramı yerini garsoniyer yaşantıya terk ediyor. Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik nedeniyle bekarlık özgürlük olarak sunuluyor.

Bu savaşta doğrudan beynimize saldırıyorlar, farkında değiliz. Tüm değerler siliniyor, beynimiz biçimlendiriliyor, zihinlere yeni programlar yükleniyor. Bizi biz yapan değerler elden giderken habersiz seyrediyoruz. Beş duyumuz ve zihnimiz gizlice ele geçiriliyor. Sonuçta algımız giderek değişiyor, dünyayı artık bu pencereden görüyoruz. Bizi yanıltarak irademizi ele geçirmeye çalışan bu karanlık savaş uyutuyor, aldatıyor ve tüm değerlerimizi yok ediyor. Görmemiz istenenleri görüyor, yapmamız istenenleri yapıyor, sinsi bir savaşın kurbanı oluyoruz. Yaşamsal sorunlarda bile beyinler donmuş, insanlar boş boş bakıyor. Her çeşit zihinsel aldatma sonucu dostu düşman, düşmanı da dost görmeye başlıyor, kendimizden bile şüpheye düşüyoruz. Sanki zaman tünelinde aklımız ve dimağımız kayboluyor. Akıl tutulması işte bu! Bilinçaltına gönderilen sinyallerle körpe beyinler yıkanıyor, geleceğin suç makinası olan küresel robotları hazırlanıyor. İnsan ve toplumun yaşam tarzını kurgulamanın en kestirme yolu bu. Böyle karanlık bir ortamda, bunlarla hayatınızı tüketirken suçu nasıl önleyeceksiniz?

Eğitim ve medyanın eseri; kendi değerlerinden habersiz, dizi filmlerde gördüğünü taklit eden saygısız, bilgisiz, boş beyinli tipler giderek artıyor. Zihinsel soykırım işte bu. İnsan beynini ve yaşam tarzını kurgulayan kültürel salgın, sessiz ve derinden bulaşıyor. İnsan beynine en yoğun bilgi girişinin olduğu ortamlar; eğitim kurumları, medya, internet ve eğlence mekanları bu salgının yayılma yerleri. Çünkü bu virüs eğitim, öğretim ve medya yoluyla zihinlere kolayca nüfuz ediyor. Öncelikle aydın, sanatçı, toplum önderleri ve bilim adamları seçiliyor. Stratejik beyinlerin sessiz ve derinden ele geçirilmesi, her çeşit işgalden daha kolay ve etkili bir yöntem. Eğitim ve medyanın eseri; kendi değerlerinden habersiz, dizi filmlerde gördüğünü taklit eden saygısız, bilgisiz, boş beyinli tipler giderek artıyor. Zihinsel soykırım işte bu. 

TV kanalları adeta uçak gemisi olmuş, toplumun algısını bombalayan haberler, diziler, programlar uçak ve helikopter gibi birbiri ardına sortiler yapıyor. Kıtalararası balistik füzelerin yerini uzaklardan gönderilen toplumu sarsan önemli dosyalar almış. Makyajlı ve süslü kuvvetler, bilgi verirken bütün yetenekleriyle zihnimizi ele geçiriyor. Ülkemizi tehdit eden füze saldırısına karşı S - 400 füze kalkanıyla önlem alırken, zihinleri tarumar eden zihinsel bombardımana karşı ne yapıyoruz? 

TV kanallarına konuşlanmış sivil kuvvetler, bildiklerimizi tersyüz eden dosyalarla beyinleri haşat ediyor.  Algılar tamamen değişiyor. Medya ortamında sürekli yapılan bilinçaltı saldırılar karşısında bizi biz yapan değerlerimiz mutasyona uğruyor, toplumun DNAsı değişiyor. Karıncayı incitmeyen bir millet ahlaki, vicdani, milli ve insani değerlerini yok eden saldırıyla suç makinasına dönüşüyor. Gece gündüz yapılan bombardımanlar sonucu olup biteni şaşkınlıkla izliyoruz. Sanki hızlı trene binmiş gibi asırlık değişimleri sanal alemde bir anda yaşıyoruz. Bizi biz yapan değerleri, Milli irademizi, altımızdaki halıyı çekiyorlar farkında değiliz. Ekonomik krizlerle zombileşmiş kitleleri suç makinası gibi formatlamak küresel şeytan için çok kolay.

Uzaktan kumanda elimizde, ekran karşısında hipnotize oluyoruz. Morfinli diziler ve reklamlar toplumun bilinçaltını uyuşturuyor, teslim alıyor. Bağımlılık artarken özgürlükler kayboluyor. Algıyı yöneten toplumu esir alıyor. Kanlı ve acımasız savaşlar, kıyamet sahneleri, soygun, hırsızlık, kapkaç, tecavüz ve insanlık dışı ne varsa hepsi, sıradan olaylar gibi zihinlere işleniyor. Amaç, insanlık vicdanını yok ederek vahşet dolu kötü bir dünyaya ve kötülük yapmaya alıştırma. Her çeşit kötülük ve ahlasızlık normalize ediliyor, fuhuş, zina, homoseksüel ilişkiler onurlu yaşam diye sunuluyor. Beyinlere kazınan algı aynı: kötülük o kadar da kötü değil, hayatın parçası. Kötülük dünyasında kötülerle ve kötülüklerle yaşamaya alışmalıyız. Çünkü kötülüğün cezası yok. Kötülük bulaşıcı hastalık gibi hızla yayılıyor. Toplumsal çürüme ve şiddetin asıl nedeni bu. Bu yüzden dünyadaki vahşeti film gibi izliyoruz. Küresel akıl, toplumu özgürlük bahanesiyle her türlü suçlunun kol gezdiği bir dünyaya hapsediyor, sonra da beladan muzdarip insanları reyting konusu yapıyor.

Küresel irade youtube, facebook gibi sosyal medyada ve TV kanallarında ekonomiden siyasete, sanattan televoleye kadar herşeye yön verirken  toplumu güdüyor, zihinleri dönüştürüyor. Medyada binlerce kişi bu amaçla küresel iradenin hizmetinde. BBG, televole, aile ve kadın programlarında aile ve ahlak yapımız bilinçli olarak dinamitleniyor. Toplumu zombiye dönüştüren zihinsel savaşı görmeden, bilmeden, anlamadan zihinleri işgal etmek isteyenlere karşı önlem almaya çalışıyoruz. Toplumu zihinsel yönden esir almaya çalışan zihinsel savaşın inceliklerini bilmeden, bu savaşı kazanmak mümkün değildir. Milyonların önünde horoz dövüşü yapanları millet saf saf izlerken, toplumun bilinçaltına ekonomiden siyasete, şiddetten ahlaka kirli yazılımlar sinsice yükleniyor. Bunlarla RTÜK filan baş edemez. Zaten öyle bir niyeti de yok. Kısa bir süre sonra şiddet, yozlaşma ve ahlaksızlığın yaygın hale geldiği bir topluma dönüşmek istemiyorsak bu zihinsel savaşta bilimsel yöntemleri araştıran MEDYA AKADEMİSİ kurulmalıdır. Çağımız bilim teknoloji çağı. Zihinsel savaş her çeşit medya üzerinden yapılıyor. Bunu bireysel takip etmek yeterli değil, organize takip gereklidir. Medyadaki teknolojik gelişmeleri takip edecek ve PROAKTİF önlemleri alacak kurumun adı Medya Akademisidir. 200 Üniversite ve 170 binlik bilim ordumuz niçin var? Çağımızda sürdürülen zihinsel savaşı bilim ordusunu organize etmeden kazanamayız. Başımıza musibet gelmeden proaktif önlem alamıyoruz. Düşmanın silahıyla zafer kazanılmaz. Tweeter, facebook, instegram... Her alanda milli medyamızı kurmalıyız. Tek çare : En gelismiş bilimsel ve teknolojik yöntemleri araştıran Medya Akademisidir.

Hukuk ve adalet erozyonunun nedeni, tüketimi ve hırsı körükleyen küresel yaşam tarzı. Küresel yaşam tarzı, dünyayı ve insanı hasta etmekle kalmıyor, toplumu mahkemelik, hayatı yaşanmaz hale getiriyor. Bedensel, ruhsal, sosyal ve zihinsel yönden bizi hasta eden bir savaşın içindeyiz. Milyonlarca gencimiz sigara, alkol ve uyuşturucu terörünün hedefinde. Bu savaşın sonucu giderek artan sayıda her çeşit bedensel, ruhsal, sosyal hastalık ve ölümdür. Küresel yaşam tarzı, yaşadığımız çevreyi bataklık haline dönüştürüyor. Bataklığı önlemek bataklığı kurutmaktan daha kolay, ucuz ve mantıklıdır. Bırakınız yapsınlar diyen küresel anlayış ise bizi sivrisinek ordusuyla basbaşa birakıyor. Çünkü her çeşit suç, kötülük ve hastalık oluştuktan sonra bu orduyla uğraşmak dev bir sektör doğuruyor : cibinlik, sprey, şaplak... Bu sistemde toplumun yarısı, kötülük ve suça bulaşmış diğer yarısıyla uğraşarak sağlık ve hayatını tüketecek. Her çeşit sosyal hastalık ve kötülüğün ilacı olan inanç ve kültürümüz, insanlık için kurtuluş reçetesi. Bu reçeteyi dünyaya sunacak olan aydınımız çağdaş diye dünyayı ve insanı hasta eden anlayışın peşinden koşuyor, ondan medet umuyor.

Milyonu aşan sağlık ordumuz var. Milyonu aşan eğitim ordumuz var. Diyanet ve güvenlik ordumuz çok güçlü. Her çeşit kötülük ve hastalığı önlemek ve bunlardan toplumu korumak üzerine düzenlemeler yapılır ve devlet mekanizması buna göre işlerse, daha sağlıklı bir toplum olabiliriz. Toplum artık medyada suç ve kötülük dünyasını izlemekten bıktı. Küresel yaşam tarzı ve zihinsel savaşın kumanda merkezi olan küresel medya toplumu yozlaştırıyor, değerlerini yok ediyor. Toplumun ruh sağlığını bozuyor, hasta ruhlu psikopat oranını artırıyor, her çeşit hastalık kötülük ve suç üretiyor. Bu savaşta, değerlerimizi kim koruyacak, karıncayı bile incitmeyen kültür ve medeniyetimizi dünyaya kim sunacak? 

Hastane, mezar ve hapishane sayısı bedensel, ruhsal, sosyal ve zihinsel yönden toplumun sağlık durumunu yansıtır. Koruyucu ve önleyici hukuk yerine, olur böyle vakalar Türk polisi yakalar anlayışının sonucu, hapishaneleri doldur boşalt sistemidir. Toplumlar enerjisini, sağlık ve hayatını daha az oranda hastane ve adliyede geçirmeli. Bunun yolu koruyucu ve önleyici tıp ve hukuk. Her çeşit hastalık kavramına çevre kirliliği ve hastalık düzeyinde yapılaşmada dahildir.  Dere yatağına yerleşim yerleri kurulursa sel ve heyelan gibi felaketleri nasıl önleyeceksiniz? Fay hatlarına çürük inşaatlara göz yumarsanız Allah sizi neden korusun? Yüce Allah ne diyor : Allah aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdırır (Yunus suresi - 100. ayet). Türkiye aklını kullanmazsa, kuyruğu peşinde koşan kedi gibi  kaynaklarını, sağlık ve hayatını harcamaya devam edecek. İslamın temeli ; sağlık ve hayatı, kul hakkını yani hukuku, aklı, ahlaki ve nesli korumaya dayanır. Sağlıklı çevre ve sağlıklı toplum, inancımızın gereğidir. İnancımız, iyiliği ve kötülükle mücadeleyi emreder. İyilik sağlık, kötülük her çeşit hastalıktır. Her türlü sosyal hastalık, suç ve kötülüğün hayatı yaşanmaz hale getirdiği bir ülkede milli gelirin milyon dolar olması neye yarar? Adalet duygusunu da yok eden kötülük ve suç dünyasında akademiden aydınlara, din adamlarından diyanete, siyasetten meclise kadar herkes koruyucu ve önleyici hukuk anlayışına kafa yormalı, önlemler almalıdır. Yoksa sosyal hayat kendileri için de yaşanmaz hale gelecektir.

Kaynaklar :

1. https://istatistikler.uyap.gov.tr/

2.  https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46945215




Bu yazı 1,475 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,803 µs