En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
15 Ağustos 2011

EKONOMİDE ZİHİNSEL SAVAŞ



EKONOMİDE ALGI OYUNU - 2008

Krizin asıl nedeni, sınırsız para basmaya dayalı sınırsız kredilerin batmasıdır. Bu kısır döngü tekrar tekrar sınırsız para başımıza yol açacağı için iflaslar, enflasyon, borsa ve bankaların çöküşü kaçınılmazdır. Tarih tekerrürden ibarettir.

Zihinleri bilinçaltı davranışlara sevk eden bu oyunun en yoğun yaşandığı alan ekonomi.  Bu oyun, göz boyama ve aldatmaya dayanıyor. Getirisi kanlı savaşlardan daha fazla olan bu oyunun nasıl kurgulandığını özetleyelim:     

İlk aşamada ‘Kriz; dövizin yükselmesidir’ algısı yaratılır. Bu algının kazındığı beyinler, petrol, altın, emtia ve hububat fiyatlarının astronomik yükselişini ve sonra düşüşünü kriz olarak algılayamadığı gibi, dövizin yıllardır neden düştüğünü sonra da neden yükseldiğini bilemez.

İkinci aşamada ise ‘Küresel kriz geliyor’ korkusu yaratılır. Bu dönemde sürekli basılan ve adına kibarca ‘parasal genişleme’ denilen bu değersiz kağıtları elden çıkaranlar, telefondan enerjiye tüm şirketleri satın alır, petrol, altın, emtia, hububat ticaretini ele geçirir ve fiyatları belirleyecek yapıyı oluşturur. Merkez bankaları, bankalar, şirketler, tasarruf sahipleri gibi mağdurlar ise almış oldukları  değer kaybeden kağıtlara boğulmuş olur. Bu kağıtları almayan ülkelerin başına her çeşit felaket gelebilir. Piyasa tanrısının gazabından kurtulmak isteyenler bu kağıtları çapına göre almak zorundadır. Aslında dövizden tahvile kadar basılan bu kağıtlar, piyasa tanrısının gariban ülkelerden aldığı haracın belgesidir. Bu belgelerle piyasa tanrısı, petrolden doğalgaza… trilyonlarca dolarlık mal ve hizmeti bedavaya almış olur. Bu kağıtların üstünde yazan: Borcum borçtur. Ama filigranında gördüğünüz kol saatidir. Böylece hem bu kağıtların sürekli basılıp satışıyla, hem de elde tutulan petrol, altın, emtia ve hububat spekülasyonuyla çifte soygun yapılmış olur. Borsa, döviz ve faizden oluşan üç kağıt oyunu, ülkelerin zenginliğini yutan şeytan üçgenine dönüşür.

‘Kriz yıllarca sürecek’ algısı ise aldatmanın üçüncü boyutudur. Yıllar süren kriz olur mu? Bu çaresizlik algısı ile ülkelerin davranışları yeniden şekillenir. Bunun yolu; kaos, kriz, buhran ve zorunlu değişimdir. İstenilen şekilde değişim için seçenekler sunulur. Küresel medyanın süslü askerleriyle oynanan bu kumarın kod adı: ‘bul karayı al parayı’. Ancak bulamazsanız koyduğunuz para bu kumarda buhar olacaktır. Parayı bulduğunuzu zannettiğinizde ise acı gerçeği idrak edeceksiniz: Trilyonlarca doların yatırıldığı kağıtlar ve bankalar birbiri ardına batıyor.

Yenilen kazıkların bileşkesi olan bu algılar beyinlere kazındıktan sonra, bu oyun tersine oynanır. Düşen döviz değer kazanırken petrol ve emtia fiyatları düşmeye başlar. Sonuçta, trilyonlarca dolarlık kumarın faturası, tüm dünyaya ödetilir. Borsa faiz döviz şeytan üçgeni, insanlığın birikimini yutan emme-basma tulumbaya dönüşür. Kumarhane sahipleri dışında kalanların kazanma şansı yoktur. Kaybeden ülkeleri borç girdabına sokarak istediğiniz ekonomik modeli ve yaşam tarzını uygulamak artık çok kolay. Piyasa tanrısı her şeye kadir. Türev oyunlar ve binlerce kripto paralarla küresel oyun çeşitlendi. Eskiden parasını altın, dolar ve faize paylaştıran bu oyunda zarar etmiyordu. Şimdi öyle mi? Türev ürünler ve kripto paralarla küresel kumar çeşitlendi. Hangisine yatırsanız yatırın, sizin yatırdığınız değil boşta kalanlar yükselecek. Çünkü kumarhane sahibi yani büyükgöz, paranın hangi seçeneklerde olduğunu görüyor ve bunlardan çıkıp düşük olana girerek herkesi tokatlıyor. Medyadaki adamları da sizleri yanıltmak için verilen görevleri yerine getiriyor. Yayın tarihi : 2008


KÜRESEL KRİZ: En büyük kumar

İnsanlık tarihinin bu en büyük kumarının esaslarını özetleyelim:

Kumarı oynayan ve oynatan krupiyelerin üstündeki piyasa tanrısı asla görünmez.  Medyatik sahte mehdileri ise kurtarmak için pusudadır.

Algı oyunu nasıl kuruluyor?

Önce oynayanlara 2 seçenek sunulur:

Düşük getirili ‘Küçük oyun’ ve yüksek getirili ‘Büyük oyun’

Faiz ve döviz; Düşük kazanç sağlayan ‘Küçük oyun’

Borsa, fonlar, türev ürünler ise yüksek kazanç sağlayan ‘Büyük oyun’

‘Küçük oyun’ dan çok daha fazla kazanç sağlayan ‘Büyük oyun’, aslında sanal bir balondur.

Oyunun sembollerini yerine koyalım:

Dünya : büyük bir kumarhane.

Döviz ve nakitler : ‘küçük oyun’un fişleri.

Borsa, türev ürünler, bankaların türettiği krediler, fonlar, bono ve senetler : ‘büyük oyun’un fişleri.

Ekonomide algı oyunu nasıl oynanıyor?

Oyun sırasında döviz ve faizin getirisi sürekli düşürülürken, borsanın, fonların, banlaların türettiği kredilerin ve türev ürünlerin getirisi sürekli artırılır. Kumarın en heyecanlı yeri burasıdır. Böylece tüm oyuncular yüksek getirisi olan büyük oyuna yönlendirilir. Ne de olsa işin içinde büyük kazançlar vardır ve kimse düşen faiz ve dövize yatıracak kadar enayi değildir.

Küresel mehdiler ülke ülke gezerek, binbir garanti, teşvik veya baskıyla trilyonlarca dolarlık servet sahiplerini büyük oyuna girmeye mecbur ederler. Savaş tehditleri, terör, parite değişmeleri ise dikkat dağıtan ve göz boyayan algı oyununun bir parçasıdır.

Kriz nasıl başlıyor?

Büyük oyunun en heyecanlı yerinde ‘battık’ çığlığıyla piyasayı avucunda tutan binlerce şirket, banka, borsa ve aracı kurumların alacakları silinir. Ve bunlar planlı olarak, göstere göstere ve birbiri ardına törenle batmaya başlar. Zaten süslü kurupiyelerin aylardır yaptığı ‘küresel kriz geliyor’ anonsu nedeniyle bütün dünya ‘kriz gelsede kurtulsak’ diye,  küresel krizi, ‘mehdi’ gibi beklemektedir. Trilyonlarca dolar anında buharlaşır ve böylece ‘Büyük oyun’ sona erer. İnsanlık aleminin battığı, yüzyılın tüm birikimlerinin kaybolduğu an işte bu andır. Buharlaşan trilyon dolarlık petrol gelirleri, piyasa tanrısına ulaşmıştır artık. Görevini hakkıyla yapan TV’lerin süslü kuvvetleri ve krupiyeler ise mutlu mesuttur. Şimdi artık utanma da kayboldu : ‘mecburduk’ diyorlar.

Oyunun püf noktası

Türev ürünlerle, borsayla oynanan bu ‘Büyük oyun’un tutması için, ‘Küçük oyun’un yani döviz ve nakit sektörünün önceki yıllarda sürekli kaybetmesi gerekir. Bu yüzden ‘küçük oyun’ yıllar süren karşılıksız fiş (para) basımıyla planlı olarak çökertilir ve bu oyuna girenler pişman edilir. Sonunda  herkes zarar ettiren bu küçük oyundan kaçarak daha fazla kar getiren büyük oyuna sokulmuş olur.

Oyunun ikinci aşamasında kumarhane sahibi, tüm dünyadan topladığı  döviz ve nakitleri, ‘büyük oyun’un sahte fiş ve jetonlarıyla çaktırmadan değiştirir.

Son aşamada ise kıvrak bir çalımla gerekeni yapar : Şimdiye kadar büyük kazançlar dağıtarak teşvik ettiği ‘Büyük oyun’u bir anda çökertir. Çarptığı büyük fonlardaki paraların üstüne yatarak küresel krizi tekrar başlatır.

Bundan sonra ne olacaktır?

Buharlaşan trilyonlarca dolar yeniden damıtılarak oyun yeniden başlayacaktır ancak farklı kurallarla. Büyük oyunda çarpılanlar için, garantili ancak getirisi az olan ‘küçük oyun’ başlayacaktır. Büyük oyunun başlaması, yani kaybedenlerin yediği tokadın acısını unutması yıllar sürecektir. ‘Dibi görünmeyen küresel kriz yıllar sürecek’ ninnisinin nedeni işte budur. Güven ortamı sağlanana kadar herkes (merkez bankaları, bankalar, şirketler ve halk) korka korka düşük getirili küçük oyuna girecektir. Çünkü batıklar ve üstüne yatmalar nedeniyle güven ortamı kaybolmuştur. Ancak kumarhane sahibinin yani piyasa tanrısının koyduğu yeni kurallara uymak şartıyla. Yıllarca karşılıksız basıldığı için artmayan hatta değer kaybeden fişleri (dövizleri) almak zorunda kalacaktır. Yüzyılın kazığı nedeniyle büyük oyunun yeniden başlaması ve tekrar büyük katılım, ancak gerekli güven pompalandıktan sonra olacaktır. Bu ise yıllar alır. Algı oyunuyla eski tokatın izleri silinip büyük ikramiye algısı yaratıldığı zaman ‘büyük oyun’ tekrar başlayacaktır. Her çeşit fiş, tahvil, türev ürün ancak ve ancak oyunu işleten piyasa tanrısının kontrolündedir. Dışarının fişi oyuna sokulmaz.

Şimdi ortaya çıkan yeni problem şudur :

Kumarhanenin döviz ve nakitle oynanan ‘Küçük oyun’ için ne kadar fişe (dövize) ihtiyacı vardır?

Cevap basit :

Hastanın kanı yani ülkelerin zenginliği alındıktan sonra, karşılıksız basılan para yani serumun miktarı dolaşımı sağlayacak kadardır. Yani, bas basabildiğin kadar. Çünkü krizin güven kaybı nedeniyle büyük oyunun sanal fişleri artık geçmiyor. Herkes sadece ve sadece nakitle iş yapıyor, nakit dışındaki kağıtlara ise kimse itibar etmiyor. Sürekli piyasaya sürülen dövize rağmen, ‘küçük oyun’a talep olduğu sürece dövizin değeri artacaktır. ‘Büyük oyun’un türev piyasaları, fonlar ve borsalar çöktükçe yani nakit dışı piyasaya güven sarsıldıkça, döviz ve nakit piyasası coşacak, ‘küçük oyun’a rağbet artacaktır. Herkes bir değer ifade etmeyen türev fişler yerine, küçük oyun için zorunlu olan döviz, nakit ve faiz fişleri talep edecektir. Döviz ve faiz getirisi arttıkça küçük oyunun müşterileri artacak, getirisi azaldıkça küçük oyuna katılım azalacak, büyük oyuna eğilim ise artacaktır. Döviz ve faizin değerini yeni arz-talep dengesi belirleyecektir.

‘Küçük oyun’dan ‘büyük oyun’a geçiş nasıl olacaktır?

Küçük oyunun fişleri olan döviz ve faizdeki kayıpların sürekli artması gerekir. Bu kayıplar artarken bunun telafisi için müşterilerin hırslandırılması ve büyük oyunun özendirilmesi gerekir. En önemlisi de daha önce büyük oyunda kaybedenlerin  kötü algılarının silinmesi gerekir. Hafızadaki kötü kayıtlar silindiği zaman büyük oyun tekrar başlayacaktır. Daha önce büyük oyuna katılmamış olanlar ise büyük oyunun zaten doğal müşterisidir. Oyunun süslü meddahları, ekranların değişmez aktörleri olarak maharetlerini sergilemeye hazır.

İster ‘büyük oyun’ isterse  küçük oyun’ olsun, kumarın değişmeyen kuralı şudur :

Müşteriler kaybederken, kumarhane sahibi yani piyasa tanrısı daima kazanacaktır. Kaybeden kumarhane yoktur. Bu iki oyundan ağzı yanıp oyundan kaçanlar veya seyredenler, eninde sonunda oyuna girmek zorundadır. Bedava seyir yok. Başka oyun arayanlar veya kendi oyununu kurmak isteyenler ise bahar temizliği ile kapı dışarı edilecektir.

Bu kriz dünya tarihinin bir tek kurşun atmadan yapılan en büyük oyunudur. Neden?

Ülkelerin, milletlerin asırlık birikimleri ve petrol gelirleri, bu ‘büyük oyun’la sessiz sedasız buharlaşmış, şişirilen balonla uçurulmuş, bir kısmına da cebren el konulmuştur. Kaybedenler ağlamaya bile vakit bulamamıştır.

Nakit piyasasının 80 katına çıkan sanal sektörün(türev ürünlerin) çökmesiyle kaybolan güven nasıl telafi edilecektir? Tabii ki ‘küçük oyun’ için gerekli olan ve gece gündüz basılan dövizlerle, yani sizin basamadığınız dövizle. Bunun sosyetik adı, parasal genişlemedir. Yani yeni jetonlarınız hazır. Ülkeler, bankalar, şirketler ve herkes bu jetonları ve kağıtları almak zorunda. Almayan veya oyunun kuralına uymayanlar, bazı Ortadoğu ülkeleri gibi kapı dışarı atılır. Bu jeton ve kağıtlar, piyasanın sahte cennetine girmenin haracıdır. Yoksa sistemin dışına itilirsiniz.

Kim kazanacak?

Daha önce satılmadığı için değer kaybeden döviz ve nakit piyasa tutarının onlarca kat miktarını, basma ve satma fırsatını elde edenler kazanacak. Dövizden daha çok kazandıran türev piyasalara güven sarsıldığı için, daha az kazandıran ancak elinizde olduğu sürece türev ürünler kadar uçucu olmayan dövizi basanlar kazanacak. İster ‘küçük oyun’un jetonları, isterse ‘büyük oyun’un fişleri, hepsi de piyasa tanrısının kudreti. Trilyon dolarlık vadeli kağıtları almak, borsaya girmek piyasa tanrısına imanın şartı. Bu kağıtların karşılığı bankalar, şirketler, petrol, doğalgaz bağışlanmış demektir. Çünkü türev ürünlerin üzerindeki kol saati oyunun promosyonudur. Piyasa tanrısı, kurbana doymuyor.

Kim kaybedecek?

Asırlık birikimlerini daha fazla kar hırsıyla büyük oyuna yani türev ürünlere, borsa ve fonlara yatıranlarla, dövizleri basamadığı için almak zorunda kalanlar ise kaybedecek.

Küresel kredi krizi olarak adlandırılan bu kriz, rakı krizine ne kadar da çok benziyor. Sahte bandrolle satılan rakılar(karşılıksız basılan dövizler), gerçek bandrollü rakıların yerini alınca, piyasaya gizlice sürülen zehirli rakılar(yani zehirli türev ürünler), yarattığı korku, panik ve güven kaybı nedeniyle, şimdiki küresel krize benzeyen rakı krizine yol açmıştı. Sonuçta rakı sektörü ağır bir durgunluğa girmiş, satışlar durmuştu. Sahte bandrolle kaybolan güven ancak gerçek bandrolle yıllar içinde sağlanmıştı.

Bu krizdeki sembolleri yerine koyalım:

Rakı krizi; küresel kredi krizi.

Sahte bandrol; türev piyasalar, tahvil ve bonolar

Zehirli rakı; kredi balonunu patlatan toksik türev ürünler

Gerçek bandrol; altın ve nakit.

KÜRESEL OYUNUN ADI :

BUL KARAYI - AL PARAYI

Küresel oyunun yani soygunun adı : Bul karayı al parayı tezgahıdır. Bu küresel oyunda kağıtlar ; borsa, faiz, döviz, emtia ve türev ürünler. İleri ki yıllarda türev ürünler yerine dijital paralar konacak. Bu sefer saftirik oyuncular artacak diye dolar ve altına yüklenirken kara kağıt ; dijital paralar olacak. Dijital paralar yüzlerce kat artarken dolar ve altın yerinde sayacak veya düşecek. Nasıl mı olacak : herkes düşenden çıkıp yükselen dijitale girecek. Daha sonraki oyunda, düşükten dolar ve altın satıp artacak diye dijital para satın alanlar, bir anda dijitalin sıfır olmasıyla iflas edecek. Bu oyun böylece devam edip gidecek. Ta ki, dünyanın serveti küresel aklın eline geçene kadar yani sıfırlanana kadar bu oyun devam edecektir. Son oyunun adı, büyük sıfırlama olacaktır. Bul karayı al parayı oyununun kazananı kumarhanenin sahibidir yani küresel akıldır.

İnsanlık alemine geçmiş olsun.   2008

 

MODERN SÖMÜRÜ NASIL YAPILIYOR - 2022

FED, son 200 yılda bastığı bir trilyon doların 8 katını son dönemde basarak dünyayı 8 kere tokatlamış oldu. Bu organize eylemler ince  ayar bir plan dahilinde yapılıyor. Küresel akıl, aşırı dolar basacağı zaman önce altının fiyatını bir bahaneyle artırıyor. Sonra aşırı dolar basma haberlerini sızdırıp altına hücum başlatıyor. Fiyatı aşırı şişen altını satarak dünyayı bir kere daha tokatlıyor. Altını henüz artmadan alanlar, küresel soygunu en az zararla kapatmış oluyor ama bu şansı yakalama oranı çok düşük.

Düşükken sahip olduğu borsaları  yükseltirken ve bir bahaneyle çökertirken yüksekten sattığı hisselerden ve yüksekten sattığı altından elde ettiği ve bastığı dolarlarla, çökerttiği borsaları düşükten kapatarak yine trilyon dolarları tekrar cebe indiriyor. 

Borsa, faiz, dolar, altın spekülasyonuyla ve bu emme basma tulumba yöntemiyle, dünyanın servetini defalarca soymuş oluyor. Son dönemde bu spekülasyonlara kripto soygununu da dahil etti. Kripto paraları artırırken de, çökertirken de, düşükten toplarken de aynı oyunu ustalıkla yapıyor.

Soygun içinde soygunun amacı ne : Biriken dolar dağlarını ülkelere yüksek faizle borç vererek küresel kontrolü sağlamış oluyor. Borç alan emir alır. Küresel aklın dünyayı yöneten gizli iktidarı böyle çalışıyor. Pandemiden küresel ısınmaya ülkelere yapılan milyarlarca dolar yardımın dayattığı kurallar, paranın gücünü gösteriyor. Gelişmiş ülkelerin küresel finansa borcu 370 trilyon doları aşmış bulunuyor.

ÇÖZÜM NE?

Sorunu yaratan anlayışla hiçbir sorunu çözemeyiz. Sorunu yaratanın sahte çözümleri, sorunları kördüğüm yapar. Sorunun nedenlerini, faillerini ve mekanizmasını bilmeden çözüm üretemeyiz. Ekonomide oynanan küresel oyunları ve çözümü özetleyelim :

Para ister nakit ister dijital isterse kripto olsun, ekonomik hayatı sağlayan ödeme aracıdır. Nasıl ki vücuttaki kan hücreler ve organlar için gerekli besin maddelerini ve oksijeni taşırsa, para da şirketler ve bireyler için aynısını yapar. Vücutta yeterli kan olmaz veya sürekli kan kaybı olursa, tansiyon düşer, kriz ve devamında şok tablosu gelişir. Küresel ekonomideki en önemli sorun işte bu kan kaybıdır.

Gelişmiş ülkelerin küresel finansa borcu, 370 trilyon doları aşmış bulunuyor. 8 milyar insanın borcu ise katrilyonlar düzeyinde ve üstelik ödendikce artan borç yükü, küresel ekonomiyi çökertiyor. Ülkelerin kanı, canı, enerjisi ve birikimleri, küresel parazitler tarafından emildiği için ekonomik hayatı sağlayacak para kalmıyor. Bu kanı borsa, faiz, döviz, emtia spekülasyonuyla emen paraziter yapı, çare olarak kanın yerini tutmayan serumla yani karşılıksız basılan paralarla kriz ve şoku atlatmaya çalışıyor. Hasta ekonomilerin bir türlü düzelmeyişinin nedeni bu. Serum, vücut için hayati olan kanın yerini tutamaz. Bu sahte tedavi, ister serumlarla vücudu şişirsin, ister faizi indirsin isterse yükseltsin sonuç farketmez, hastayı ölüme götürür.

Tek çare, sürekli kan emerek hastayı mecalsiz bırakan, krizden krize sokan Küresel parazitlerin temizlenmesidir. Dünyadaki yönetimleri kontrolü altına alan oligarşik yapıları temizlemek imkansız olsa da, bunun dışında hiçbir tedavi hastayı kurtaramaz. Asırlardır uygulanan klasik tedaviler, dünyayı sürekli krize sokmaktan başka bir işe yaramadı. Kuyruğu peşinde koşan kedi gibi, sorunu yaratan küresel yapının sahte çözümleriyle sağlık ve hayatını tüketen insanlık alemine geçmiş olsun.



Bu yazı 1,407 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,254 µs