En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
10 Nisan 2018

TOKGÖZLÜ TOPLUM MODELİNE GEÇMELİYİZ





DÜNYA VE İNSANLIK İÇİN TEK KURTULUŞ YOLU

Vahşi batı açlık ve hastalıkların orta çağında kıvranırken, bizim dünyamızda "veren el¸ alan elden üstündür" anlayışına inanan gönül insanları¸ sağlıklı bir toplum için hastaneler, hamamlar, hanlar, aşevleri, çeşmeler ve külliyeler ile emsalsiz bir medeniyet sistemi kurmuştu. Ecdadımız darda kalanlara yardıma koşar, onların borçlarını ödemekten büyük zevk alırdı. Karşılıksız¸ riyasız¸  verdiğini unutarak¸ ihlâsla¸  Allah rızası için yardıma koşan bu anlayış inanç ve medeniyetimizin temeli. İnfak¸ hayır ve yardımlaşma kültürünü yansıtan Zimem defterlerindeki borcu gizlice silen anlayış sevgi¸ merhamet ve dayanışmayı insanları rencide etmeden sağlardı. Sağ elin verdiğini¸ sol elden gizler¸ tanınmasını ve övülmesini arzu etmezdi. Borçları gizlice ödenen fakirlerin ise mücadele azmi ve yaşama sevinci artardı. Gizli verilen yardımın açıktan verilene göre yetmiş kat daha sevap olması başka hangi kültürde var? 

Çağımızın sömürü dünyası 1 milyar insanı açlığa mahkum ederken, 1 milyar insan aşırı yemekten obesite ve buna bağlı bir düzine hastalığın pençesinde kıvranıyor. Aç gözlü sömürgeci batı sistemi, obesleri güya tedavi etmek için trilyon dolarları harcıyor ama bir kuru ekmek bile açlara vermiyor. Obesleri kesip biçmeyi tedavi diye sunarken, az yiyin fakirlere yardım edin, en iyi tedavi bu diyemiyor. Bu anlayısın peşinden koşan bilim dünyamız ise obeslere yapılan ameliyat sayısı niye az diye üzülüyor. Milyonlarca mülteci, açlıktan kıvranıyor ama açgözlü batı bunlara dayak yediriyor, denizlerde boğulmasını teşvik ediyor. Açlık ve susuzluktan kıvranan Suriyelilere yardım etmek yerine, onların petrol kaynaklarına göz dikiyor, bunu da utanmadan açıkca söylüyor. Aydınımız ise insanlığın kurtuluş reçetesi olan kendi tokgözlü medeniyetinizi sunmak yerine vahşi ve ahlaksız batının peşinden koşuyor, zavallı mültecilere insani yardımı vermeyin diyor, tıpkı vahşi batı gibi, elinden gelse tekme tokat dövecek öldürecek. İnsanlık bu mu? Çağdaşmış. 

Aç gözlü batının aksine medeniyetimiz askıda ekmek kültürüyle zengin ve fakiri kaynaştıran gönül köprüleri kurmuştu. Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen inancımız dünyanın kurtuluş reçetesi. Bu ilacı zulüm ve sömürü altında inleyen dünyaya sunacak olan sömürge aydınımız, kendi kültürüyle dalga geçerken, dünyayı küresel ısınmayla yok oluşa sürükleyen, İslam ülkelerini kana boyayan anlayışın peşinden çağdaş uygarlık diye koşuyor, ondan medet umuyor. Beyin nakli nasıl yapılır?

 

TOKGÖZLÜ TOPLUM MODELİNE GEÇMELİYİZ

DÜNYA VE İNSANLIK İÇİN TEK KURTULUŞ BU

Sağlıklı bir toplum için; para odaklı, egoist, açgözlü toplum modelinden, insani değerleri olan, haline şükreden, kendinden çok sıkıntıda olanları düşünen tokgözlü toplum modeline geçmeliyiz. Hastalıklı Batının bize dayattığı bu aç gözlü toplum modeli, kaçınılmaz şekilde kendinden başka kimseyi düşünmeyen, kendi konforu için her yolu mübah gören bu yaşam tarzını yaratıyor. Bu toplum modeliyle buraya kadar. 

Paranın sınırı yok, insanın gözünü doyurmak mümkün değil. Bir asır önce kuru ekmek ve hoşafa talim eden Çanakkale şehitlerinin 4 çeker cipleri, lüks evleri yoktu ama uğruna can verecek değerleri vardı. Kendileri için yaşamak yerine bizim için can verdiler. Dünya ekonomik kriz içinde kıvranırken o şehitlerin torunlarına yakışır şekilde, inanç ve kültürümüzün eseri, paradan daha değerli insani temelleri olan toplum modelini geliştirmek zorundayız. Her yönden sağlıklı toplumun yolu buradan geçer.

Üniversitelerin bir görevi de bu engin ve tok gözlü kültürümüzü ve toplum modelini günümüze taşımak ve gelişimini sağlamak olmalı. Ama neredeeee… Herkes üretmeden tüketmek istiyor. Son 10 yılda sadece cep telefonları ve GSM hatlarına 250 milyar dolar harcarken, bilim ve aydın dünyamızın yaptığı, başkasının keşfettiği akıllı telefonlarla caka satmak, fiyaka yapmak. Ancak bu akıllı telefonlar akıl olarak hayatımıza yansımıyor. Son 30 yılda ilaç ve teknoloji ithaline trilyon dolar ödediğimizi hatırlatalım. Bunları üretmeyi beceremiyorsak hiç değilse lüks ve israfı yasaklayan hayat tarzını temel alan kültür ve medeniyetimizi ihya etmek gerekmez mi? Dünyayı ve insanlığı kurtaracak bu yazılımı tarihin tozlu raflarından çıkarıp günümüze getirmesi gereken bilim ve aydın dünyamız, dünyayı ve insanlığı hasta eden, kan ve ateşe boğan Batı medeniyeti peşinden koşuyor, ondan medet umuyor.

Fatih'in tedbili kıyafet gezerken gördüğü tok gözlü toplum modelini, maziden günümüze kim taşıyacak? O tokgözlü toplum, kendini değil başkasını düşünüyordu. Fatih, bu gözü ve gönlü tok insanları gördükten sonra istanbul'u fethe karar vermiş ve 'ben bu gözü ve gönlü tok toplumla değil İstanbul'u dünyayı fethederim' demiştir. Fethettikleri her yere Afrinde olduğu gibi özgürlük, adalet, barış, kardeşlik ve huzur götürdüler, sömürüyü bitirdiler. Ecdadımızın ideali olan 'İLAYİ KELİMETULLAH' davası işte budur.

Sömürü dünyasının kriz ve tuzaklarla saldırdığı Türkiyenin bütün sıkıntılarına rağmen Asyadan Afrikaya, Suriyeden Peygamber emaneti Somaliye kadar ezilen ve sömürülen ülkelerin yardımına koşması, bu tarihi misyonun gereği.

Açgözlü dünyanın, kendi çıkarları için yapamayacağı haksızlık ve kötülük yok! İslam alemi bu yüzden kan revan içinde. Dünya bu yüzden aç ve sefil. Dünyayı sömüren, aç bırakan ve kana bulayan anlayışın tek tedavi yolu ; bizim engin gönül dünyamız. Sömürüyü yasaklayan, kul hakkını esas alan, karıncayı bile incitmeyen milli kültürümüz barış ve huzurun temeli. 

Anadolu erenlerinin sadece açları değil, karıncayı bile düşünen gönül anlayışı, dünyanın yaşam sigortası. Bizim gönül dünyamız, tüketimi körükleyen, küresel ısınmaya yol açan  aç gözlü yaşam tarzının tek ilacı. Ancak bu ilacı hasta dünyaya ve insanlığa sunacak aydınımız, dünyayı kan, ızdırap ve gözyaşına bulayan VAHŞİ BATI'nın peşinden koşuyor, ondan medet umuyor. 

Bu açgözlü toplum modelinde, herkes kendinden kötü durumda olanları düşünmeden sürekli istiyor. Dünyayı ve ülkemizi sömürenleri görmeden ve bu sömürüye çözüm üretmeden kendine düşen pastanın büyümeyeceğini düşünemiyor. Bilim ve teknoloji üretmeden  üreten ülkelerin kurduğu modern sömürüye mahkum olmanın sonucu, asgari ücretli yoksulluktur. Toplumun yarısı mütevazi bütceyle yaşamaya çalışırken, bir avuç insanın toplumun ekonomik dengesini ve adalet duygusunu bozacak şekilde milli gelirin çoğunu gasbetmesi kabul edilemez. Emekli, dul, yetim, işsizleri unutanlar, sıkıntıda olan milyonları düşünürlerse daha insani, ahlaki ve vicdani olur. Yoksa altta kalanın canı çıkar. Bu düşünce herkes için geçerlidir.  

Sağlıktan örnek verelim : Sağlığa ayrılan para; ilaç, aşı  teknoloji ve personele harcanıyor. İlaç ve teknolojide nal toplayan bilim dünyamız yüzünden, paranın çoğu ilaç ve teknoloji yoluyla dışarıya kaçıyor. Geriye kalan az miktar paranın paylaşımı ise kavgaya yol açıyor. Halbuki sorun, bilim dünyamızın ilaç, aşı ve teknoloji üretimindeki kısırlığından kaynaklanıyor. Küresel ilaç ve teknoloji sektörünün taşaronluğunu yapmak, üretmekten daha kolay. Marifet ise zor olan başarmak. 

Bilim ve teknoloji üretemeyen bilim dünyamız, hastalıkları önleyecek çözümler de üretemiyor. Bu konuda çok ucuz ve kolay olan çözümleri üretebilse, hem sağlıklı toplum olacağız, hem de hastalık harcamaları azalacağı için tasarruf edilen milyarlarca doları kazanmış olacağız. 

Üretmeden pay isteme ve tüketme hastalığının tedavisi tok gözlü toplum modeli. Hastalıklar içinde kıvranan toplumdan ve görevini yapmadığı için tükenen kaynaklardan, sürekli pay isteyen işte bu yapı ve aç gözlü toplum modeli sorumludur. Bu yapı, bilim ve teknoloji üreterek, hastalıkları önleme konusunda çözüm üreterek para kazanmanın yolunu da bilmiyor, sadece almak ve tüketmek istiyor. Ne yüzle? Ne bilim üretiyor, ne teknoloji ve ne de hastalıkları önleyecek çözüm. Sadece laf üretiyor. Hastalıklar ve sağlık harcamaları niye artıyor? Hastalıkları önleyecek, bilim ve teknoloji üretecek şekilde, bu yapının ve sistemin değişmesi gerekiyor. Tabii önce, aç gözlü toplum modelinden, gönül insanı yetiştiren tok gözlü toplum modeline geçmeliyiz. Çünkü bunları yapacak olan, kendini değil ülkesini, dünyayı ve insanlık alemin düşünen fedakar gönül insanları. Onlara selam olsun.

Süper doktorlar hastalıkları önler, vasat doktorlar erken teşhis ve tedavi eder, diğerleri ise hastalıklardan yarar sağlar. Huang Dee : Nai Ching (MÖ. 2600 Çin’in ilk Tıp kitabı)



Bu yazı 1,472 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,608 µs