En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
5 Mart 2017

BİLİMDE KENDİ KENDİNİ TATMİN



BİLİMDE KENDİ KENDİNİ TATMİN

 

Bilim dünyamız ve üniversiteler, asırlardır bilim ve teknolojik yönden kastre edilmiş ve ülkeyi pazar haline getiren küresel sisteme harem ağası gibi bağlanmış bulunuyor. Harem ağası yapmanın yolu, önce bilim ve teknoloji üreten yolu budamak, sonra da teknolojik üretime ve kazanca dönüşmeyen sözde bilimsel çalışmalarla kıt kaynakları tüketmek : Bilimde kendi kendini tatmin. Yapılan anlamsız araştırmalar ve ithal edilen akıllı telefonlar kendini tatminden başka bir işe yaramıyor. Bilim dünyamızın en iyi becerdiği iş, İthal edilen milyarlarca dolarlık ilaç ve teknolojiyi sanki kendi keşfetmiş ve üretmiş gibi fiyaka yapmak. Bu narsistik davranış kendi kendini tatmin değilse, 70 yıldır gelişmekte diye aldatılan ve sömürülen halkı iğfaldir. 

Bilim ve teknolojide geri kalan ülkeler hammaliye işlerle uğraşır. Bilim ve teknolojide ileri giden ülkeler ise arge, patent, proje ve teknolojiyle uğraşır. Bunun anlamı şu : Apple gibi bir şirket teknolojik üstünlük nedeniyle 2 trilyon dolara koşarken üzüm, incir, fındık, kahve üreten ülkeler asgari ücrete talim eder, bunların getirisini bile yabancı şirketlere kaptırır. Bugün çalışanların % 43ü asgari ücret alırken çalışmayan emekli, dul ve yetimler ise yine bu düzeyde gelirle geçinmeye çalışıyor. Bilim ve teknolojide ileri giden ülkeler, trilyonlarca dolarlık zenginlik ve bilimsel araştırma yatırımlarıyla gelişmiş silah, techizat ve güçlü ordulara sahip olarak geri kalan ülkeleri vesayet altına alıyor. Eski Türkiyenin vesayet ve yoksulluk altında olmasının nedeni budur. Borç alan emir alır. Üzüm incirle buraya kadar. Bilim ve teknolojik gelişim için pahalı yatırımlar şarttır. Ancak zenginlik, refah ve gücün kaynağı bu yatırımların getirisidir. Yeni Türkiye bu gerçeği idrak ettiği için gücünü bilim ve teknolojik devrime çeviriyor. Aksi halde ilaçtan aşıya, biyoteknolojiden yapay zekaya kadar dışa bağımlı modern sömürge oluruz.

 

Yaşamsal sorunlarımız çözüm beklerken, bilimsel mandacılıkla oyalanmamız bağımlılığın asıl nedeni. Dün Hintlilere logaritma cetvellerini ezberleterek beyinleri körelten anlayışın bugünkü yöntemi çok farklı. Çağımızda asgari ücretli köleleştirmenin en kestirme yolu bu. Modern sömürgecilik işte bu! Küresel yapı, otla çöple, maçla, morfinli dizilerle uyuturken milyarlarca dolarlık ilaç, aşı, cihaz ve yüksek teknolojiyi bize satarak köşe olurken, bizimkiler öylece bakıyor. 

 

Yıllardır insanımızın korkulu rüyası olan Kanamalı Kırım Kongo hastalığının aşısını bile üretemedik ama lafa gelince herkes araştırma yapıyor. Para kazanmanın yolu bilim ve teknolojide keşif, patent, projeden geçiyor, onu da bilmiyor. Hastalıkları önleyebilse, tasarruf edilen hastalık harcaması kendi cebine girecek ama onu da beceremiyor. Tek bildiği, ülkeyi ilaç ve teknoloji pazarı görenlerin aracısı olmak. Sürüngenliğin nedeni bu.

 

Bilim dünyamız bu acı gerçekleri bilmez, görmez, duymaz, okumaz, anlamaz, konuşmaz. Okumak sebep-sonuç ilişkisi kurmak, bilimsel düşünmek. Okumak ; idrak etmek, gereğini yapmak, kötü kaderini değiştirmek. Bilim; sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü kader gibi yakamıza yapışan sonuçları önlemenin yolu, sebepleri önlemekten geçer ama bilim dünyamız, bilimin sadece lafını eder. Bu yüzden son 30 yılda ilaç, aşı ve teknoloji için ithal lobisine trilyonlarca dolar hediye ettik.

 

Bunca yıldır milyonlarca insanımız önlenebilir nedenlerden ölmüş ve hastalanmış, umurunda değil. Umurunda olsa ülkemizde insanların % 86'sı önlenebilir nedenlerden ölürken önlem alır, tekrarına mani olmak için, hadi önlemek kavramından haberi yok, hiç olmazsa 'bir şeyler yapmalı' diye kampanyalar açar, ulusal kongreler yapardı.

 

Okumak tebliğ etmek, bilimsel gerçekleri halka anlatmak. Okumak acı gerçekleri haykırmak. Aydın ve bilim dünyamızın idrak yolları hasta, bu yüzden ne yapacağını bilemiyor.Modern tıp ilerlerken, hastalıklar azalacağına artıyor ama bilim dünyamız nedendir diye kafa yormuyor. Bilimsel rehberlerden kongrelere kadar yediren, içiren, uçuran küresel irade ne derse O. Akademik yozlaşma işte bu. Bunlarla işbirliği yapan medyanın becerdiği ise, bayrak direğine  ip yaptık yaygarasıyla toplumu uyutmak ve aldatmak. Bakalım ne zaman uyanacağız?

KAYNAKLAR

Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap, 2006 

 

 

ARGE DESTEĞİ NASIL VERİLMELİ ?

 

Yılda 6.5 milyar $'ı Ar-Ge'ye harcayıp umulan verimi alamıyorsak, ortada çözmemiz gereken bir sorun var demektir. Nitekim Bilim Bakanı Fikri Işık, son 1.5 yılda sayıları %50 artmasına rağmen Ar-Ge merkezlerinden nitelikli proje çıkmadığından yakınıyor.

Misal TÜBİTAK, son 8 yılda 3.5 milyar $ harcayıp bir gazoz kapağı dahi geliştirememiş ise, varlığını sorgulamamız gerekir. Belki de bilim adına her şeyi adreslediğimiz bu kurumu yıkıp, arazisini sulu tarıma açsak daha faydalı olabilir.

Eğer MEDA fonlarını soyup soğana çeviren Yunanistan olmak istemiyorsak, Ar-Ge desteklerini daha akıllı tasarlamak ve tam da adresine teslim etmenin daha akılcı yolunu bulmak zorundayız.

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2015/12/24/ar-ge-destegi-nasil-verilmeli

 



Bu yazı 1,286 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,005 µs