En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
4 Temmuz 2014

YAŞASIN SAĞLIKLI HAYAT




Sigara, alkol, fastfood, gazlı içecekler, GDO’lu gıdalar, mısır şekeri, sağlıksız gıdalar, katkı maddeleri, hormonlu ve kimyasallı gıdalar, milli tohumu yok eden evrensel tohumlar…

Sağlık ve hayatımızı karartan Küresel şirketler ve uzantıları, hastalık ve ölüm saçıyor(17, 18).

Kalp, damar, böbrek hastalıkları, diyabet, kanser ve önlenebilir ölümlerde dünya şampiyonuyuz(3, 8, 9, 10, 12, 13).

Önlenebilir ölümlerde milyonlarca insanımız pisipisine ölürken, evrensel hukuk bizi hasta eden küresel şirketleri himaye ediyor.

Halkımızın sağlıklı yaşam hakkını, bizi hasta eden küresel yaşam tarzı elimizden alırken evrensel hukuk seyrediyor.

Evrensel hukuk korumuş olsa milyonlarca insanımız pisipisine ölmezdi(2).

Aşağıdaki kaynaklar kısmında acı gerçekler yazılı, lütfen okuyun.

Reklamı yapılan gıda ve içeceklerin çoğu sağlığa zararlı ama hastalık lobisi, hasta edip öldürürken evrensel hukuk diye bülbül kesilenler, maktul ve mağduru değil katili savunuyor.

Örneğin sigara, kanser ve kalp hastalığına yol açıp öldürürken, küresel lobiler evrensel hukuk ve özgürlük diye direniyor. Aynı irade, kendine tehdit olanı yok etmeyi, önleyici hak olarak görüyor.

Halbuki, Anayasanın 56. maddesi çok açık : ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir’.

Küresel şirketler çevreyi kirletirken, sigara, alkol, fastfood, kirli hava… ile bizi zehirlerken, evrenselcilerin sesi çıkmıyor.

AYM Başkanı bile bizim için önemli olan evrensel hukuk diyor.

Milli mahkemelerin kararları ve milli çıkarlarımız evrenselin yanında hikaye.  

Hatırlatalım : Bizim sağlık ve hayatımızı koruyanın adıdır Milli.

Milli bizim çıkarlarımız, can simidimiz, yegane kurtuluşumuz.

Buna karşı çıkan ise gayri milli, küresel… her ne bela ise bu rezil istila.

Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz, yaşadığımız çevre bizi hasta eden kimyasallar, katkı maddeleri ve sağlığa zararlı maddeler içeriyor.

Ne yani, evrensel hukuk küresel şirketleri koruyor diye, sağlıklı yaşam hakkından vaz mı geçeceğiz?  

Kanada, anayasal hak olarak sigaraya bağlı sağlık sorunlarının tedavisi için sigara şirketlerinden tazminat talep etti.

Sadece Quebec eyaleti 58 milyar $ tazminat istiyor.

2005’te Kanada Anayasa Mahkemesi, halkın sağlığını koruyan kararı aldı.

1999’da ABD’de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yıllık süre içerisinde 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti(6).

Peki biz ne yapıyoruz?

Yabancı şirketlerin keyfi için twitter’i, facebook’u, youtube’u evrensel hukuk diye sayıklarken, vergi kaçakçılığını bile görmüyoruz.

Evrensel hukuk, milli hukuk ve milli çıkarları dövermiş. Yazıklar olsun.

Anayasanın 58. maddesi çok açık bir şekilde devleti yöneten iktidara çok önemli bir görev veriyor :

“Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır

Devlet önlem almak istiyor ama, hastalık ve kötülük lobisi, ‘özgürlük, insan hakları, serbest ticaret, serbest piyasa’ diye taş koyuyor.

Önemsiz olan tek şey ; milli irade ve milli çıkarlar. Çok yazık, çok acı.

Küresel şirketlerin kontrolündeki evrensel hukuk tabii ki twitter, sigara, alkol, kola, fastfood gibi küresel şirketlerin çıkarlarını koruyacak.

Küresel şirketler kendi çıkarlarını korumak için tabii ki uğraşacak ve seçin diye kendi mehdilerini gönderecek.

Küresel akıl ve irade, hedef ülkelere ve yönetimlere bu yolla beyin nakli yapmak istiyor.

Peki küreseli destekleyen, küresele alet olanlar ne zaman uyanacak?

Küresel irade, küresel sömürü sistemini akıllıca kurmuş.

İnsanlığı hasta ederken de tedavi ederken de dünyayı sömürüyor.

Alırken de satarken de trilyonlarca doları akıl oyunuyla sömürüyor.

Modern sömürüde kıt kaynaklar taşa toprağa, ithalata, cep telefonuna, tüketime harcanıyor.

İşte bu yüzden laf üreten ülkeler, bilim ve teknoloji üreten ülkelerin ayakları altında sürünüyor.

Bu akıl oyununu oynatan akıl küresel akıl, irade küresel irade, güç ise küresel güçtür.

Küresel akıl ve irade, dünyayı sömüren vahşi batıyı yöneten akıl ve iradedir.

Küresel güç, sadece para ve teknolojik nükleer güç değildir.

Bu zihinsel savaş, medyadan bilime  bir akıl oyunudur.

Bu akıl oyununu bilmeyen milletlerin yaşama şansı yok.

Çağımızda bilgi ve teknolojiyi üreten ve kullanan kazanıyor.

Gerçek dünyada keşfettiğiniz kadar özgür, ürettiğiniz kadar bağımsızsınız.

Bilim ve teknoloji üretemezseniz, yaşama hakkınızda yoktur, şansınızda.

Keşfettiği ile değil, tükettiği ile övünenin özgür yaşama şansı yok.

Milletler ancak bu şekilde ayakta kalabilir, yoksa ayaklar altında kalır.

Artık sokaklarda bağırarak özgür ve bağımsız olma dönemi bitti.

Filistin’den Afganistan’a İslam aleminin sefaleti ve zavallı durumunun asıl nedeni bu.

Bilim ve teknolojide 57 İslam ülkesi, neden bir İtalya etmiyor?

İslam aleminden Afrika’ya dünyadaki modern sömürgecilik işte böyle işliyor.

Nasıl mı? Milliyetçi ve solcu geçinenlerin siper olduğu gizli iktidarlar yoluyla.

Çoğu ülkede iki iktidar mevcut  : 1. Görünen iktidar. 2. Gizli iktidar.

Oynanan oyun resmen tiyatro. Kurgu, tamamen akıl oyunu.

Demokrasi ambalajında pazarlanan oyunun özü şu :

Görünen iktidarı halk seçecek, gizli iktidarı ise küresel irade belirleyecek.

Milli irade vergileri toplayacak, zamları yapacak ama milli serveti küresel iradenin uzantısı olan gizli iktidarlar sömürecek.

Gerçek yönetim ve kararlar gizli iktidarın elinde olacak. Göstermelik kararlar ise vesayetin.

Nasıl mı? Çok kolay.

Darbelerle dayatılan anayasa ile gizli iktidarı sağlayan vesayet kurumları. Bunlar sizin muhtar olmanıza bile izin vermiyor.

Milli iradeyi devirmeye kalkan da, vesayet ve modern sömürü sistemini işleten de işte bu küresel piyonlar.

Direksiyonda görülen şoförü halk seçsin ama uzaktan kumanda gizli iktidarın elinde olsun.

Seçilen şoförden istenen şu : Taşıtı kullanıyor görüntüsü ver. Halk seni yönetiyor zannetsin.

Ama acı gerçek şu :

Şoför direksiyonda ama, taşıt TIR üstünde yüklü.

Gerçek şoför, vesayetin TIR şoförü zannedin ama O da değil. O da sahibinin sesi olsun.

İstedikleri düzen bu.

TIR, uçak gemisinde yüklü. TIR özgürce geziniyor ama sadece gemide.

Gemi, gizli iktidarın yani küresel iradenin istediği yere gitsin. İstedikleri bu.

Gerçek şoför uçak gemisinin kaptanı zannedin ama, uzaktan kumanda güçlü olsun.

Derviş tipi demokrasi işte bu ! İçimizdeki piyonları malum.

Dünyadaki modern sömürgecilik işte böyle işliyor.

Küresel irade, küresel vesayet işte bu yolla kaderimizi karartmak istiyor.

Bu sömürü düzenine çomak sokanlara operasyon yapılıyor, kötüleniyor, hapse atılıyor, asılıyor.

70 yıldır darbelerle, vesayetle köşe başlarını tutmuşlar. Sanki siz kiracı, onlar ev sahibi.

Küresel iradenin canını sıkarsanız Gezide ve 17 aralıkta olduğu gibi sağlı sollu girişirler.

Milli iradenin elini kolunu bağlayan vesayet ve modern sömürü düzeni işte bu.

Gizli iktidarı görmezsiniz ama bağımlı yaşam tarzı olarak hissedersiniz.

Sağlık ve hayatınızı hasta eden bağımlı yaşam tarzı, bu gizli iktidarın eseri.

Hastalık üreten yaşam tarzını, medya ve gizli iktidar yoluyla küresel irade belirliyor.

Kendi yaşam tarzını deli gömleği gibi giydirip dayatıyor ama karşı çıkanları, ‘yaşam tarzına müdahale etmeyin’ diye suçluyor.

Yani bu deli gömleğini çıkarmak suç ve imkansız. Boşuna debelenmeyin.

Hasta olacak, tedavi olacaksınız. Borç alacak, faiz ödeyeceksiniz.

Ne diyorlarsa yapacaksınız. Buna Füze koruma kalkanı da dahil.

Biz kendimiz karar verelim derseniz sopayı yersiniz. Siz ne bileceksiniz !

Küresel irade bu yaşam tarzını, evrensel hukuk perdesi ve uluslararası anlaşmalar altında dayatıyor ve koruyor.

Karşı çıkanlar ise evrensel hukuka göre suçlu.

Yargıda, kanunda küresel irade. Çünkü para ve güç onda.

Adamlar bu yüzden, milli iradeyi, sağlık ve hayatımızı umursamıyor.

Bu yüzden, fastfood, sigara, alkol, kirli hava…

Bedensel, ruhsal, sosyal ve zihinsel açıdan sağlığa zararlı her şeye mahkumuz.

Adamlar GDO'lu mısır şekerini bile bağırta bağırta yediriyorlar, itiraz faydasız.

Küresel kurallar, yasalar böyle diyorlar.

Şeker hastalığı 20 yılda 10 misli artmış küreselin umurunda değil.

Her yıl milyarlarca doları aşı ve ilaçlara vermeye mahkumsun. Cezanı çekeceksin.

Hipertansiyon, kalp damar ve böbrek hastalıkları patlama yapmış, ölümlerde dünya ve olimpiyat şampiyonu olmuşsun haberin var mı?

Hasta olacak, tedavi olacaksın. Küresel irade böyle istiyor. Hastane ve mezarlar nasıl dolacak?

Sağlıktan ekonomiye, eğitimden iletişime kadar her alanda devam eden mücadele, bu yaşam tarzını dayatmak üzerine kurulu.

Medya ve para sayesinde her yere yayılan yaşam tarzı, tsunami gibi bize ait ne varsa içine çekiyor ve yok ediyor.

Trilyon dolarların oluşturduğu bu görünmeyen dev dalgalara karşı koymak imkânsız.

Gizli iktidar ise, küresel iradenin emrinde, bu yaşam tarzının mimarı.

Hedefi, milli iradeyi vesayet altına almak, hastalık ve kötülük üreten yaşam tarzını dayatmak.

Hastalık ve kötülük üreten bu bataklıkta özgür ve bağımsız yaşamak mümkün mü?

Bizim irademizi hiçe sayan küresel iradenin yaşam tarzına teslim mi olacağız?

Bu yaşamda kaybolan kendi irademiz ve bizim hayatımız ne olacak?

Başkalarının kurguladığı hayatın figüranı olmaktan başka çaremiz yok mu?

Yaşam tarzını değiştirin diye feryat eden bilime rağmen neden değiştiremiyoruz?

Bilim adamları mı anlatamıyor, yoksa biz mi anlamıyoruz?

Onların söylediği şeyleri yapmak neden bu kadar zor?

Dış dünyanın dayattığı sağlıksız ve yozlaşmış yaşamda kaybolmadan, kendi sağlıklı hayat tarzımızı yaşama şansına ne zaman sahip olacağız?

Asıl Da Vinci’nin şifresi bu!

Hayatımızı ve sağlığımızı kilitleyen bu şifreyi nasıl çözebiliriz?

Bu şifreyi çözmeden yaşam tarzını değiştirmek, hastalıklara karşı koruyucu önlemleri almak mümkün değil.

Küresel mehdilere bakılırsa, küresel yaşam tarzının mandası olmak dışında bir çözüm yok.

Beyinler böyle yıkanıyor.

Beynimize gizlice yüklenen bu yanlış programları nasıl değiştirebiliriz?

Dış dünyanın dayatmacı istekleri yerine kendi özgür irademizi, hayata nasıl geçirebiliriz?

Seçmek ya da seçmemek. İşte bütün mesele bu!

Bizler seçimleri, seçimler de yaşam tarzını yaratır.

Bizim yaşam tarzımızı belirleyen, bilinçli veya bilinçsiz yaptığımız seçimler olduğuna göre doğru ve sağlıklı seçim nasıl yapabiliriz?

Hastalık üreten yaşam tarzından nasıl kurtulabiliriz?

ÇÖZÜM ÇOK BASİT : Küresel iradenin seçin diye bize dayattığı her şeye hayır !

Sorunları çözmenin ilk adımı küresel iradeye karşı koyan bağımsız milli iradeden geçer.

Bu irade yoksa kedinin kuyruğu peşinde koştuğu gibi dolanıp dururuz.

Bedensel, ruhsal, sosyal ve zihinsel açıdan sağlığa zararlı her türlü dayatmayı yasaklayan, küresel sistemde bizi özgür ve tam bağımsız yapan yeni anayasa ve Başkanlık sistemi, çözümün temeli.

Sağlık ve hayatımız şimdi elimizde.

Haydi millet seçime !

KAYNAKLAR

1. Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap

2. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html

3. Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz. http://bizimsaglik.com/c/ho.asp?Pagenum=11&id=6455&yid=-1&

4. Soframızda radyasyonlu çatal var. Hürriyet 14 nisan 2006 S:24

5. Dilovası boşaltılıyor. Hürriyet, 2 temmuz 2006, s:16

6. http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar liksigaradavasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm   1999’da ABD’de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti

7. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html

8. http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx

9. Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu – 2007 http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432

10. ‘Happy’ araştırması. http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html

11. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1180238&title=400-bin-euroluk-yapay-kalbin-bedelini-artik-devlet-odeyecek

12. TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://kongresunumgazetesi.com/archives/933

13. Türkiye’de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE – 2010.http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm

14. Dilovasında çocuklar kanser içiyor. http://www.ntvmsnbc.com/id/25169730

15. http://www.bizimsaglik.com/c/ho.asp?id=7063&Title= Sigara yasağı kalp krizine “DUR” dedi

16. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html

17. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz. http://www.ntvmsnbc.com/id/25101255/

18. Yeşilay alkol raporu – 2009. http://www.yesilay.org.tr/Raporlar/2009_Alkol_Raporu.pdf

19. Gıdada kara liste : http://ekonomi.haberturk.com/is-yasam/haber/965362-bakanlik-gidada-yeni-kara-listeyi-acikladi

www.aciamagercek.com

İLGİLİ YAZILAR :

Kim yönetiyor? 

 
 Mahir KAYNAK - STAR
 
Herhangi bir ülkeyi kimin yönettiği sorusuna cevabı devlet kademelerinde bulunan kişilere bakarak veririz. Ülkenin yapısına göre ya başbakan ya da cumhurbaşkanı olan kişi en büyük mevkidedir deriz. Ancak yönetmekle yönetir görünmek aynı şey değildir. Mesela seçim yolu ile devreye giren yöneticilerin ülkeyi yönettiği kabul edilir. Bunun bir görüntü mü yoksa gerçeğin ifadesi mi olduğunu düşünmek gerekir.

Yönetenler bir karar verirken iki şeye ihtiyaçları vardır. Birincisi çözülecek problemin ne olduğuna, ikincisi neyin uygun bir çözüm olacağına karar vermek. Yöneten güç bir karar verirken ayrıca bunun halk tarafından desteklenmesini de ister. Bu durum halk doğru olanı destekler demek değildir. Ancak çözümün problem olmasından kurtulmak için yapılır. Bunun en iyi yolu önce alacakları kararları doğru saydıracak bir ortam yaratmak sonra da buna uygun bir tedbir almaktır. Mesela bir ülkeyle savaşacaksanız ya o size saldırmalı ya da böyle görüntü oluşturmalısınız. Eğer başka bir güç bu çatışmayı istiyorsa o bu problemi zaten yaratmıştır ve siz onurunuzu korumak için çatışmayı göze alırsınız.

***

Ülkeyi gerçekte bazı yapılar yönetir. Mesela bizde bu yapının sermayedar kitleden oluştuğunu söyleyebiliriz. Bir sorunun çözümünde meşru güç odağı mı yoksa daha doğru çözüm üreten mi etkin olmalıdır. Bizde bu sorun zaman zaman yönetimi belirlemekte de etkin oluyor. Seçilen kişiler kendilerinin hem meşru hem de uygun çözümler ürettiğini söyler ve bunun görünüşünü yaratırlar. Diğer güç yani sermaye çevreleri bu görünüşü destekler ama kararları kendileri verirler. Bu meşru karar  vericilerin kendilerinin kontrolünde olmasıyla mümkündür. Bunun iki yolu vardır: Ya uygulanan politikayı buradan öğrenip kendi çözümü gibi göstermek ve bunun karşılığında gelir sağlamaktır. Bunun birçok yolu vardır. En önemli yol, verdikleri  kararları uygulayacak kişileri seçmek ve gerekli yerlere tayinini sağlamaktır. Ülkemizde bunun kullanıldığı alanlardan biri de medyadır. Bir problem yaratılır ya da başkalarının yarattığı bir olay kendi görüşlerine uygun olarak yansıtılır. Kamuoyuna hem olay kendi yorumlarına göre yansıtılır hem de kendi çözümleri savunulur.

Bu olayların çıkarılmasında ve uygun görülen çözümle hedefe varılmasında yabancı güçler etkili olabilir. Bu güç, işbirliği içindeki yapıya sermaye sağlar ve onları en büyükler arasına sokarlar. Bütün büyük sermayenin dış güçlerle ilişkisi söylenemez. Ancak hem dış, hem de onlarla işbirliği yapan çevreler ülke aleyhinde olmayabilir veya öyle görünürler.

Bu etkilemeye geçmişten bir misal verebiliriz. Emekli olan üst düzey askerlerden bazıları büyük işletmelerde yönetim kuruluna seçilir ya da danışman olarak atanırdı. Onların ticaret hayatında hiçbir tecrübeleri olmadığı halde sivil hayata geçtiklerinde neden bu iş teklifine muhatap olduklarını düşündüm. Bana göre bu tekliflerin amacı  halen üst düzey görevde bulunanlara şu mesajı vermektir: Bizimle birlikte olursanız, emekli olduğunuzda bol gelirli bir hayat yaşarsınız.

Genellikle büyük holding işletmelerinde bu tip göreve getirilenler, yabancı bir meslekte bulundukları için işletme ihtisaslarının olmamasına rağmen faydalı olmaktan çok işlerin takibi gibi veya yöneticilerle sohbet gibi görev ifa ederlerdi. Günümüzde de devlette çalışanlara da halen bu mesajın verildiği anlaşılmaktadır. Yani bize uygun olursanız geleceğiniz rahat olacaktır gibi. Bu önemli bir meseledir ve buna karşı hukuk ve ahlaki tebdirler alınmalıdır.

TÜM YAZILAR İÇİN AŞAĞIDAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ 



Bu yazı 1,871 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,584 µs