En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
24 Ağustos 2013



 DÜNYADAKİ SAVAŞ KİMLER ARASINDA

Modern sömürü çağında kurulan düzeni en baştan özetleyelim : Bir avuç mutlu ve güçlü azınlık, gücünü ve aklını Piyasa tanrısının görünmeyen eliyle gösterir. IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, OECD, G8, G20, Bilderberg, Davos, Avrupa Konseyi… gibi kurumlar ise, sömüren ve yöneten aklın görünen yüzüdür. Piyasa tanrısının kırbacı ve rahmeti, işte bu kurumlardır. Piyasa tanrısı, bu ödül ve ceza sistemiyle ülkeleri ve halkları terbiye eder, hizaya getirir. Bir sürü bilim adamı, aydın, medyatör, politikacı, STK… bu kibar sömürü düzeninin erdemini sürekli anlatır durur. Bundan daha iyi, bundan daha güzel acıtmadan sömüren başka hiçbir düzen yoktur. 

Dünyadaki sömürü düzenini anlamadan Türkiye ve dünyadaki olayların perde arkasını göremeyiz ama sömürge aydınlar görmek istemez. ABD, Fransa, Çin, Ortadoğu...  olup bitenleri anlayamayız ama küresel zombiler anlamak istemez. Dünyadaki yoksulluk, işsizlik, açlık, kıtlık, küresel ısınma ve sömürü kimin eseri? Küresel ısınmanın sigortası olan Brezilyanın yağmur ormanlarını talan eden kim? Bir asırdır kanlı enerjiyle karbon emisyonunu artıran kim? 4 milyar insanın gelirinden fazlasını kaç aile sömürüyor? Aile sayısı artarken sömürü oranı da artıyor. Trilyon dolarları basan, paraya yön veren, süpergüçlere bile borç ve emir veren bunlar. Devletlerin bunlara 260 trilyon dolar borcu var. Vietnamdan Cezayire devletler eliyle emperyalizmi organize eden bunlar. Bize Akdenizde Libyada ne işiniz var diyen bunlar ve uzantıları. Dış güç neymiş diyenler bunların adamları. Bunlar petrol doğalgaz madenler için dünyayı kana boyuyor, fiyatları belirliyor, adamları da benzine niye zam yaptın diye devlete saldırıyor. 

Milyarlarca insanı açlık, susuzluk ve savaşlarla günde 2 dolara mahkum eden, sonra da yardım tezgahıyla aşılarla kısırlaştıran bir avuç oligarşi. Sömürü ve yoksullukla mücadele etmesi gereken solun genlerini değiştirip sömürünün aracı yapan bunlar. Petrol ve sömürü için dünyayı kana boyayan, devletleri borca bağlayan kim? Faiz, döviz, altın, borsa spekülasyonuyla dünyayı sömüren kim? Siyaset, STK, medya, sendikalar, Dünya Bankası, FED, İMF, BM, Fox... aklınıza gelen her türlü kuruluş bunların kontrolünde. 


İç ve dış savaşlar çıkaran, terör kaos ve krizlerle sömürüyü gizleyen, terör örgütlerini kuran, besleyen kim? Hastalık ve kötülük üreten yaşam tarzıyla dünyayı ve insanı önce hasta eden, sonra da çözüm diye trilyonlarca dolarlık sömürünün kurbanı yapan kim? Dünyadaki biyolojik savaş ve virüs araştırma laboratuvarlarına milyarlarca dolar yatıran kim? Dünyadaki savaşan tarafları ve kullandıkları yöntemleri idrak etmeden hiçbir olayın perde arkasını göremeyiz. Buna İŞİD olayı da dahil. Herkes bu konuda kitaplar yazıyor, analizler yapıyor ama Neoconlar, Mc Gain gibi başkan adayı ve İŞİD lideri organik bağ içindeyken, neden Pentagon ve Demokratların başını çektiği öbür Amerikanın İŞİD’e bomba yağdırdığını çözemiyor. Halbuki şifre bu cümlede saklı. Savaş Amerika içinde. Dünyaya yansıyan savaşın bir tarafı ; son bir asırdır dünyayı dizayn eden ve yöneten küresel sermaye, öbür tarafı ise ; bu düzeni yıkıp yeni bir dünya kurmak isteyen taraf. Tabii savaşı kazanan taraf dünyanın ve küresel sermayenin yeni sahibi olacak. SSCB bu nedenle yıkıldı. Saddam ve Kaddafi yönetimleri de bu nedenle yıkıldı. Mısır ve Suriye’de eski dünyanın hakimiyeti devam ediyor. Avrupa ve Afrikada savaş kıyasıya devam ediyor.


Bu yeni savaşta, savaşın tarafları değiştiği gibi savaşın yöntemleri de değişti. Eski dünyanın savaşları, ülkeler arasında oluyordu. Şimdiki savaşlar ülkeler içinde, görünen ve görünmeyen güçler arasında. Hedef yine aynı : Küresel sermayeyi ele geçirmek ve sömürüyü sürdürecek yaşam tarzını dayatmak. Dünya savaşları yerine sessiz ve derin savaş yöntemleri, ülkelerin yaşam tarzını belirliyor. İstihbarattan ekonomiye, zihinsel darbelerden algıya, sağlıktan kültürel savaşlara, yapılan mücadelenin hedefi ülkelerin yaşam tarzını belirlemek ve bu yolla acıtmadan sömürmek. Bu savaşın hedefi yaşam tarzıyla belirlenen yeni dünya düzeni. Yaşam tarzımızı belirleyen zihinsel, kültürel ve ekonomik savaşın amacı bu.


Dünyadaki savaşın yöntemlerini ve taraflarını bilmeyenler, farkında olmadan düşman cephesinin askeri olabilir. Safını bilerek savaşanlar ise kendilerini ustalıkla kamufle edebilir. Bu açıdan bakılırsa, I. ve II. Dünya savaşı sonrası cetvelle dünyayı parselleyen küresel iradenin yerli işbirlikçilerini, hangi maskeyi takarlarsa taksınlar kolayca tanımak mümkündür. Milli iradeler, küresel iradenin kurduğu sömürü düzenine karşı çıkarken, işbirlikçi güçler küresel iradenin yanında saf tutuyor. Milli iradeyi destekleyenler ile küresel irade yanında saf tutan darbecileri kolayca ayırabiliriz. Bunların petrolden elde ettiği trilyon dolarları küresel bankalarda yatıyor. İmtiyaz sahipleri ise küresel şirketler. 11 Eylül öncesi iki kutuplu dünyanın arkasında, yukarıda özetlenen düzenin kurucusu ve sahibi olan küresel sermaye vardı. Tarihin bu dönüm noktasında yeni bir çağ başladı. Artık yeni bir dünya kuruluyor. Küresel sermayenin dünya çapındaki  hakimiyeti sarsılırken bu güce karşı çıkanlar güçlenmeye başlıyor. Cepheler henüz net değil. Bu açıdan bakılırsa iki Amerika var, iki AB, iki Çin, bir Rusya var.


SAVAŞ ; KÜRESEL İRADE İLE MİLLİ İRADELER ARASINDA


Özetleyelim :


İki Amerika ; Amerikayı kuran küresel akıl (savaş sonrası dünya düzenini kuran, dünyayı ve ABDyi bu düzenle sömüren irade) ve bu düzene karşı çıkan ulusalcı anlayış.


İki AB ; Savaş sonrası işgalle kurulan küresel Avrupa ve bu küresel projeye direnen ulusal yapılar. Derinde devam eden çatışmanın yansıması, kaos ve ekonomik kriz. AB küresel aklın projesi olarak başladı. II. Dünya savaşı sonrası kontrolü altına altına aldığı Almanya ve Fransa ile başlayan küresel projeyi ulusalcı ABD direksiyonu küresel akla kaptırdığı için yok etmeye çalışıyor. Irakta olduğu gibi ölenler ABD askeri, boşalan ABD hazinesi ama parsayı toplayan küresel akıl. Bu yüzden dağıtılacak. İngiltere kontrolü alırım zannetti ama ulusalcı ABD baskısı yüzünden karşı çıkmak zorunda. ABnin akibetini ABDdeki savaşı kazanan akıl belirleyecek. 


İki Çin ; Binlerce yıllık derinliği olan milli yapı ile ekonomik ve teknolojik gelişimi sağlayan küresel yapı. Milli yapı ve kontrolündeki küresel yapı arasındaki uyum, Çin’in önlenemez yükselişini sağlıyor.


Bir Rusya : Çünkü Küresel yapı tasfiye edildi. Rusya’da küresel sermaye, Putin’le birlikte Çarlık Rusya’sının yani ulus devletin eline geçti. Oligarkların çoğu kaçtı veya hapse atıldı.


İngiltere, İsrail, İsveç, Belçika… ise küresel kutupta bulunuyor. Ulusalcı yapılar yok gibi.


İkinci dünya savaşı sonrası kurulan küresel düzenden kurtulamayan ülkeler ise, milli uyanış olsa bile şimdilik küresel kutupta bulunuyor.


Küresel iradenin beyni: Küresel finans, medya, petrol, savaş, uyuşturucu, kumar, alkol, sex lobisi… ve bu lobilerin ardındaki malum ülkeler ve güçler. Savaşın yoğunlaştığı bölgeler ise asırlardır ezilen ve sömürülen Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika. Onun için Türkiye, bu alanlarda çalışmak zorunda ve durmadan çalışıyor. Milletimizin fedakar evlatları, ezilen halkların yardımına koşuyor. Özgürlük ve bağımsızlık marşımızın misyonunu dünyaya yaymak için çırpınıyor. Ancak komuta merkezi yabancı istihbarat örgütlerinin elinden alınmalı ve millileşmelidir.


Bu savaşta Mısır ve Suriye kilit taşı. I. II. savaş sonrası kurulan emperyalist küresel yapı çok güçlü olduğu için, halkın yönetimi ele geçirmesi oldukça zor. Küresel yapı için bu iki ülke hayati öneme haiz olduğundan, her ne pahasına olursa olsun yönetimden vazgeçmiyor. Sömürü düzenini korumak için, sömürüye karşı çıkan milyonlarca insanın öldürülmesi ve her çeşit katliam göze alınmış durumda. Terör örgütlerinin ardında küresel güçler var. 


Şimdi bu mücadele ve kutuplaşma dünyanın bütün ülkelerinde gizli veya açık devam ediyor. Ekonomiden zihinsel savaşa, her alanda kıyasıya devam eden bu mücadele, ülkeler arasında olmaktan çok ülkelerin içinde ve arka planında beliren küresel irade ile buna karşı çıkanlar arasında. Dünyadaki savaş, küresel sermaye ile bunun ele geçirip yıkmak istediği milli demokratik yapılar arasında. Yok edilmek istenen halkların milli iradesi açısından bu savaş ; özgürlük ve var olma savaşı. Küresel sermayenin I. ve II. dünya savaşı sonrası kurduğu gizli esarete dayalı küresel düzen, zulme ve sömürüye karşı isyan eden halklar tarafından zorlanıyor.


Bu savaşı anlamak ve savaşın taraflarını görmek için kitabi bilgiler, klasik ve resmi söylemler yerine, görünen yapıların ardındaki gizli güç ve ittifakları aramak gerekiyor. Nedense eski dünyanın klasik bilgileriyle düşünmek ve konuşmak moda. Herkes eski gözlükle olayları yorumluyor. Halbuki yeni dünyayı ve olayları yorumlarken kullandığımız zihinsel gözlük, yani paradigma değişti. 

SAVAŞ KİMLER ARASINDA

Dünyadaki savaş, küresel akılla tasfiye etmek istediği ulusal güçler arasında. Küresel akıl, küresel batı ile küresel doğuyu, paranın gücüyle ve paranın devşirdiği vesayet odaklarıyla yönetiyor.  Ülkeler içindeki ve ülkeler arasındaki çatışmalar küresel ile ulusal yapılar arasında. Küresel akıl batıda çok güçlü. Doğuda da güçlü ama kripto yapıları şimdilik görünmüyor. Mesela Çin, gelişimini tamamen küresele borçlu olduğu halde iktidardaki yapı, ulusal Çin gibi davranıyor ama kropto üst aklın uyguladığı politikalar küresel. ABD ile güya savaşıyor. 


Küresel akıl, ulusal güçleri özellikle Rusya ve Çinde tasfiye ettiğinde sinsi savaş bitecek. Çindeki ulusal güç, dünyada küresele direnen ama Çinde uygulanan küresel planlara gözyuman hanedan yapıları. Gerek ABD gerekse Çin de ulusal güçlerin küresel aklı yenecek gücü, aklı ve tecrübesi yok. Bunu Trump döneminde gördük. Trump madara oldu. Seçtiği kadrolar bir haftada tasfiye oldu. Çindeki hanedan güçleri de yenilmeye mahkum. Nereden anlıyoruz : Küresel projeler Çinde tıkır tıkır ilerliyor. Çindeki küresel yapıyla savaşan, küresel ABD değil, ABD ulusalcıları. Ulusal güçler dünyada tasfiye edildiğinde, ABD ile Çin barışırsa kimse şaşırmasın.


Küresel akla karşı koyabilecek başka bir güç şimdilik yok. ABD ulusal güçleri küresel aklı alt edecek mutasyona uğrarsa, dünya için belki kurtuluş umudu olabilir. Aklınıza bazı ülkeler geliyorsa, boşuna umutlanmayın, onlar da maalesef küresel aklın etkisinde. Nedeni ekonomik. Paranın devşirdiği vesayet odakları her yerde. Zaten tüm gelişmiş ülkelerin küresel finansa borcu, 370 trilyon doları aşmış bulunuyor. Borç alan emir alır. Borç veren kuralı koyar, borç alan ise kurala uyar. Uymak zorunda.


Küresel sermayenin elinde sınırsız paranın yarattığı, engin bilgi, teknoloji ve deneyimin eseri küresel bir imparatorluk var. Görünmeyen ama dünyayı parmağının ucunda döndürmeye muktedir bir imparatorluk. Atom bombası sonrası dizayn edilen Japonya ve Uzak doğu, Avrupa işgaliyle dizayn edilen AB ve Ortadoğu ve paylaşılan tüm dünya.  Bu dünya düzeni Yalta konferansıyla kuruldu. İMF, NATO… gibi bir sürü örgütle perçinlendi. Özetle küresel Amerika’yı kuran da, I. ve II. dünya savaşını çıkaran ve sonrasında paylaşımları ve düzeni belirleyen de işte bu küresel irade. AB projesi de bunların tek dünya devletine giderken hazırladıkları proje. Karşı taraf ise, bu sistemi ele geçirmeye çalışıyor.


Bu görünmeyen imparatorluk, ulus devletleri tasfiye edip tek dünya devleti kurmak üzereyken karşısına, ele geçirmek istedikleri milli iradeler çıktı ve oyunu bozuyor. Bu milli demokratik yapılar, küresel sistemin faize, türev ürünlere, borsaya, dövize, ilaca, petrole dayanan tezgahını bozarken, yeni kurallar koyuyor. FED kimin kontrolünde? Zaman zaman su yüzüne çıkan bu savaşın henüz başındayız. Aslında bu savaş, emme-basma tulumbayla trilyon dolarları emen küresel sistemi ele geçirme savaşı.

 Dünyada her alanda devam eden savaşlar, küresel irade ile yok etmeye çalıştığı ulusal iradeler arasında gibi görülse de, bazı olaylar perde arkasında başka bir planın olduğunu gösteriyor. ABDyi kuran irade ile, Çini süperlige taşıyan küresel irade aynı. Rusya ve Çinde komünist devrimi yapan irade de aynı irade. Küresel iradeyle ABD kovboyları ve müttefikleri savaşıyor gibi. Ustalıkla bu imajı veriyorlar ama gerçek böyle değil. İki dünya savaşında bu tezgahı gördük. II. Dünya savaşını kovboylar kazanmasına rağmen dünya düzenini küresel irade kurdu ve parsayı topladı. Dünyada üç ülke her iki güce direniyor. Bu üç ülkenin direnişini kırmak için her türlü yöntem deneniyor. Küresel irade ile kovboylar bazan iyi polis-kötü polis oyunuyla bazan birbiriyle kavga ediyor görünerek bazan da birlikte bu üç ülkeyi çözmeye çalışıyor. Putpereset pagan anlayışı, tahrif ettiği Hristiyanlık ile birleştiren üst akıl, görünmeden bu iki gücü kullanarak tek dünya devletine ilerliyor. Kovboylar Vietnam, Irak, Afganistan, Libyada kötü polis olarak yakıyor yıkıyor işgal ediyor, sonra da sanki geri zekalı gibi tüm zenginlik ve sömürüyü küresel iradeye yani iyi polise terkediyor. Kovboylar bu kadar salak olmayacağına göre, tezgah ezilen ve sömürülen ülkelerin direnişini kırmak için aldatarak dönüştürme üzerine kurulu. Üst akıl tek dünya devletine giderken kovboy saldırısına karşı Çini ve bu bloka girenleri çaktırmadan dönüştürüyor. Bu iki güç birgün birleşecek ve tek dünya devleti kolayca kurulmuş olacak.

Birbiriyle savaşıyor gözüken bu iki kutuptan birisi olan Beşgen yapı yani  Küresel iradeye karşı savaşıyor numarası çeken ABD, istese dünyayı sömüren 100 aileye aşırı vergi koyar, istese dolaylı yollardan araplara yaptığı gibi kılıç dansıyla gizli tehditlerle yardım adı altında servetlerine el koyar, istese bunları tutuklar veya yok eder. Ama istemiyor. Neden mi? Çünkü gerçek patron yani üst akıl ; küresel irade bu 100 aile. Göstermelik tiyatronun adı, iyi polis - kötü polis. Bu şekilde 2 kutuplu bir yapıyla dünyayı sömürürken istediği şekle dönüştürüyor. Dönüştürmek istediği ülkelere bazan birisi, bazan diğeri veya ikisi birden müdahele ediyor. Türkiyede ikisi birden devrede. İkisi de aleyhimize çalışıyor. Birisi ekonomik kriz için bastırırken diğeri yüksek faizle ve gizli dayatmalarla bizi kucağa oturtmak istiyor. Önce kriz ve kaos yaratıyor, sonra paniğe kapılan ülkelere, önceden hazırladığı şablonu geçiriyor. Çünkü panik halinde, toplum ve ülkeler çoğunlukla hata yapar, yanlış karar verir. S - 400 konusunda zorlamanın nedeni yanlışa sevketmek. Milli irademizi çözmek ve kucağa oturtmak için geri adım attırmak. Bu tiyatroyu bilirsek yangından kaçarken doluya tutulmayız. 

 

KÜRESEL RÜZGAR TERSİNE DÖNÜYOR


Son bir yıldır, Amerika ve tüm dünyada anlaşılmaz bir şekilde rüzgarlar tersine dönüyor.  Amerikan dış politikası ve küresel dengeler bir anda ve bilemediğimiz nedenlerle değişiyor. Belki de yıllardır sessiz bir şekilde dünyayı ve kurduğu düzeni seyreden küresel irade, sapmalar üzerine sahaya iniyor. Ekonomik ve siyasi operasyonlara başlıyor. Wikileaks, Stratfor,ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) eski çalışanı Edward Snowden’ın dünya basınına sızdırdığı belgeler yüzünden en yakın müttefikleri ile arasının açılması, ABD içinde cereyan eden kıyasıya derin savaşın yansıması. Buzdağının altını göremiyoruz.Görebildiğimiz şu : küreselciler CİA da etkin. Ulusalcılar yani Amerikan milliyetcileri ise FBI üzerinde etkin olup operasyonları bu yolla yapıyor. Ancak Küreselin binlerce yıllık bilgi ve deneyimi, örgütleri, finans gücü erişilmez ve dünyaya hakim. Amerikada tum partiler ve kurumlarda etkin. Ulusalcıların işi zor.


ABD ve dünyada sürekli dengeler değişiyor. İnsanlık vicdanını ve aklını esir almak o kadar kolay değil. Küresel irade tüm gücüyle yükleniyor. ABD halkının milli iradesini temsil eden Beyaz Saray bile küresel sermayenin baskısı yüzünden sıkıntıda. Sistemi kuran, dünyayı yöneten küresel yapının mesajı çok net : ‘Dediklerimi yapmaz, uyarılarıma kulak asmazsan, elinden tüm imkanları alırım, maaş bile ödeyemezsin. İşlettiğim sistemi durdururum. İnat edersen kulağından tutar atarım, nereden nasıl geldiğini ve gittiğini bilemezsin’.


Küresel sistemin vesayeti altında ‘özgürlük ve demokrasi’ oyununda verilen rolün dışına çıkan oyuncular ve bunlara alkış tutan seyirciler ne yapacağını bilemiyor. Devre arası verildi, hükümet kepenk indirdi. Sistemi kuranlar, dükkanı geçici bir süre kapatıyor. Hizmetleri durdurarak halkı cezalandırıyor. Yönetmenin baskısı yüzünden Obama’nın ve halkın işi zor. Halk için sağlık reformunda ısrar eden Obama bir anda güçten düşüyor. Bir anda imajı sarsılıyor. Mısır’daki darbeye darbe, katliama hayır diyememenin nedeni finansal baskı olabilir. Ekonominin temel kuralı : Parayı veren kuralı koyar, parayı alan kurala uyar.


Esad’ın kimyasal saldırısı karşısında kırmızı çizgileri siliniyor. İran politikası aniden değişiyor. Derindeki çatışma giderek artıyor. Wikileaks, Stratfor, Snowden’ın Rusya’ya iltica etmesi. Putin-Obama görüşmesinin iptali, ABD-Rusya ilişkilerinin gerilmesi. ABD elçiliklerinin birçok ülkede geçici olarak kapatılması… Obama, finansal yapı tarafından zorlanıyor.


Küresel iradenin kullandığı yeni yöntem, zihinsel savaş. Yüksek teknolojiyi kullanarak ülkeleri sarsacak montaj kasetleri vizyona koyarak milli iradeleri sarsarak düşürmeye çalışıyor. Gizli belgelerin ve stratejik belgelerin sızdırılması da aynı amaçla yapılıyor. Wikileaks, Stratfor, Snowden...


Pentagon başkanının Cumhuriyetçi Neoconlarca onaylanmasının arka planını bilmiyoruz. Neoconlar ile AB’deki Hristiyan demokratlar, küresel planda rüzgarı döndürüyor. ‘Medeniyetler buluşması’ projesi, demokrasi yani milli irade rüzgarının kesilmesiyle rafa kalkıyor. İslam coğrafyasındaki demokrasi rüzgarını da küresel güç tersine çeviriyor. Küresel iradenin tersine çevirdiği rüzgarın amacı, medeniyetler buluşması değil medeniyetler çatışması. Bu nedenle Arap Baharını, laik-antilaik çatışmasına çevirmeye çalışıyor.


Türkiye dahil tüm dünyada dengeler ve ittifaklar bozuluyor. Suriye, Mısır ve Türkiye’deki kaosun nedeni bu. Halkın devirdiği diktatör Mübarek hapisten çıkıyor. Demokrasi ve Arap baharı diyen ABD, Suriye’de duraklıyor, Mısır darbesini ve katliamları seyrediyor. Esed, batının verdiği kimyasallarla kadın çocuk demeden katlederken bütün dünya seyrediyor. Suriye operasyonuna katılacağım diyen Suriye’nin mimarı İngiltere, aniden yan çiziyor. Suudiler İsrail ve batının tezgahladığı, Mısır’ı Filistin’e çeviren SİSİ darbesini desteklerken gerçek yüzünü göstermiş oluyor. Bu kaypak ve kalleş ortamda, mazlumların tek dayanağı Türkiye. Küresel gücün karşısında Beyaz Saray dahil herkesin çekindiği bir dünyada, hak ve adaleti savunan, zulme ve sömürüye karşı çıkan Türkiye yalnız kalıyor.


KÜRESEL İRADENİN GÜCÜ NEREDEN GELİYOR?


Küresel sermayenin sınırsız gücü ve bilgisi nereden geliyor? Bilimsel araştırmalar, AR-GE ve teknoloji merkezleri, bilimsel ve teknolojik keşifler, patentler, dünyaya hükmeden yüzlerce küresel şirket ve bunlardan sürekli kazanılan trilyonlarca dolar. 147 küresel şirket dünyaya yön veriyor. Sadece Wallmart’ın cirosu bile ülkemizin tüm şirketlerinin toplamından fazla. Son yüzyılın keşiflerini  zihninizde silin, orta çağa geri döneriz. Akıl oyunuyla insanlığın birikimini asırlardır yutan asıl kaynak ise, Bermuda şeytan üçgeni ; borsa, faiz, döviz. Bu devasa para ve bilginin kurduğu ve yönettiği kurumlar, bilim dünyası, gizlice ele geçirdiği veya sızdığı sendikalar, STK’lar, vakıflar, dernekler, dini örgütler, cemaatler, tarikatlar, çeşitli gizli örgütler…


Küresel sistem, bu devasa yapıyla paranın nüfuz ettiği her yerde gücünü gösteriyor ve siyasete yön veriyor. Hepsinden önemlisi, küresel medyayı kontrol ediyor ve zihinleri yeni kurmak istedikleri tek dünya devletine doğru formatlıyor. Kullanılan yöntem ise tam bir akıl oyunu : Açık toplum denilen devşirme  sistemi. Emme-basma tulumbayla  biriken devasa servetin kırıntılarını kullanarak, ezilen halkların aldatılması ve böylece ebedi sömürü zincirinin kurulması. Küresel yaşam tarzıyla beyinler formatlandıktan sonra artık tercihleri belirleyen özgür irade değil küresel sistem olacaktır. Modern köleliğe tabi olan toplumları, özgürlük ve demokrasi masalıyla uyutma zamanı gelmiştir artık. Nasıl olsa tercihleri ve iktidarları medya yoluyla belirleyen küresel sistemdir.


Bu oyunu farkeden halklar, devletler ve iktidarlar ise buna karşı çıkıyor ama nafile. Bu akıl oyunu, kara delik gibi ülkeleri içine çekiyor. Kurtuluş neredeyse imkansız, Zulme ve sömürüye başkaldıran acımasızca eziliyor. İşte Mısır. Herkes Rusya gibi güçlü ve şanslı değil. Rusya komünist sistemi ve sonrasında iktidarı ele geçirmek isteyen oligarşiyi yerle bir etti. Küresel iradenin iç etmeye çalıştığı Ukrayna'dan Kırım'ı her şeyi göze alıp kopardı.


2008′de küresel krize sokulan dünya, yıllardır serum ve morfinle yani basılan sıcak paralarla oyalandı. Şimdi de bu sahte tedaviyi keserek serum ve morfine alışan ülkeleri, yeni bir küresel krizle tehdit ediyorlar. Morfin ve seruma bağımlı ülkelerin şoka girmesi ve yeniden küresel doktorun eline düşmesi isteniyor. Yapılacak tedavi ise belli : Hasta, küresel makinaya bağlanacak. İşte emme- basma tulumbayla, dünyanın kanını(zenginliğini) emip, yerine serum(karşılıksız para) basarak dünyayı sömüren, krize ve şoka sokan akıl oyunu bu.


Küresel yapıya son 10 yılda, sadece cep telefonları ve geyik muhabbet için çeyrek trilyon dolar hediye ettiğimizi hatırlayalım. Bu sadece devede kulaktır. Alkol, sigara, uyuşturucu, kumar, fastfood, kola, meşrubat, kahve, janjanlı gıdalar, GDO, kimyasallar, ilaçlar, petrol, taşıt, uçak, turizm, medya… yoluyla küresel dev şirketlere aktarılan trilyonlarca dolar, küresel sistemin her şeyi satın alan ve yöneten, kimsenin karşı koyamadığı görünmez ama hissedilir gücünü oluşturuyor.


DİN SAVAŞINDA HEDEF : MODERN PUTPERESTLİK


Asırlar önce Amerika’ya göç sırasında, nasıl ki ‘dışı Hristiyanlık içi Musevilik’ olan inanış, yeni dünya dini olarak ısmarlandı ise,  şimdi de bunların üzerine light İslam ambalajıyla hazırlanan Holistik din, modern dünyanın yeni dini olarak sunuluyor. İslami ambalajin, içindeki pakete uygun olması için önce İslam’ı değiştirmek gerekiyor. Bu amaçla Kur’an  ve İslam’dan bu ambalajı bozan konular sinsice çıkarılıyor. Hz. Muhammed Allah’ın resulu ise ve Allah katında geçerli tek din İslam ise, dinlerin kardeşliği nasıl olacak? Bu yüzden İslam dininin kokteyl dinine uygun, light dedikleri şekle dönüşmesi lazım. Özetle yapılan bu.


Küresel irade, paranın gücü ve büyüsünü kullanarak asırlar önce, elma şekeri gibi Musevilik üstüne hristiyanlığı nasıl kapladı ise, şimdi de bu ikisini İslam’a bulayıp yepyeni bir ambalajda sunmak istiyor. Böylece insanoğlunun gerçek Hak din arayışını da sabote ediyor, aldatıyor. Bir taşla iki kuş : hem kendi çıkarlarını pazarlıyor, hem de insanın özgürlük arayışını saptırıyor. Bu amaçla dini örgütler, vakıflar, cemaatler içine sızıyor ve bu yapıları, yeni Holistik din projesine uygun olarak kullanıyor. Her çeşit hile, desise ve entrikanın kullanıldığı bu aldatma kıyamete kadar sürecek. Kimin kimden yana olduğu belirsiz bu karanlık savaş sınır tanımıyor. Küresel şeytanın devşirdiği bir avuç besleme din ajanı, İslam’ı dejenere etmek için akıl almaz yöntemler kullanıyor. Bu hedefe uygun dini örgütler sinsice klonlanıyor.


Kitleleri birbirine düşürüp kardeş kavgası çıkarmak için biat ve itaat zinciriyle esir alınan örgütler, gece gündüz çalışıyor. Bu savaşta ayakların beyne karşı çıkma hakkı yok. Beyin ne derse ayaklar emre uyacak. İslam aleminde kaos, çatışma ve iç savaş çıkarmak için isteyen bu zihinsel terör, önce İslam’ı sonra masum beyinleri formatlıyor. Hasan Sabbah bin yıl önce üçbeş kişiyi öldürürken, bu zihinsel terör, İslam’ı önce değiştirip sonra yok etmeyi amaçlıyor. Şeytani planın hedefi, zulme ve sömürüye karşı olan İslam’ın genlerini değiştirmek, küresel sömürüye uyumlu hale getirmek. Küresel şeytan, yeni dünya dini maskesiyle modern putperestliği ve şeytana kulluğu dayatıyor. Bu zihinsel terörle İslam’ı dejenere etmek için mazlum Müslümanları kullananlar, Haşhaşi’lerden daha tehlikeli. Haşhaşi’ler, bunların yanında bir hiç. Çünkü bunlar tüm Müslümanların Tevhid inancını öldürmek ve yerine modern putperestliği inşa etmek istiyor.


Bu modern sömürü düzeni, yediğimize içtiğimize harcadığımıza kadar her şeyi dayatan yaşam tarzı olarak karşımıza dikiliyor. İnsanlık alemi, hangi inanca sahip olursa olsun tüketime dayanan bu Piyasa dinine göre yeniden formatlanıyor. Modern putperestliği zihinlere aşılayan küresel mehdiler piyasa dininin elçileri, en ücra yerlere kadar nüfuz eden küresel şirketler melekleri, herkesin sürekli tavaf ettiği gökdelen ve AVM’ler ise, sanki yeni dinin kabesi ve tapınakları. Renkli camdan el sallayan süslü kuvvetler sanal cennetin hurileri. Kredi kartları, piyasa tanrısının güya rahmetini dağıtıyor. Tesbih edilen yeni putlar; borsa, faiz, döviz ve para. İnsanlık aleminin binlerce yıl sonra geldiği yer, kabeye kadar İslam’ı kuşatan modern putperestlik.


Bu küresel proje kapsamında, asırlardır hüküm süren dinlerin altı oyuluyor. Bu amaçla devşirilen sözde din adamları, şeytani yöntemlerle inançların temellerini sarsıyor. Müminler arasına şüphe, nifak, fitne tohumları serpiliyor. Klasik dinler yerine pazarlanacak kokteyl dinine uygun ortam hazırlanıyor. Küresel şeytan, bu yeni dine inananlara tanrı payesi ve cennetin anahtarlarını veriyor. Günah, haram ve cehennemin olmadığı bu yeni dinde, bir şeyin olması için onu aklınızdan geçirmeniz yeterliymiş. İçimizdeki şeytanı kışkırtan sahte mehdiler, inançları inkarla siliyor ve yerine narsistik quantum masalı yüklüyor. İçindeki şeytanı tavaf eden herkes, bu sahte dinin hacısı oluyor.


Bu amaçla tüm dini değerler, inançlar ve kurallar küresel mehdilerin elinde kuşa çevriliyor, altüst ediliyor ve yok hükmünde. Peygamberlerin Hazreti sıfatı bile bu amaçla yok ediliyor, dalga geçiliyor. Kelimeyi Tevhid’den Hz. Muhammed Allah’ın resulüdür gerçeği de bu kapsamda siliniyor. Şeytanın yeni oyunu bu. Peygamberleri sıradan postacı haline getirip devre dışı bırakmadan, yeni kokteyl dini nasıl pazarlanacak? Hak dinler ve peygamberler hakkında çıkarılan şüphe ve fitnenin amacı da bu. Bir sürü din ajanı, sürekli kin, nifak ve fitne kusuyor. Amaç belli : Müminler şaşırsın, şüpheye düşsün, neye ve kime inanacağını bilemez hale gelsin. Amaç insanları dinden soğutmak. Küresel şeytanın mehdileri zihinsel savaşla insanları sürekli aldatıyor, birbirine düşürüyor. İslam alemindeki kardeş kavgası bunların eseri.


Bir anda piyasaya çıkan din ajanlarını da unutmayalım. Onların misyonu farklı : Dünyadaki küresel sömürüyü gizlemek ve sömürü altında inleyen müslümanları zengin müslümanlara karşı kışkırtmak ve çatışma çıkarmak. Küresel oligarşi yerine, İslami sermayeyi hedef göstermek. Sanki dünyayı yeni yeşeren Müslüman zenginler sömürüyor da bunlar onlara karşı savaş açmış. Küresel sermayeden ve asırlardır onun acımasız sömürüsünden tek kelime bahseden yok.


İslam dünyasını sömüren, kan revan içinde bırakan küresel emperyalizmi çok güzel gizliyorlar. Küresel sömürüye karşı müslümanlar nasıl mücadele etmeli, ondan bahseden yok. Verilen görev, kafalarındaki dini silah gibi kullanarak inananları yanıltmak. Sömürüden bitap düşen ülkelerde, Müslümanlar sömürüden arta kalanları paylaşırsa sorunlar çözülürmüş. İç düşman yaratma ve inananları birbirine düşürme mizanseni,  dış ve iç oligarşik yapıyı gizlemek üzerine kurulu. Zavallı İslam aleminin başına gelen musibetlerin nedeni, gözü, kulağı ve beyni olması gereken bilim ve din adamlarıyla, aydın kesiminin küresel güçlerin oyuncağı olması. Bunların bağımsız ve özgür olamayışı, kötü kaderimizin asıl nedeni.


Bu savaş, zihinsel kölelik düzenini getirmek isteyenler ile buna karşı çıkanlar arasında. Herkesi şüpheye düşüren bu savaşta taraflar, yöntemler ve silahlar değişik. Darbenin nasıl, nereden ve ne zaman geleceği meçhul.  Zihinsel, kültürel ve ekonomik savaşın amacı milli iradeye diz çöktürmek. Bu savaşta; tarafları, yöntemleri, kullanılan silahları bilmeden ayakta kalmak mümkün değil. Öncelikle vücudumuza yayılan küresel parazitlerden kurtulmak gerekiyor.


SAVAŞIN YÖNTEMLERİ :


SS (Seve Seve ya da…) ve SSS (Seni Sana Öptürme)


Milli iradeyle bunu yıkmaya çalışan küresel irade arasındaki savaş, giderek keskinleşiyor. Bu savaşın izlerini bizde de görüyoruz. Sürekli halk hareketleri düzenlenerek milli iradeyi sarsma egzersizleri ile, darbe piyasası canlı tutuluyor. Kimse bunlardan yarar sağlayacağını zannetmesin. Kimse kendine pay çıkarıp dış kaynaklı planlara destek vermesin. Batının şeytani planında kan, ızdırap ve gözyaşı vardır. İnanmayan Irak’a, Mısır’a, İslam ülkelerine baksın. Aslında bu hain plan, İslam ülkelerini perişan etme planıdır. Batıdaki ekonomik krizin çaresi, İslam ülkelerini sömürmekten geçiyor. Bunun yolu da SS (Seve Seve kabul et ya da darbeyi yersin) ve SSS yöntemi yani (Seni Sana Öptürme). Kutuplara ayırdıkları halkı, birbirine tokuşturma. Mısır sömürüye karşı çıktığı için, önce SS, sonra da SSS ile cezalandırıldı.


Medya ve ekonomi silahıyla kitleleri aldatma ve yanıltma bunların uzmanlık alanı. Özellikle İslam ülkelerini ve halklarını birbirine öptürme ve müslüman kanı akıtma konusunda bir asırdır tecrübeli. Hangi ülkede kimi, nasıl kışkırtarak sokağa dökecekler çok iyi biliyorlar. Meydanlardan küresel çapta canlı yayınlara kadar her şey çok iyi planlanmış. Bu meydanlarda sürekli isyan egzersizleri yapılıyor. Günü geldiğinde bunlar tek hedefe doğru yeniden vizyona konacak. İstihbarat ve güvenlik örgütleri ise bu küresel organizasyon ve saldırı karşısında hazırlıksız. Küresel güçler, her çeşit yapıya sızmış ve çok güçlü.


Adamlar sosyal medyayla halkı sokağa dökecek şirketler kurmuş ve bir anda toplumu meydanlara topluyor. Ancak bu küresel eylemlerin ortak özelliği küresel sömürüye karşı değil, milli iradeye karşı olması. Çoğunda dış güçler sponsör. Buna karşı gelişen ve milli iradeye sahip çıkan masum halk hareketleri ise göstere göstere gelen darbelerle bastırılıyor. Gizli saklı yok, sömürüye karşı çıkarsan darbeyi yiyorsun. Batılı elçiler darbenin açık açık kirveliğini yapıyor. Batının demokrasi anlayışı bu.


Dünyayı sarsan küresel eylemler Brezilya’dan Mısır’a kadar planlı, programlı ve organize başlıyor. Örneğin 170 ülkenin sendikaları ve örgütleri bir anda Türkiye’yi kınıyor ve cephe alıyor. Borsalar çöküyor, döviz ve faiz artıyor, para çekiliyor. Tam bitti derken, hemen bir başka düğmeye basılıyor. Ekonomik krizler çıkarıyor çünkü paranın kontrolü ve bilgisi elinde. Devletler ise şaşkın ve çaresiz, ne yapacağını bilemiyor. Çünkü sosyal medya silahıyla bir anda ve her yerde kendisine kışkırtılan, düşman değil kendi halkı.


Türkiye 60-70 yıldır küresel Amerika’nın müttefiki. Son yıllarda ise ABD de iktidar değişti ve oradaki gizli mücadele dünyayı etkiledi. 11 Eylül sonrası küresel sermaye ile çatışan güçler, sağlıktan ekonomiye eski politikaları kökten değiştiriyor. Küresel yapı ise yukarıda özetlenen sınırsız gücünü yakınlarda harekete geçirmeye başladı. Faiz, döviz, borsa ve ekonomideki gücünü kullanarak, halkın bir bölümünü masum ve haklı isteklerle milli iradeye karşı kışkırtarak, iktidarları ele geçirmek istiyor. Mısır’da darbeyle de olsa yönetimi ele geçirdi.


BU SAVAŞ ÇOK FARKLI


Bu sinsi savaş, pek çok ülkede değişik alanlarda ve düzeylerde devam ediyor. Wikileaks, Stratfor, bilgi sızdırma, algı yönetimi ve gizlice yapılan dinleme savaşları, küresel ve milli iradeler  arasındaki mücadelenin diğer boyutu. Küresel güçlerin kontrolündeki eski Amerika değişiyor. Yeni Amerika’da küresel güçlere karşı olan milli iradenin sesi giderek yükseliyor. Bundan 10 yıl önce, dünyanın finans merkezi Wallstreet’in işgali kimin aklına gelirdi? Bütün engellere rağmen mazlum ve fakir halk, sağlık hizmetleri almaya başladı. İnsan yerine konmayan, kutularda yaşamaya mahkum 60 milyonluk bölümü sağlık hizmetine kavuşuyor.


Yeni Amerika, savaşlar ve sömürüyle anılmak istemiyor. Ekonomik sömürü ve istismara karşı ciddi önlemler, küresel tarafın sinirlerini bozuyor. Faizler sıfırlandı. Türev ürünlerle fırıldak çevirip halkın birikimlerini götürme yasaklandı. Yeni yönetim, zenginden alıp fakire vermekle suçlanıyor. Ancak doların kontrolü hala küresel sermayenin elinde. Onlar basıyor ve satıyor. İşte dünyadaki kıyasıya mücadelenin kaynağı burası. Buradaki gizli çatışma dalga dalga dünyaya yayılıyor ve kendine yeni müttefikler buluyor.


Irak, Tunus, Libya, Mısır, Suriye… Arap baharı bu. Her iki tarafın Orta-doğu, AB ve dünya projesi farklı. Çin ve Hindistan’ın son 50 yılda yükselmesi küresel gücün eseri. Bütün teknolojiyi ve sistemi bunlar kurdu. Yoksa ki Mao devrimi, Çin’i dümdüz etmişti. Bilim, teknoloji ve eski Çin uygarlığı kültür devrimiyle dümdüz olduktan sonra, bugün Çin, nasıl oldu da dünya devi oldu? İngiliz sömürüsü altında sokaklarda yatacak duruma düşen Hindistan bugün nasıl süpergüç oldu? Uzaylılar mı yardım etti. Araziyi dümdüz ettikten sonra ekip biçen bu küresel irade. Binlerce yıllık derinliği olan milli yapı ile ekonomik ve teknolojik gelişimi sağlayan küresel yapı arasındaki uyum, Çin’in önlenemez yükselişini sağlıyor.


Dünyadaki yeni kutuplaşmada bu iki güç, kendi ekibini oluşturmaya ve diğerini tasfiye etmeye çalışıyor. Cihan harpleri sonucu dünya düzenini kuran küresel iradenin Yalta ile kurulan düzeni ve ekibi tüm dünyada tasfiye edilmek isteniyor. Gizli ve açık iktidarlar değişirken iki güç arasındaki savaş kızışıyor. Dünyadaki bütün sancılar buna bağlı. Bahar olayı da bu. Dünyadaki çatışma da bundan doğuyor. Bilim sebep sonuç ilişkisi kuran disiplinin adıysa, gözlemlerden çıkan sonuç bu.


Bu savaşta eski dünya düzeninin mimarı olan küresel sermaye sürekli mevzi kaybediyor. Wall Street işgali, faizin sıfırlanması, türev ürünlerin kısıtlanması, ilaç lobisine gelen cezalar, alkol, fastfood ve cola’ya gelen kısıtlamalar… Geçen ay küresel sermayenin 32 trilyon dolarlık off-shore hesaplarına el konuldu. Varlık barışıyla küreselin elemanlarına vergiler konacak. Konu çok uzun ama kısa özeti bu.


Yıllardır sessiz sedasız tek dünya hedefi için çalışan küresel iradenin, elindeki gücü kaybetme korkusuyla karşı saldırıya geçtiğini görüyoruz. İki taraf arasındaki savaşın giderek derinleşmesi bekleniyor. Rusya, Brezilya, Mısır, Suriye, İran ve Türkiye ısınıyor. İsrail’in çevresi temizleniyor. İran saldırısı öncesi sıra Lübnan’da. Ekonomik kriz, halk hareketleri, terör, kargaşa, kaos, suikastler ve 11 Eylül benzeri olayları bu açıdan değerlendirmek ve önlemleri artırmak gerekiyor. Çünkü kilit ülke Türkiye. Yeni dünyanın kaderini, bizimle olan belirleyecek. Bizim tarihi mirasımız ve jeopolitik yerimiz çok önemli. Bu yüzden herkes bizi elde etmeye çalışıyor.

Küresel - ulusal çatışması dalga dalga yayılıyor. İç ve dış savaşlar kapıda. ABD de çatışma ve kaosun sonunda, darbe veya postmodern darbe olabilir. Küresel iradenin en iyi bildiği yöntem asırlardır yaptığı gibi iç ve dış savaşlarla kriz ve darbelerle rakiplerini tasfiye etmek. Evangelist öğretiye dayanan Beşgen yapı da aynı yöntemleri kullanabilir. Benzer çatışmalar, iç ve dış savaşlar Avrupayı da içine almaya hazırlanıyor. Ekonomiden siyasete dünya tarihinin en büyük krizi bekleniyor. Açlık, kıtlık, salgın hastalıklara karşı enerji, gıda, ilaç ve  aşı konusunda hazırlıklı olmamız gerekiyor. Dünyayı ele geçirme savaşında, Türk İslam aleminin paylaşımı heriki tarafın ilk hedefi. Teknolojik üstünlüğü olmayan ülkelerin yaşama şansı yok.

ZİHİNSEL SAVAŞ DEVAM EDİYOR


Bu savaş diğer savaşlara benzemiyor. Kullanılan yöntemler, küresel gücün keşfettiği ve çok iyi bildiği yöntemler. Bu yöntemi bilmeyenler, domino taşı gibi devriliyor. Algı yönetimi ve zihinsel savaşla yönetimler değişiyor, ülkeler bölünüyor, iç savaş çıkıyor ve yönetimler kontrol altına alınıyor. Bu savaşı bilenler, yıllar öncesinden masum görünüşlü faaliyetlerle, toplumun etnik, dini, sosyo-kültürel ve ekonomik durumlarını ayrıntılı olarak çalışarak hassas sinir uçları üzerinden planlar hazırlıyor. Yöneten akıl, bir anda dünyanın pek çok ülkesinde milyonları sokağa dökebiliyor. Tabii amaç, yöneten akıl için farklı olduğu gibi, sokağa dökülenler için de farklı. Halklar demokrasi, özgürlük, bağımsızlık, adalet, yoksulluk ve yolsuzluk gibi herkesin hemfikir olduğu güzel amaçlar için sokağa dökülürken, yöneten akıl sosyal medya silahını çok iyi kullanarak farklı hedeflere götürüyor.


Bu mücadele bizim dışımızda ama, istemesekte içindeyiz. Dünyanın merkezinde oturup, etliye sütlüye karışmadan vaziyeti idare etmek mümkün değil. I. Cihan harbini hazırlayan ve bu savaşla Osmanlı mirasını  paylaşan, haritaları çizen ve bizi Anadolu’ya hapseden küresel gücün dayattığı herşey değişecek gibi duruyor. Biz bu tepişme sırasında arada ezilmeden, yok olmadan yaşamaya çalışıyoruz. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma riski, her durumda mevcut. Ancak, 2 milyara yakın İslam alemi, Orta Asya ve Afrika bize inanıyor ve güveniyor. Sömürgeci batıya güvenmiyor. Dünyanın acımasızca sömürülen ülkelerindeki gariban halk bile sömürgeci yüzü, maske taksa bile tanıyor.


Bu savaşta hiç bir şey göründüğü gibi değil, hiç bir şeyde bilindiği gibi değil. Küresel irade, kullandığı yapıları ulusalcı gibi göstermeye çalışıyor. Ama her ne hikmetse bu ulusalcı yapılar küresel plana uygun hareket ediyor. Örnek mi : Darbeleri, oligarşiyi ve SİSİ gibi halk düşmanlarını destekleyen ulusalcı blok, küresel sermayenin hizmetinde. Halkcılık, demokrasi ve sermaye düşmanlığı maskesi bir anda düşüyor, kimin kime çalıştığı ortaya çıkıyor. Sömürgeci güçler, Osmanlı’nın yıkımı ve Anadolu işgalinde kullandığı devşirme kitlesini sinsice kışkırtıyor.


Dostu düşman, düşmanı dost gösteren bu karanlık savaşın cereyan ettiği en önemli yer beynimizin kıvrımları. Bu zihinsel savaş, eski algıları ve değerleri zihinsel soykırımla yok ederken, zihinsel işgalle yeni algıları ve değerleri beynimize yüklüyor. Artık dünyayı bu gözlüğün ardından izlemek ve yaşamak zorunda kalıyoruz. Her çeşit medyanın kullanıldığı bu zihinsel siber savaşı bilmemiz gerekiyor. Beynimizi başkalarının kullanmasını engelleyen Milli Algı Merkezi’ne ihtiyaç duyuyoruz.


GERÇEK ÖZGÜRLÜK SAVAŞI


Bu savaş, bizi bağımlı yapan küresel faiz, hastalık ve sömürü sistemine karşı yapılan bağımsızlık ve özgürlük savaşı. Keşfettiği ile değil, tükettiği ile övünenin bu savaşı kazanma şansı yok. Bu savaşı kazanmanın en önemli yolu, bilim ve teknolojide devrim. Milletler ancak bu şekilde ayakta kalabilir, yoksa ayaklar altında kalır. Artık sokaklarda bağırarak özgür ve bağımsız olma dönemi bitti. Filistin’den Afganistan’a İslam aleminin sefaleti ve zavallı durumunun asıl nedeni bu. 57 İslam ülkesi, bir İtalya etmiyor. Bilim ve teknoloji üretemezseniz yeni kurulan dünyada sömürge olacaksınız. Yani kendi uçağınızı, kendi tankınızı, kendi helikopterinizi, kendi silahınızı, kendi aşı ve ilacını yapamazsanız, sömürge olacaksınız. Mesele bu kadar açık ve net. Kaosa düşen toplumlar, bunları yapmaya vakit bulamayacağı için sömürge olacak.


Bu savaşın galibi, insan bedenine ve onu yöneten beynine hükmedecektir. Bu savaşı; ya biz kazanacağız ve gerçek anlamda özgür olacağız, ya da ipleri dış dünyanın eline teslim edecek ve modern köleler olacağız. Yaşam tarzının beynimize ve bedenimize dolanan iplerini, ya derin irademizle keseceğiz, ya da küresel robot olacağız. Seçim bizim.


Unutmadan söyleyelim. Küresel sermayenin beyni: Küresel finans, medya, petrol, savaş, uyuşturucu, kumar, alkol, sex lobisi… ve bu lobilerin ardındaki malum ülkeler ve güçler. Savaşın yoğunlaştığı bölgeler ise asırlardır ezilen ve sömürülen Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika. Onun için Türkiye, bu alanlarda çalışmak zorunda ve durmadan çalışıyor. Milletimizin fedakar evlatları, ezilen halkların yardımına koşuyor. Özgürlük ve bağımsızlık marşımızın misyonunu dünyaya yaymak için çırpınıyor. Ancak komuta merkezi yabancı istihbarat örgütlerinin elinden alınmalı ve millileşmelidir.


Dünyayı sömüren ve kana bulayan tüketim hırsının tek tedavi yolu bizim gönül dünyamız, dünyanın yaşam sigortası. Sömürüyü yasaklayan, kul hakkını esas alan, karıncayı bile incitmeyen milli kültürümüz barışın ve huzurun temeli. Bu ilacı hasta dünyaya ve insanlığa sunacak aydınımız, dünyayı kan, ızdırap ve gözyaşına bulayan anlayışın peşinden koşuyor, ondan medet umuyor. Beyin nakli nasıl yapılır?  



 




Bu yazı 5,795 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    13,472 µs