En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
2 Haziran 2008

SU SAVAŞI DEVAM EDİYOR



 

Uyanın!  Suyumuz elden gidiyor

 

Hemen Fırat, Dicle, Manavgat suları akla geliyor. Küresel iklim belasının kuruttuğu ve çevre felaketine yol açan hastalıklı yaşam tarzının kirlettiği, hayat kaynağımız olan dereler, nehirler, göller akla geliyor...

Esas kaybettiğimiz; boyalı ve asitli sıvılarla aldatılan zavallı bedenimizin özü, hayatın temeli olan suyumuz!  Kana kana içmemiz gerekirken elden giden O !

 

Doğduğumuzda vücudun % 70’i su iken, sağlıksız yaşam tarzı ve yaşlanmanın  acımasız sonucu, vücudumuzun su oranı zamanla azalıyor. Ölüme doğru vücudun su oranı % 50’ye doğru inerken, kuruyan bedenimiz kısalıyor, pörsüyor, halsiz ve cansız düşüyor...

 

Hayatın temeli ve özü olan

suyumuzu kaybediyoruz

.

• Bir tarafta; musluklardan akan tatsız ve kirli sular. İnsanı su içmekten tiksindiriyor... 

 

• Diğer tarafta; her dakika reklamı yapılan şekerli, kafeinli, sodyumlu, bir sürü katkı maddeli renkli sıvılar ve alkollü içkiler... Buz gibi, bizleri serinleten sonsuz bir keyif. Hangisini içersiniz?

• Batı dünyasının su yerine diğer sıvıları içme alışkanlığı bize de bulaşıyor. Yemeklerde ‘ne içersiniz?’ sorusuna karşı, suyun dışında içki ve meşrubat istemek moda oldu. Boyalı sıvı ve içkiler modern yaşamı, ıkına sıkına su isteyenler ise sanki uygar olamayanları temsil ediyor. 

Su içmeyi unutuyoruz,

farkında mısınız?

 

• Su içme geleneğimiz giderek kayboluyor. Zaten aşırı yeme alışkanlığı yüzünden gerilen midemiz de suya yer kalmıyor ki...

 

• Midenin üçte birinin besin, üçte birinin su, geriye kalan kısmının boş bırakılması gerektiğini uygulayan var mı? Tıka basa mideyi dolduruyoruz.

 

• Hastalık üreten yaşam tarzımız, yanlışların doğal bir sonucu. Yaptığımız temel bir yanlışı, başka yanlışlarla düzeltmeye çalışıyoruz. Sonuçta kendi kendimizi hasta ediyoruz.

 

Acıkmadınız,

susadınız,

su içiniz!

 

• Günümüzün modern yaşam tarzı, ticari olarak üretilen her çeşit içeceğe karşı insanları bağımlı hale getirmektedir. Çocuklara su içmeleri öğretilmiyor. Kola, gazoz ve meyva sularına bağımlı hale gelmektedirler. İmal edilmiş meşrubatları içerek vücudun su ihtiyacını tam olarak karşılamak mümkün değildir. Ayrıca bunların tadının aranan tat haline gelmesi, bunlar olmadığında su içme isteğini de otomatik olarak azaltmaktadır.

 

• Bu içeceklerin beynimizde yaptığı değişim sonucu susuzluğa ait sinyalleri açlık olarak algılıyor ve sanal açlığımızı ve gerçek susuzluğumuzu gidermek için sürekli bir şeyler atıştırıyoruz. Yiyip içtikçe su ihtiyacımız daha çok artıyor ama ihtiyacımız olan gerçek suya bir türlü kavuşamıyoruz. Bu kısır döngü içinde giderek şişmanlıyoruz.

 

• Neden Amerikalıların çoğu aşırı kilolu? Çok temel bir yanılgı yüzünden! Ne zaman susadıklarını bilmiyorlar, ayrıca sıvı ile su arasındaki farkı da bilmiyorlar. Susuzluk ve açlık hissi, beynin ihtiyaçlarını belirtmek için eş zamanlı olarak oluşur. Susuzluk hissini tanımıyoruz ve her iki göstergenin de yeme dürtüsü olduğunu sanıyoruz.

 

• Su içmek gerekirken biz yemek yiyoruz. Yemekten önce su içerek kilo veren insanlar, bu iki hissi birbirinden ayırabilmeyi başarmışlardır. Su alımına ilişkin bir dürtüyü fazla yemek yiyerek gideremezsiniz.

 

• Vücudun su ihtiyacının hatalı bir şekilde kimyasal ürünlerle susturulması bizi hasta ediyor. İnsanlar susuzluk hissini, su ihtiyacına dair algılarını yitiriyor. Su ihtiyacı olduğunu algılayamayan insanlar, yaşları ilerledikçe giderek artan bir şekilde su kaybına uğrar. Susuzluğumuzu başka içeceklerle düzeltmeye çalışmak ise daha fazla karışıklığa yol açar.

 

• Su yerine neskafe veya kola içilirse ne olur? Bunların içinde bulunan kafein gibi idrar söktürücü maddeler, su kaybının artmasına yol açarlar. Kafein, şeker ve sodyumlu katkı maddelerinin idrarla atılırken su kaybına yol açması, oluşan susuzluğun açlık gibi algılanması, yeme krizleri...

 

• Bütün bunlar, arka planda gelişen olayların sadece bir bölümüdür. Yüksek tansiyon, metabolik sendrom, şişmanlık ve şeker hastalığı gibi yaygın sağlık sorunlarına yol açan  katkı maddelerini, sodyum ve gereksiz kalorileri yükleyen, bu çeşit meşrubat ve içkilerdir. 150 yıl öncesine göre kola-gazoz tüketimi Amerika’da 500 misli artmış bulunuyor.

 

Yeni intihar yöntemi:

Gazlı içecekler

 

• Gazlı içecek endüstrisi reklam için milyar dolarlar harcıyor. Bu pazarlama eylemi; oyuncaklar, çizgi filmler, yarışmalar, oyunlar, televizyon, radyo, dergi ve internetle çocukları hedef alıyor.  

 

• Reklamı yapılan bu içeceklerin içi cadı kazanı gibi. Diyet içeceklerde kullanılan aspartam, sitrik asit ve yapay aromalar potansiyel bir nörotoksin. Kafein  yüksek miktarlarda alındığında özellikle çocuklarda böbreküstü bezinde tükenmeye ve nörolojik bozukluklara neden olabilir.

 

• Kafeinin yasak olan uyuşturuculara benzediği unutulmamalıdır. Özellikle çocuklar kafein içeren bu içkilerin bağımlılık yapan özelliklerine karşı savunmasız durumda. Hayatın erken evrelerinde vücudun bu keyif veren kimyasallarla uyarılması, okul yaşı döneminde çocukları daha güçlü uyarıcı maddeler kullanmaya iter.

 

Gazlı içecekler; şişmanlık, diyabet, diş çürümesi, kemik erimesi ve kırıkları, kalp hastalığı, beslenme bozuklukları gibi sağlık sorunlarına neden olur. Gazlı içeceklere eklenen fosforik asit ise kalsiyum kaybına yol açar. Bunların yüksek oranda tüketimi ve sütün daha az içilmesi, ileri yaşlarda kemik erimesine neden olarak toplum sağlığını tehdit ediyor. Diş hekimleri ise, düzenli olarak  içenlerde ön dişlerin minesinin kaybolduğunu belirtiyor. Mide asidinin yükselmesi nedeniyle oluşan mide ağrısı ve yanma hissi ise bu içecekler bırakılırsa kaybolur.  

 

Meyve suları ise, daha sağlıklı olduğu düşüncesiyle tercih ediliyor. Aslında, meyve suyu üretimi endüstriyel bir işlem. Bütün olarak sıkılıp tankın içine gittiği için kabuğundaki kimyasal böcek ilacı kalıntılarını da içmiş oluyoruz. Meyve suları yüksek sıcaklıkta pastörize edilmesine rağmen ısıya ve basınca dayanıklı mantarlar yaşayabilir. Meyve sularının şeker içeriği de yüksektir ve dişlere en az gazlı içecekler kadar zarar verir. Eğer meyve suyu içmek istiyorsanız, kendi meyve suyunuzu kendiniz sıkın. Meyve cenneti olan ülkemizin her köşesinde taze meyve suyu sıkan ulusal bir zincirin kurulması çok mu zor?  SAĞLIK İÇİN’ büfelerinde; su, az yağlı süt ve ayran gibi içecekleri de bol bol satabilirsiniz.

 

Vücudunuz su istiyor,

meşrubat ve içki değil !

 

• En önemli yanlış, anne ve babaların çocuklarına ‘evladım, mideni suyla şişirme’ diye sürekli olarak telkin ve dayatma da bulunmasıdır. Doğal su içme isteğini yok eden buna benzer virüslü programlar, çocuklarımızın beynine ne yazık ki onları koruması gereken anne babaları tarafından hem de koruma içgüdüsüyle, farkında olmadan defalarca yüklenmiş oluyor.

 

• Yeterli su içmediğimiz zaman, vücuda su temin etmek için yapacak tek bir şey kalıyor; sodyum tutmak. Bunun için devreye giren Renin - Anjiyotensin sistemi su ve tuzu tutmaya çalışırken damarları büzerek tansiyonu yükseltir. Tansiyonu düşürmek için kullandığımız idrar söktürücü ilaçlar ise ne yazık ki su kaybını daha da artırır.

 

• Bir tarafta bu içkiler içindeki tuz yani sodyum, öbür tarafta ise janjanlı ürünlere katkı maddesi olarak konulan tuz; ikisi birden tansiyonumuzu yükseltiyor. Sodyumlu katkı maddeleri vücudumuzu şişiriyor, tansiyonumuzu yükseltiyor. Erişkin nüfusun neredeyse yarısının tansiyonu yüksek veya yükselmek üzere.

 

• Bu ürünlerin içindeki şeker ise, salgın halinde artan şişmanlık, şeker hastalığı ve metabolik sendromun baş aktörü. Sanki bir şeytan gibi bizi sürekli atıştırmaya zorluyor, bağımlılık yaratıyor.

 

• Sonuç olarak küresel yaşam tarzı; küresel ısınmayla dünyamızı kurutur ve susuz bırakırken, sağlıksız yaşam tarzıyla da, doğal suyun yerine sunduğu boyalı su ve içkilerle bizleri aldatıyor, kurutuyor, hasta ediyor...  Susuzluğumuzu giderdiğimizi zannederken vücudumuzu kurutuyoruz.

 

 KAYNAKLAR

.

1- Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap 2006

2- Batmanghelidj F; Vücudunuz sizden su istiyor. Hasta değilsiniz, susuzsunuz! Domino yayıncılık, 2005

3- Çocuk obesitesine karşı dünya alarmda. Hürriyet, Pazar. 16 haziran 2006

4- Judith Valentine. Soft Drinks: America's Other Drinking Problem. www.westonaprice.org/modernfood/soft.html - 32k

5-www.kemalyesilcimen.com

 



Bu yazı 2,446 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,417 µs